Kazakistan'ın dünyanın en büyük mineral ve fosil yakıt
rezervlerinden bazılarına sahip olduğunu hatırlamak önemlidir. Güncel verilere
göre Kazakistan dünyanın en büyük çinko, tungsten ve barit yataklarına
sahiptir; uranyum, krom, kurşun ve gümüş rezervlerine sahiplikte dünya
ikincisi; manganez ve bakırda üçüncü; altında bir numara; kömürde sekizinci ve
petrolde ise on ikincidir.
Özellikle geniş petrol ve doğal gaz rezervleri, büyük miktarda
yabancı yatırım çekmiş ve Kazakistan ekonomisinin temelini oluşturmuştur.
Bununla birlikte Kazakistan'ın en büyük önemi; Doğu Asya,
Orta Doğu ve Avrupa arasında doğal bir köprü olarak kapladığı ayrıcalıklı
coğrafi konumunda yatıyor. Avrasya'nın merkezinde yer alan Kazakistan, her
zaman en eski uygarlıklar ve ilgili ticaret yolları arasında bir köprü görevi
görmüş ve bu kıtalararası bölgenin sayısız halkı arasında sosyal, ekonomik ve
kültürel alışveriş için bir alan sağlamıştır. Antik İpek Yolu’nun merkez
noktası günümüz Kazakistan'ındaydı ve Çin'i dünyanın geri kalanına bağlayan büyük
kervanların hepsi oradan geçti.
Çin'in ana stratejik kalkınma projesi olan Yeni İpek Yolu da
Kazakistan'a dayanmaktadır ve aslında birkaç yıldır Kazakistan'da fiilen
faaliyet göstermektedir. Ülkedeki Yeni İpek Yolu'nun ana ekseni, Kazakistan ve
Çin sınırındaki Korgos kara limanı ile Hazar Denizi kıyısındaki Aktau limanı
arasındaki demiryolu bağlantısıdır. Korgos, Çin ile Orta Asya arasındaki
bağlantının ana merkezidir ve Ağustos 2015'ten bu yana faaliyet göstermektedir.
Bu bağlantının bir başka kolu da Çin'i bölgedeki bir başka stratejik ülke olan
İran'a bağlamaktadır. Şubat 2016'da, Çin Denizi'ndeki Zhejiang’dan kalkan ilk
tren Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'dan geçtikten sonra Tahran'a
ulaşmıştı.
Kazakistan'ın ayrıcalıklı coğrafi konumunun, uluslararası
doğal gaz taşımacılığı için de stratejik olduğunu belirtmek gerekir.
Türkmenistan ve Özbekistan'dan çıkan gazın Kazakistan'dan geçmesi kaçınılmazdır
ve bu malın ana varış noktası Çin'dir.
Kazakistan, Çin için çok önemli olmasının yanı sıra Rusya
için de büyük önem taşıyor. Bir zamanlar Sovyetler Birliği'nin bir parçası olan
Kazakistan'ın şu anki nüfusunun %23'ü Rus kökenlidir. Haziran 2014'te
Kazakistan, Rusya ve Beyaz Rusya ile birlikte, daha sonra Ermenistan ve
Kırgızistan'ın da katıldığı Avrasya Ekonomik Birliği'ni (EAEU) kurdu. EAUE, 1
Ocak 2015'te bir gümrük birliği ve 170 milyondan fazla tüketiciyi kapsayan
ortak bir pazar kurarak işe başladı. Bu birliği diğer eski Sovyet
cumhuriyetlerini de kapsayacak şekilde genişletme planları var ki bu durum
Washington'un hoşuna gitmiyor. Kazakistan'da sürmekte olan iç çatışmalar işte
bu jeopolitik bağlam içinde analiz edilmelidir.
Tokayev hükümetine yönelik protestolar, Kazakistan'da
genelde otomotiv yakıtı olarak kullanılan sıvılaştırılmış gaz fiyatlarındaki
artış nedeniyle barışçıl bir şekilde başlasa da, silahlı grupların eylemleriyle
özellikle Almatı'da hızla dejenere edildi. Kamu binalarında işgaller ve
yangınlar başladı, radyo istasyonlarını ve bir havaalanını ele geçirme girişimleri
oldu. Düzinelerce “gösterici”ye ek olarak en az 18 polis memuru öldürüldü.
Bu gruplar, Sovyet döneminden bu yana Kazakistan siyasetine
hâkim olan Nursultan Nazarbayev'e karşı derhal ekonomik, bölgesel ve siyasi
reformlar talep ettiler, ancak bu talepler jeopolitik alanına da yayıldı.
Talepler, mevcut hükümetin koşulsuz istifasına ek olarak, Rusya ile tüm bağları
koparacak ve Kazakistan'ı EAEU'dan çıkaracak bir geçici hükümetin kurulmasını
da içeriyordu.
Bu nedenle Kazakistan'daki mevcut isyan, Ukrayna’yı
Washington'un yörüngesine yerleştiren “turuncu devrim” ve Belarus rejimini
istikrarsızlaştırmaya yönelik son girişimlerle açık bir paralellik gösteriyor.
Ancak bu hareket geri tepebilir gibi de görünüyor. Zira silahlı grupların
eyleminden endişelenen Kazakistan hükümeti, Kolektif Güvenlik Antlaşması
Örgütü'ne (CSTO) yardım çağrısında bulundu. Rusya, durumu kontrol altına almak
için yaklaşık 2 bin asker gönderiyor. Diğer bir deyişle, Rusya'nın
Kazakistan'daki etkisi azalmak yerine artabilir.
Kazakistan'ın dış politikasının oldukça dengeli olduğunu
belirtmek önemlidir. Kazakistan, Rusya ve Çin ile yakın ilişkilere sahipken,
ABD ve Avrupa ile de iyi ilişkiler kurmaya çalışıyor. Nazarbayev'in 2019'da
istifa etmesi ve petrol ve gaz üreten bölgelere daha fazla yetki veren siyasi
ve idari reformun başlaması, Kazakistan'ın Batı ile bağlarını derinleştirmeye
yönelik kılavuz ilkelerin bir parçası. Bununla birlikte, ABD stratejisinin,
Washington'a düşman olmasalar bile Rusya ve Çin'e dost tüm rejimleri sürekli
istikrarsızlaştırmaya çalışmak olduğu belli.
ABD, Ukrayna'da olduğu gibi Kazakistan’a da Rusya ve Çin'e
düşman ve kararlı bir şekilde Washington yanlısı bir rejim yerleştirmeyi
başarırsa, Moskova'nın eski Sovyet cumhuriyetlerini birleştirme stratejisi ve
Çin'in Yeni İpek Yolu ile nüfuzunu genişletme stratejisi önemli ölçüde
tehlikeye girecektir.
Başarı şansı az olmasına rağmen, Washington'un bu çabası
özellikle Biden yönetimi altındaki ABD dış politikasının saldırganlık
derecesini ortaya koyuyor. Her şey gösteriyor ki, Washington için bir hükümetin
ABD ile iyi ilişkilere sahip olması yeterli değil, aynı zamanda Rusya, Çin,
İran ve “düşman” saydığı diğer tüm ülkelerle mesafeli hatta hasımca bir
ilişkiye girmesi de gerekiyor. Bu, çatışma ve jeopolitik dışlama üzerine
kurulu, küresel krize bir son vermeyi zorlaştıran bir dış politika
stratejisidir.
Orta Asya'da bu politika yürütülüyorsa, ABD’nin 19.
yüzyıldan beri kendi “arka bahçesi” olarak gördüğü Latin Amerika için durumun
ne kadar kötü olduğunu bir düşünün. Dilma Rousseff görevden alındı ve Lula,
esasen Washington ve müttefiklerine düşman olmayan, ancak egemen bölgesel
entegrasyona ve gelişmekte olan ülkelerle stratejik ittifaklara vurgu yapan
bağımsız Brezilya dış politikası yüzünden ABD Adalet Bakanlığı tarafından
tetiklenen bir operasyonla tutuklandı.
Amerika Kıtası'ndaki Brezilya'nın sorunu, Kazakistan'ın Orta
Asya'daki sorunu kadar önemlidir. Bunun sonucuna bağlı olarak, Brezilya ya
bölgemizi entegre egemenliğe doğru yönlendirecek ya da onu bağımlılığa
batıracak.
Başka bir deyişle, Kazakistan ve Brezilya jeopolitik satranç
tahtasındaki oyunun kurallarını değiştiren parçalardır.
Brezilya'nın 2022 seçim yarışı sırasında bunun dikkate
alınması gerekiyor. Dış politika tartışması, bir sonraki cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde merkezi bir konu olmak zorunda. Brezilya halkı, kimin ulusal
çıkarları diğer şeylerin üstünde tuttuğu konusunda net bir fikre sahip
olmalıdır. Ve herkesin bilmesi gerekir ki geçmişte ulusa ihanet edenler yine aynısını
yapacaktır.
*Marcelo Zero, Brezilya İşçi Partisi için faaliyet yürüten
bir siyasi analisttir.