Bazı yorumcular, Rusya-Ukrayna savaşını Batı'nın Rusya'yı
ekonomik yaptırımlar ve yıpratma savaşına sokmak için kurduğu bir tuzak olarak
değerlendiriyor. Bunlara göre Rusya için iki gelecek var: Birinci görüşte,
krizin sonunda daha güçlü bir Rusya, ikinci görüşte ise zayıf bir Rusya’ya
tanık olacağız.
Önemli olan Ukrayan saldırısı ve yeni bir saldırı sonucunda
uluslararası güvenlik düzeninin çöküşe uğramasıdır. Uluslararası arenada yeni
bir ortam oluşacak ve Soğuk Savaş tamamen farklı boyutlar ve özelliklerle
yeniden ortaya çıkacaktır.
Bunun oluşumu, Ukrayna içindeki ciddi bölünme ve ülkenin
doğu ile batı arasındaki iç çatışmadan kaynaklanmaktadır, öyle ki Amerikanlar
ve İngilizler bu bölünmeden yararlanıp onu körüklemiştir. Bu anlaşmazlıklar
olmasaydı, bugünkü gelişmeler ortaya çıkmazdı. Elbette ki ABD ve İngiltere'nin
savaş başlatmak için Rusya üzerine dayattığı psikolojik baskının etkileri de
göz ardı edilmemelidir.
Burada şu soru ortaya çıkıyor: Rusya yeni bir dünya düzeni
mi arıyor? Bunun cevabı “evet”tir. Çünkü Ukrayna'daki gerilimle hem Avrupa'nın
enerji güvenliği Rusya'ya bağımlılık nedeniyle tehlikeye atılıyor hem de
Ruslara bağımlı olan Batı'nın gıda güvenliği sorgulanıyor. Dolayısıyla
uluslararası sistemin düzeninde yeni bir değişiklik göreceğiz.
Kremlin'in Kiev'e yönelik askeri harekatın zamanlanması,
tartışmalı Donbass bölgesindeki gelişmelerden ziyade Rus lideri Vladimir
Putin'in kendi siyasi eğilimlerine ve Ukrayna, Avrupa Birliği ve ABD’deki
gelişmelere ilişkin şahsi görüşlerine bağlı olduğunu belirtmekte fayda var.
Ukrayna’yı döndürmek Rus lideri Putin’in bitmemiş bir
görevdir. Bu, 22 yıllık başkanlığının ardından tamamlamayı taahhüt ettiği bir
hamledir. Putin son adımlarını uluslararası sistemde yeni bir düzen kurmak ve
Rusya'nın güç ve otoritesini göstermek için atıyor.
Kremlin’in eski Sovyetler Birliği ülkelerine Rusya'ya
yönelmesi için baskı yapma girişimleri Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik
Devletleri'ni de etkilemiştir. Mevcut durumda Moskova yönetimi, uluslararası
sistemin düzenini revize etmeye çalışıyor.
Bu nedenle uzun süredir dünya güvenlik düzeninin
sağlanmasında önemli rol oynayan Ukrayna'yı Rusya’nın bir parçası olarak
görmekte ve onu ele geçirip Rusya'yı bir imparatorluk haline getirmeyi
amaçlamaktadır.
Birçok politikacı, Ukrayna savaşının patlak vermesiyle
birlikte Amerikan döneminin resmen sona erdiğine inanıyor ve aynı zamanda bu
süreci çok kutuplu ve rekabetçi bir dünya yaratacak yeni bir Soğuk Savaş'ın
başlangıcı olarak yorumluyor.
Bu senaryo, Rusya'nın Ukrayna'nın tamamını kontrol altına
alması halinde gerçekleşebilir. Bu savaş Kremlin için maliyetlidir, ancak Rusya
hedeflerine ulaşmazsa Putin'in siyasi geleceği tehlikeye girebilir, hatta Rus
siyasetinden çıkarılmasına yol açabilir.
Ukrayna savaşını Sovyet Birliği'nin Afganistan'daki
yenilgisiyle karşılaştıran birçok analistin görüşünün aksine, Moskova'nın
Afganistan'daki yenilgisinden ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki
tablo Afganistan'ın artık Sovyetler Birliği ile savaştan önce olduğu gibi uluslararası
sisteme entegre olmadığını gösteriyor. Ancak Putin, Ukrayna ile savaşta sürecin
tüm boyutları, maliyetleri ve yaptırımları dikkate alarak amacına ulaşmaya
çalışıyor.
Bu çabalar sadece Ukrayna'yı ele geçirme girişimi değil,
aynı zamanda yeni bir gövde gösterisi ve Rusya'nın Avrupa Birliği, Amerika
Birleşik Devletleri ve NATO karşısında yeni bir varlığıdır. Bununla birlikte,
Avrupa ve NATO Putin'le karşı karşıya gelebilirse, Avrupa'nın önündeki
kaçınılmaz zorlukları kabul etmeye hazır olduğu ve ABD ile iş birliğinden bir
adım önde harekat ettiği söylenebilir. Putin bu savaştan çıkmayı başarırsa,
Rusya'nın hedefi, yani uluslararası sistemin çok kutuplu bir dünyaya
dönüştürülmesi gerçekleşir. Bu, uluslararası sistemin düzeninde köklü bir
değişiklik yaratacaktır. Şu anda tarafsız bir rol oynayan Çin'in, Rusya'nın yanında yer alıp savunması
Amerika'nın gücünü zayıflatır ve süper güç imajını zedeler./tesnim