Bazı resmi olmayan haberlere göre, geçen hafta üç Avrupa
ülkesi, BM yaptırımlarını yeniden yürürlüğe sokmak için BMGK 2231 sayılı
kararının "tetikleme mekanizmasının" kullanımını tartışmak üzere BM
Güvenlik Konseyi'nin seçilmiş 10 üyesini davet etti.
Bu toplantının, İran'ın yeni nükleer başarıları bahanesiyle
gerçekleştirileceği belirtildi; halbuki İran'ın tüm eylemleri, İran'ın NPT
anlaşması ve BM'nin güvenlik düzenlemeleri kapsamında yapılmıştır.
Avrupa; Davacı Mı Sanık Mı?
ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilme kararı ve KOEP'i uygulama
sürecine bakıldığında, İran'ın KOEP'i ayakta tutmak için tüm çabalarına rağmen
Avrupa, Amerikan tarafının kötü niyeti kararını telafi etmek için hiçbir zaman
gerçek bir pratik adım atmadığı görülmektedir. KOEP'in taraflarından biri olan
Avrupa, bazı sembolik eylemler ve jestler dışında, hiçbir zaman taahhütlerini
yerine getirememiştir.
ABD'nin İran'a yönelik tek taraflı yaptırımlarını bypass
etmek ve Avrupa'nın KOEP kapsamındaki ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmek
amacıyla kurulan "Instex" ödeme sistemi pratikte başarısız oldu ve
insani yardım ile tıbbı ilaç alımında bile kullanılmayan bir mekanizma haline
geldi. Bu mekanizma son olarak Avrupalıların kendileri tarafından kapatıldı.
Aslında İran nükleer anlaşması, özellikle mevcut düzende
Avrupa'nın ABD’den bağımsız bir kimliğe sahip olamayacağını kanıtladı.
2018’de Beyaz Saray'ın KOEP anlaşmasından çekildiğini resmi
olarak açıklamasının ardından dönemin Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve
Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, İran müzakere ekibi
ile yaptığı görüşmede; Avrupa'nın KOEP'i yok etme niyetinde olmadığını ve
anlaşmanın devam etmesi için elinden geleni yapacağını bildirdi. Ancak nükleer
anlaşma pratikte etkili bir anlaşmadan çıkarak İran'ın yükümlülüklerini tek
taraflı olarak uyguladığı bir anlaşma haline geldi.
ABD, Nükleer Anlaşmayı İhlal Eden Taraf
Nükleer anlaşmadaki tetik mekanizmasını devreye sokmak için
Avrupalılara baskı yapan Washington yönetimi, nükleer anlaşmayı imzaladığı ilk
günden itibaren taahhütlerini yerine getirmemeye çalışmıştır. Bu doğrultuda
İran’ın eski merkez bankası başkanı Seyf, KOEP anlaşmasının yürürlüğe
girmesinden birkaç ay sonra ve Barack Obama halen Beyaz Saray'da başkan olarak
görev yaparken, Amerika'nın JCPOA taahhütleri doğrultusundaki eylemlerini
"neredeyse hiçbir şey" olarak nitelendirmişti.
Şu anda ABD yönetimi, İran'a "nükleer anlaşmayı
bozmak" gibi suçlamalar ve yaptırım tehditleriyle KOEP anlaşmasını rafa
kaldırmaya çalışıyor, ancak anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini hiçbir zaman
yerine getirmeyen ABD için nükleer anlaşma dönemi başlamamıştır.
Öte yandan, birçok ABD’li düşünür ve politikacı, Washington
yönetiminin İran'a yönelik yaptırımları uygulamada zirvesi çoktan geçtiğine ve
Washington'ın artık Tahran’a karşı yeni ve etkili yaptırımlar
uygulayamayacağına inanıyor. ABD'nin yeni yaptırımlarının mimarı Richard Nephew
ve Biden hükümetinin Hazine Bakanı Janet Yellen bu konuya itiraf eden
isimlerdendir.
Tetik Mekanizması
“Tetik mekanizması” nükleer anlaşmadaki olası bir ihtilafı
çözme mekanizmasıdır. Nükleer anlaşmanın herhangi bir tarafı, taraflardan
birinin anlaşmanın taahhütlerini yerine getirmediğine inanıyorsa, anlaşmanın
36. ve 37. maddelerine göre konu, İran dahil tüm tarafların bulunacağı ortak
bir komisyona havale edilir.
Bu iki maddeye göre, Avrupa ülkeleri İran'ı nükleer
anlaşmaya uymamakla suçlayıp konuyu KOEP Ortak Komisyonu'na havale ederse,
İran'ın şikayetçi tarafın rızasını almak için 30 günü olacaktır. Aksi takdirde
dosya birkaç gün sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne havale edilir.
BM Güvenlik Konseyi'nin bu dosyayı aldıktan sonra bir ay
içinde İran'a yönelik yaptırımların geri getirilmesini oylaması gerekiyor,
ancak Batılı ülkeler KOEP müzakerelerinde oylama sürecinin yapısını Çin ve
Rusya’nın Batılı ülkelerin görüşünü veto etme olasılığını ortadan kaldıracak
şekilde değiştirdiler.
İran Nükleer Anlaşması’nın Sona Ermesiyle İlgili
Senaryolar
Önümüzdeki Ekim ayında BM Güvenlik Konseyi, İran'ın bazı
petrol ve bankacılık yaptırımlarını tamamen ortaya kaldırılmasına dair
taahhütlerini yerine getirmelidir. Avrupa tarafının ABD’nin desteğiyle benimsediği
strateji, eninde sonunda bu anlaşmayı sona erdirmek için tetik mekanizmasının
kullanılmasına yol açacaktır. Aslında bu mekanizma uygulanırsa Avrupa, İran
nükleer anlaşmasının uygulanmasını engellemek için onu tamamen yok edecektir.
Bu durumda, kendisini KOEP'e bağlı gören ve Batı'nın devam
eden taahhütsüzlüklerine rağmen 2015 tarihli anlaşmadan çekilmeyen İran tarafı
güvenlik denetim anlaşması çerçevesinde barışçıl amaçlı uranyum zenginleştirme
faaliyetlerini daha üst seviyelerde sürdürebilir. Böyle bir durum kesinlikle
Avrupa tarafının hoşuna gitmez. Bu, Avrupa’nın çıkarlarını ABD uğruna feda
ettiği anlamına gelir.
İran Nükleer Anlaşması Nedir?
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi
(İngiltere, ABD, Çin, Fransa, Rusya) ve Almanya ile İran arasında 2015 yılında
'Kapsamlı Ortak Eylem Planı' adı verilen ve İran nükleer faaliyetlerinin
denetlenmesini içeren anlaşma imzalanmıştı.
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018'de ülkesini tek
taraflı olarak anlaşmadan çekmesinin ardından İran'a yönelik ekonomik
yaptırımlar tekrar uygulamaya konulmuştu. Bunun üzerine Tahran yönetimi nükleer
faaliyetlerine aşamalı olarak geri dönmüştü.
KOEP'in yürürlüğe konulmasına yönelik görüşmeler, Kasım
2021'de Avusturya'nın başkenti Viyana'da yeniden başlamış, ancak sonuç
çıkmamıştı./tesnim