Suriye Şeytan Üçgeni

GİRİŞ: 26.04.2025 11:04      GÜNCELLEME: 26.04.2025 11:04
Rasthaber -  Suriye’nin münhasır bir bölgesinde hüküm süren Ahmet Şara El-Colani rejiminin Savunma Bakanı Murhaf Abu Kasra’nın ziraat mühendisliği alanında eğitim aldığı iddia edilir. HTŞ saflarında patlayıcı yapımından sorumluydu. Bomba üretiminde kullanılan amonyum nitrat ve farklı zirai gübreler konusunda uzmandı. El-Colani lakaplı El-Şara rejiminde omuzlarına yıldızlar konuldu ve Savunma Bakanı yapıldı. Onun emriyle geçen gün “genel seferberlik” ilan edildi. Genel Teyakkuz tebligatı “Esad’ın askerleri hareketlendi ve ülkenin birçok yerinde askeri eylemlere girişecek” gerekçesiyle paylaşılmış. Saha kaynaklarından aldığımız haberlere istinaden bu emrin Hama, Humus ve Şam’da yaşayan Alevilerin “ev, işyerleri, servetleri ve ticaretlerine çökme”, “Suriye sahil bölgesinde yeni bir Alevi katliamı” icra etme amacı taşıdığını iddia ediyorlar.

Şam’daki kaynaklar, Alevilerin özellikle maruz kaldıkları katliamlardan sonra Şam’daki rejimle birlikte yaşamanın olanağının ortadan kalktığını söylüyorlar. Şam, Mezze mahallesinde saklandığı villada yakalanan eski ordu mensubu Abu Muhammed Teysir “Sünni” bir subaydı. Birçok sorgudan ve infazdan sorumlu olduğu iddia ediliyor. Haber sosyal medyada paylaşılınca Şam, Mezze sokaklarında kutlama yapanlar “K.s ıht elaleviye-Alevilerin kız kardeşlerinin a.na” sloganlarıyla yürüdüler. Suriye’de ikinci büyük nüfusu oluşturan Aleviler Suriye’nin bu atmosferinde yaşamayı kabul etmeyecekler. Maruz kaldıkları katliamın şokunu da atlatan Alevilerin “kendi kaderlerini tayin etme hakkı” dışında Şam’daki rejimin kendilerine bir seçenek bırakmadığına inanıyorlar.

‘İYİ NİYET TAŞLARINI TAHRİP ETTİLER’

Bununla birlikte herhangi bir mezhep ismi kullanmadan, özerk bir bölge talebinde bulunanlar, “Esad ve eski yönetimini hiçbir şekilde tasvip etmediklerini, Esad düştükten sonra yeni otorite ile inşa edilen tüm iyi niyet taşlarının ve iletişimin Şam’daki rejim tarafından tahrip edildiğini, Şam’daki rejimin vatandaşını koruyamadığını, katliamlara katılan mücrimlerin cezalandırılmadığını, vaat edilen tutuklamaların yapılmadığını, can ve mal güvenliğinin mevcut olmadığını, bu şartlarda yaşayan bir halkın kendisini savunma ve kendi idaresini inşa etme hakkına sahip olduğunu” iddia ediyorlar.

Şam’daki rejimin değişmesi halinde çevre bölgeleri misali Alevi bölgelerin de Suriye’nin merkezi devletine tabi ve bağlı olacağını ancak o vakte kadar Kürt, Dürzi ve laik Arap Sünni halk gibi kendi varlığını korumaya imkân sağlayan mahalli ve harici tüm araçları seferber edeceklerini beyan ediyorlar.

Buna mukabil, El-Şara rejimi ve Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, “Esad ordusu mensuplarının” kendi devletçiklerini veya yerel yönetimlerini inşa eden Kürt, Arap Sünni ve Dürzi örgütleri misali bazı Alevi örgütlerin merkezi otoriteden bağımsız siyasi, ekonomik ve mahalli polis teşkilatı hedefiyle Suriye sahil bölgesinde benzer bir yönetim amacı güttüklerini iddia ediyor. “İç acı olmayan” genel durumundan istifade ederek Alevi nüfusun kalabalık olduğu bölgelerde kendi bayrağına sahip, zaman içinde devlete dönüşecek bir Alevi kimlikli siyasi bir otorite amaçladıkları söyleniyor. Alevi bölgelerin ama özellikle Suriye sahil bölgesinin Şam yönetiminden kopması halinde Şam’daki rejimin bir hafta ayakta duramayacağını ve çökeceğini bildiklerinden tüm askeri imkanlarıyla bunu önlemeye çalışacaklarını, ancak ülkenin bölünmüş ve harap durumunu nazari dikkate aldığımızda El-Şara rejiminin Suriye’nin bütünlüğünü koruyamayacağını iddia ediyorlar.

AKDENİZ’İN İNCİSİ

Mevcut rejimin İngiltere, İsrail ve ABD ilişkileri “pekiyi” derecede. Türkiye ile münasebetleri de “iyi” derecede. Dört ülkenin de en çok ilgilendiği bölgelerin başında Suriye sahil bölgesi gelmektedir. Şüphesiz ki Suriye’nin tümü stratejik ehemmiyettedir. Bu parçalardan herhangi birinin koparılması Suriye’yi topal ördek ve hatta ayakları ve kanatları olmayan ördek yapar. Burada Şam merkez devlet olmadan da yaşamını müreffeh sürdürebilecek nadide parça Suriye sahil bölgesidir. Maden zengini dağları, bereketli ovaları, sık ormanları, doğalgazı, petrolü muhteşem kıyıları ve adaları, Lübnan, Kıbrıs ve Türkiye’ye sıfır noktada olması, bu bölgeyi Akdeniz’in incisi yapmaktadır.

TÜRKİYE KAYITSIZ KALAMAZ

Bu bölgede Alevi bir devletin inşa edilmesinin özellikle Alevi kardeşlerimizin yoğun bir nüfus oluşturdukları Hatay, Adana ve Mersin bölgesi ile Lübnan’ın Trablus-Şam bölgesini birinci dereceden ilgilendireceği aşikârdır. Bu sebeple Türkiye’nin bu bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalması düşünülemez. AK Parti hükümetini başından itibaren uyardık. Suriye’de “Sünni mezhepçi ve Sünni Türkmen” bir tutum takınmak yerine, kendisinin de diline pelesenk yaptığı Suriye’nin toprak ve millet bütünlüğü için Alevilere, Dürzilere, Hristiyanlara, Kürtlere, Türkmenlere ve laik Sünnilere, bağnaz-yobaz tekfiri “Sünni” olmayan Sünnilere açıktan sahip çıkmasının, El-Şara rejimi üzerindeki etkisini kullanarak yabancı savaşçıların tasfiye edilmesi için kararlı olması gerektiğinin altını çizdik.

Ama ve lakin yüzlerce Alevi katlediliyor, insanların mülklerine çökülüyor, yargısız infazlar artıyor. Gözaltına alınan yüzlerce Suriyelinin akıbeti bilinmiyor. Daha nice hukuksuzluk sürerken hükümetin, medyasının bir protestosu, eleştirisi, baş sağlığı mesajı olmadı ve müdahale ederek bu katliamları yapanlardan hesap sorulmazsa cezai yaptırım uygularım denmedi. Aksine halen Suriye için pembe tablolar sunuluyor. Hani etraf ateş çemberi ve yanarken aynada saçını tarayan misali Suriye’deki rejimi aklamak ve pazarlamakla meşgulüz. Hâlbuki propagandasına soyundukları El-Şara rejimi Suriye’yi İsrail, İngiltere ve ABD ile paylaşmaya, yönetmeye, tüm şartlarına uygun tanzim etmeye hazır. Yeter ki kendisini iktidarda tutsunlar.

İSRAİL, İNGİLTERE VE ABD İLE DOST OLMAK İSTİYOR

Birkaç gün önce ABD’den gelen kongre üyelerinin Suriye ziyareti evlere şenlikti. Suriye’nin yemeklerine, özellikle kendilerine bedava sunulmasından mütevellit, bayılmışlar. Gördü görmedi görünce bayıldı misali, Suriye çok güzel bir ülkeymiş. İnsanları çok latifmiş. Tarihi çok zenginmiş. El-Şara aslında çok kibarmış. Onları çok iyi ağırlamış. El-Şara İsrail, İngiltere ve ABD ile dost olmak niyetindeymiş. Kongre üyesi Marlin Stultzman El-Şara için “İsrail ile normalleşmeye hazır. Abraham Antlaşmasına katılmak ve İsrail ile dost olmak istiyor.” diyor. Ancak Mr. Şara’nın bir arzusu varmış; “Suriye tek parça kalsın, abluka ve ambargolar kaldırılsın ve üniter devlet yapısı korunsun” istiyormuş.

Şara benzer garantileri geçen hafta İngiltere’ye vermişti; Londra somut adımlar attı; Suriye Savunma ve İçişleri Bakanlıkları ve İstihbaratını yaptırım listesinden çıkarmışlar. Şara, İngiltere ne istediyse nasıl verdiyse İsrail ve ABD’nin de tüm şartlarını kabul etmeye hazır. Bu çerçevede Suriye Savunma Bakanı Abu Kasra İsrail Savunma Bakanlığından İfikhay Adrai ile Kunaytra’da (Golan Bölgesi) bir araya gelmiş. Bu esnada Sveyda merkezli Dürzi otoritesi mahalli devlet kurumları inşa etmiş. Fırat’ın Doğusunda YPG-SDG devlet gibi davranıyor. Genel af ilan ediyor. Vergi topluyor, gözaltına alıyor, yasalar yapıyor ve herkesin bunlara uygun yaşamasını sağlıyor.

ABD, İngiltere, İsrail, Türkiye, Rusya, İran, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Esad’ın eski ordu ve bürokrasi mensupları herkes Ahmet Şara ile iletişim halinde. Rusya, Kazakistan, Mısır, BAE, Suudi hanedanlığı, Bahreyn, Moritanya’dan sonra Ürdün’de Müslüman Kardeşler’in terör ve faaliyetleri yasaklı örgüt listesine almış. “Suriye Şeytan Üçgeninde” işi en zor ülke Türkiye. Acaba Esad kucağımıza pimi çekilmiş bir Suriye bombası mı bıraktı gitti düşünmüyor değiliz.

Mehmet Yuva

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM