Analizde, "Bu gerilimin nedeni Tahran ve Bakü
arasındaki bir iletişim eksikliği ve üçüncü ülkeler tarafından fitne
çıkarılmasıdır.
İran ile Azerbaycan Cumhuriyeti iki ülke arasındaki iletişim
kopukluğundan zarar görmektedir. Her iki taraf da diğer tarafın kendi
ülkelerindeki niyetleri konusunda şüpheyle bakıyor.
Bakü, ülkenin Şii çoğunluğu arasında İran nüfuzu ve hükümeti
üzerindeki baskı olasılığından kaygı duyarken, Tahran da Bakü'nün İran'ın on
milyonlarca Azeri halk arasındaki nüfuzundan endişe duyuyor ve Bakü'nün onları
etkilemeye çalıştığına inanıyor." denildi.
Burada dikkat çekici en önemli konu her iki tarafın da böyle
bir niyeti reddetmesidir, ancak medyada artan kara propaganda nedeniyle her iki
taraf da bu konuyu düşünmeden diğer ülkede siyaset yürütemez.
Karşılıklı güvensizlik durumu göz önüne alındığında, ortam
üçüncü tarafların kötüye kullanmasına çok elverişlidir. Hem İran'da hem de
Azerbaycan'da iki ülke arasındaki ilişkilerin seviyesinin yükseltilmesini
istemeyen farklı çevreler var.
Bu taraflar Bakü ve Tahran arasındaki karşılıklı güvensizlik
ortamını fitne çıkarmak ve olayları tırmandırmak için kullanıyor. Bunun dikkate
değer bir örneği, Ermenistan'ın sürekli olarak Tahran'ı Bakü konusunda
karamsarlaştırma girişiminde bulunması ve Tel Aviv'in Bakü'ye İran'ı kötü ülke
olarak göstermeye çalışmasıdır.
Her iki ülkede de milliyetçilik akımların varlığına işaret
eden analizde, bu akımların gerilimi tırmandırma çabası, son dönemdeki karmaşık
durumun ana nedenlerinden biri olarak değerlendirildi.
Analizin devamında; İsrail'in Ortadoğu'daki bölgesel
ilişkilerdeki yıkıcı faaliyetlerine ve İran ile Azerbaycan arasında son dönemde
yaşanan gerilimlerdeki rolüne vurgu yapıldı.
Tahran ve Bakü arasındaki son siyasi krizde en önemli faktör
İsrail’in hareketleridir. Tahran tarafına göre İsrail, İran'a karşı casusluk
faaliyetleri yapmak için Azerbaycan topraklarını yasadışı olarak kullanıyor ve
Bakü'deki İsrail büyükelçisi de sosyal medya üzerinden İran karşıtı kara
kampanya yürütüyor.
İsrail'in Bakü Büyükelçisi George Deek, Azerbaycan'da
çektiği çeşitli video görüntülerini Twitter hesabından paylaşarak İran
hükümetini hedef alıyor.
İsrail büyükelçisinin İran'a yönelik kara kampanya
faaliyetlerinin artması nedeniyle Tahran, bu konuda Bakü'yü sorumlu tutuyor.
İsrail büyükelçisinin ana görevinin Tahran-Bakü ilişkilerini
bozmak olduğu gibi görünüyor.
Bölgesel işbirliği ve uzlaşı çabalarının son krizin
çözümünde en önemli unsurlar olduğu belirtilen analizde, mevcut durumun
kesinlikle umut verici olmadığı ve sadece bölgesel istikrar ve barışa bir darbe
ile sonuçlanacağı vurgulandı.
Analizde şu ifadelere yer verildi: "Mevcut gerilimin
devam etmesi, Tahran-Bakü ikili ilişkilerine ağır darbelerin yanı sıra hem
Moskova hem de Ankara için bölgedeki kara yolu taşımacılığının aksaması gibi
sorunlara yol açacaktır.
Bu nedenle Tahran ve Bakü, siyasi görüşmelerine bir an önce
başlamalı, karşılıklı belirsizliklerini doğrudan ve açıkça birbirlerine
iletmelidir. İki taraf arasındaki doğrudan görüşmeler, hiç şüphesiz siyasi kriz
ortamını sakinleştirebilir."
Bir diğer konu ise Tahran ile Bakü'nün ikili ilişkilerin
bozulmasında büyük rol oynayan aşırılıkçı akımlara karşı acilen harekete
geçmesidir.
Öte yandan, bölgesel ilişkilerde etkili iki ülke olan
Türkiye ve Rusya, bu tür krizlerin çözümünde aktif rol oynamalı ve ağırlığını
koymalıdır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bölge ülkelerinin Güney Kafkasya meselelerini takip etmeleri için altılı platform kurma önerisinin yıl dönümü yaklaşırken, geçtiğimiz yıl içinde bölgedeki ülkelerden hiçbiri platformun kurulması için pratik adım atmamıştır.
Bölgedeki tüm ülkeler için kazanç sağlayacak aktif bir
bölgesel mekanizmanın hayata geçirilmediği halinde İsrail, Avrupa Birliği ve
Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgenin dengesini bozmak için kriz ve engeller
yaratması doğaldır.
Ermenistan'ın iç politikasındaki krizi atlatması ve İran'da bölgesel işbirliğini temel dış politika önceliği olarak gören bir hükümetin kurulduğu göz önüne alındığında, kapsamlı ve derin bir iletişim kurma konusunda bölge ülkelerinin aktif davranmalarının zamanı geldiği görünüyor.