Bahreyn halkının en az yüzde 65’ini Şiiler oluşturuyor,
fakat buna rağmen en düşük asgari vatandaşlık haklarından bile mahrum kalırken,
Al-ı Halife rejiminin sistematik ve güdümlü zulmü altında bulunuyorlar.
Al-i Halife rejimin Bahreynli Şiilerin haklarını en bariz
şekilde ihlal etme örneklerinden biri dini haklardır. Aslında dini ayrımcılık
Al-ı Halife rejimi tarafından Bahreynlilere uygulanan yüzlerce insan
haklarından sadece biridir.
Tabi ki bu konu Muharrem ayın gelişi ile daha da bariz
şekilde yaşanıyor. Bahreynli Şiiler de diğer ülkelerde yaşayan Şiiler gibi İmam
Hüseyin -as- için yas merasimi düzenlemeyi iptal edilemeyen önceliklerinden
biri biliyor. Buna rağmen Al-i Halife rejimi Seyyid-uş Şuheda -as- için yas
merasimine tahammül edemiyor.
Bu bağlamda bu yıl da geçen yıllarda olduğu gibi rejimin
güvenlik güçleri ve polis Aşura posterleri ve simgelerini ülkenin çeşitli
bölgelerinden toplayarak matem törenlerin düzenlenmesine engel oldu.
Al-i Halife rejimi, dini hakların, birçok uluslararası insan
hakları belgesi ve anlaşması tarafından desteklenen insan haklarından biri
olduğu halde Bahreyn’de Şiilerin ehlibeyt imamlarının 3.sü için matem
törenlerini yasaklıyor.
10 Aralık 1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi'nin 2. maddesi şöyle yazıyor: Herkes, ırk, renk, cins, dil, din,
siyasal veya diğer bir inanç, ulusal ya da toplumsal köken, servet, doğuş ya da
herhangi başka bir durumdan dolayı ayrıma uğramadan, bu bildiride ilan olunan
hak ve özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir.
Önemli olan konu ise Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin bu
maddesi ve ülkelerde dini azınlıkların haklarını destek bağlamındaki diğer
uluslararası belgelere rağmen Bahreyn’de çoğunlukta olan Şiiler hakkında
uygulanmamasıdır.
Bir diğer konu da, son iki yılda Korona pandemisi ile
mücadele ve sağlık protokollerine bağlı kalma bahanesiyle Bahreyn Şiilerinin
hak ihlallerinin yaygın ve daha yoğun şekilde uygulanmasıdır. İlginç olan ise
Bahreyn’in sadece yerli spor yarışmaları düzenlemekle kalmayıp hatta bazı Asya
yarışmalarına da ev sahipliği yapmasıdır. Başka bir ifade ile Korona Bahreyn’de
Şiilerin dini törenlerinin engellenmesi ve daha ciddi ve yoğun şekilde mücadele
edilmesi için bir bahaneye dönüşmüştür.
Bu konuda Bahreynli alimler, Bahreyn rejiminin sağlık
önlemleri bahanesiyle aldığı katı tedbirlerin tıbbi önlemlerle ilgisi
olmadığını, dini inançlara hakim olmak ve siyasi hegemonyasını dayatmak
amacıyla mezhepçi siyaset izlediğini belirttiler.
Al-ı Halife’nin özellikle Bahreyn Şiilerine karşı uyguladığı
dini şiddeti, iki sebepten kaynaklanıyor. Birincisi; Al-i Halife rejiminin
Suudi Vahabi ideolojisinden etkilenmesidir.
Al-i Suud rejimi Arabistan’da Şiilere karşı izlediği siyasetin
Al-i Halife rejimin Bahreynli Şiilerin dini haklarını bastırma siyasetlerini de
destekliyor.
İkincisi, Al-i Halife rejimi halkın gerçek oyundan
kaynaklanan bir hükümetin kurulması ve halkın özgürlük taleplerinin her şeyden
ziyade dini öğretiler ve dini liderlerin düşüncelerinden kaynaklandığını
belirtiyorlar.
Bu yüzden dini şiddeti daha büyük ölçekte ve daha yoğun bir
şekilde gerçekleştiriyor. Bahreyn'de Muharrem yas törenlerinin yasaklanması,
dini liderlerin gözaltına alınması ve uzun süreli hapsedilmesi ve sınır dışı
edilmesinin yanı sıra dini sembollerin yok edilmesi bu dini şiddetin örnekleri
arasında yer alıyor.