Rasthaber - Namazın âdâbı arasında göze çarpan başka bir mesele ise hoşgörü ve diğer insanlara dostluk göstermektir. Bizler namazda Hamd Sûresi’ni okurken Allah Teâlâ’ya “(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
Bizi doğru yola ilet. Kendilerine lütuf ve ikramda
bulunduğun kimselerin yoluna, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil” 1
sözleriyle hitap ederiz. Bu ayetlerde hitap tekil değil çoğul kipiyledir.
Hâlbuki insan zihninin başka bir şeyle meşgul olmaması ibadetin özündendir.
Ancak Şâri-i Teâlâ, oldukça büyük bir toplumsal yararı içermesinden ve insanın
toplumsal ruhunun gelişmesi için ibadeti toplumsal kategori sahasına koymuştur.
“(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız
senden medet umarız” buyruklarında toplumsal ülfet ve birlik en açık surette
somutlaşmaktadır. Yani kul lisan-ı haliyle sadece kendi adına değil bütün
Müslümanlar adına konuşmaktadır. Benliğini, İslam toplumunun bir uzvu, bütünün bir
cüzü olarak görmektedir. Bu ibadeti eda ettiği esnada İslam toplumunun
güçlenmesini ve bu topluluğa bağlılığını ifade etmektedir.
İslam kavramlarında ‘ene/ben’ ifadesine yer yoktur.
Etkin olan ‘nehnü/biz’ ifadesidir. Mükellef, Rabbine nida ederken “(Rabbimiz!)
Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.” der. Bundan daha ötesi
ise namazın teslimiyetle birlikte selam/barış ruhunu ve dostluğu da
içermesidir. Hem de namaz Allah Teâlâ’ya teveccühü somutlaştırmasına ve O’ndan başkasına
yönelmeyi şirk olarak addetmesine rağmen…Şâri-i Teâlâ mükellefin namazda
“es-Selâmu aleynâ ve alâ ibâdillahi’s-sâlihîn” demesini emretmiştir. Bu ifade,
haddizatında esenliği ve Allah’ın sâlih kullarıyla birlikte güven içinde olmayı
ilan etmektir. Nitekim çağdaş âlimler beşerin sâlih bireylerle birlikte
yaşamasına ‘toplumsal barış’ demektedirler.
Namaz kılan kişi, Allah’ın kullarıyla savaş halinde olmayacağını
ilan etmektedir. Çünkü sâlih bir kula karşı savaş ilan eden sâlih olamaz. Bu
ifade, hem bir tür barış durumunun hem de bütün insanlarla birlikte olmamanın
ilanıdır. Beşeriyetin esenlik içinde nimetlerden yararlanabilmesi için,
köklerinin kazınması ve yok edilmesi gereken kimseler de vardır. Bu da ancak Allah’ın
sâlih ve müstakim kullarıyla barış içinde bulunabilmekle mümkündür. Yani kul,
Rabbine “İlahî, ben senin bütün sâlih kullarınla barış içindeyim.” diye nida
etmektedir.
1 Fatiha Sûresi, 5-7.
Namazın Eğitsel Etkisi: Temizlik
Namazın Eğitsel Etkisi: Kişilik Oluşumu
Namazın Eğitsel Etkisi: Hakların Yerine Getirilmesi
Namazın Eğitsel Etkisi: İltizam ve Vakte Saygı
Namazın Eğitsel Etkisi: Kıblenin Bir Olması
Namazın Eğitsel Etkisi: Nefsi Kontrol Etmek
Namazın Eğitsel Etkisi: Bedenî ve Nefsî Huzur
Namazın Eğitsel Etkisi: Allah’ı Yüceltmek ve O’nun Dışındaki Şeyleri Küçük Görmek