Amerikan-İngiliz askeri koalisyona tepki gösteren Ensarullah
Hareketi, Yemen'e saldırılarda görev alan ABD ve İngiliz savaş gemilerinin
tümünün kendilerine bağlı silahlı kuvvetlerin meşru hedefi olduğunu
vurgulamıştı.
Batı Asya'daki gelişmeleri takip eden uzmanlardan Seyyid
Rıza Sadr Hüseyni, Tesnim Haber Ajansı'na verdiği demeçte ABD ve İngiltere,
Yemen'e yönelik düzenlediği hava saldırılarını değerlendirdi.
Sadr Hüseyni, “Başarılı Aksa Tufanı operasyonunun
başlangıcından itibaren Amerikalılar, sahaya girerek savaşın siyasi yönetimini
üstlenerek Siyonist rejimin üst düzey komutanlarının moralini güçlendirdi.
Hatta operasyonun ilk saatlerinden itibaren ABD Merkez
Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) birliklerinin teyakkuza geçtiğini, deneyimli
Amerikalı komutanların işgal altındaki bölgelere gönderildiğine tanık olduk.
Ayrıca geçtiğimiz yıllarda Irak'ta IŞİD'e karşı sözde mücadeleden sorumlu olan
Amerikalı komutanlar, Gazze halkına yönelik operasyonların komuta sorumluluğunu
da üstlendi.” dedi.
Amerika'nın Gazze savaşında kirli bir politika yürüttüğünü
anlatan Sadr Hüseyni, “Her şeyden önce Gazze'de ateşkes sağlamak BM Güvenlik
Konseyi kararlarının veto edilmesinde ABD’nin tavrı ortaya çıktı. Ancak daha az
fark edilen şey, işgal altındaki bölgelere ve Siyonist orduya daha fazla destek
sağlamak için oluşturduğu hava koridorudur.” ifadesini kullandı.
Sadr Hüseyni, sözlerine şöyle devam etti:
“Sonraki aşamalarda ABD Başkanı Joe Biden başta olmak üzere
Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Savunma Bakanı Lloyd Austin, ABD Merkezi
İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) Başkanı William Burns ve Amerikan dış
politikasının üst düzey yetkililerinin Gazze savaşını görüşmek üzere Tel Aviv’e
sayısız ziyaret gerçekleştirdiğini gördük. ABD’li yetkililerin tüm
görüşmelerinde Siyonist rejime yaptıkları askeri yardımlara değindiklerine
şahit olduk. Ukrayna'ya yapılan yardımların miktarı azaldığı için Ukrayna
Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy bile Amerika'dan şikayetçi oldu. Sonuç olarak
şunu söylemek gerekir ki, son 100 gün içerisinde ABD yönetimi askeri,
diplomatik ve güvenlik güçlerini Siyonist rejimine kayıtsız şartsız desteklemek
için kullanmıştır.
Netanyahu ile üst düzey Amerikalı yetkililer arasında zaman
zaman stratejik değil taktiksel anlaşmazlıklar oldu, bu konudaki somut
bilgiler, Washington'un Siyonistlerin işlediği savaş suçlarına kapsamlı destek
verdiğini gösteriyor.”
Tasnim muhabirinin, ABD’nin Yemen'e yönelik saldırılarının
nedenlerine ilişkin sorusuna İranlı uzman, “ABD ordusunun Yemen'e askeri
saldırı planı Gazze halkına destek için rejimin ekonomik yapısına ciddi şekilde
zarar veren Yemen’li güçlerin (Kızıldeniz’deki) eylemlerinden sonra gündeme
getirildi. Bu bağlamda bazı Batılı ülkeler ABD öncülüğündeki Yemen karşıtı
deniz koalisyonuna katıldıklarını doğrudan duyurdular. Ancak bazı ülkeler de bu
konuda işbirliği yapmadıklarını açıkladı.” yanıtını verdi.
Ortadoğu uzmanı, “Yemen karşıtı koalisyona katıldığı iddia
edilen Arap ülkelerinden bazıları bile bir süre sonra bu koalisyonda yer
almadıklarını açıkladılar. Bölge ülkelerinin, Yemen koalisyonuyla işbirliği
yapılması halinde yakın geleceğe ilişkin duyduğu endişeler nedeniyle geri
çekildikleri ya da koalisyona katılımlarını erteledikleri görülüyor.” diye
konuştu.
Sadr Hüseyni, Yemen ile ABD arasındaki gerilimin geleceğine
dair şunları kaydetti:
‘’Kongre'nin izni olmadan Yemen’de operasyon geçekleştiren
ABD hükümetinin baskı altında olduğu söyleniyor. Onlar Yemen silahlı
kuvvetlerinden ağır darbe aldığını kabul etmese de son günlerde saldırılarını
azaltmıştır. Dolayısıyla Amerikalılar, Gazze'de devam eden savaştaki rolünü
sürdürdüğü için Yemen’e yönelik saldırılarını gündeminden çıkarabilir.’’
İranlı uzman, ‘’Bu, Amerikalıların yaptıkları eylemden
pişman oldukları ya da bu eylemi tamamen gündemden kaldırdıkları anlamına
gelmiyor. Çünkü askeri operasyon yöntemini baskı aracı olarak kullanmak her
zaman ABD’nin dış politikasında yer almıştır ve bölgedeki gelişmeler ABD’nin
varlığını devam ettirmek için hala askeri yöntemlere başvurduğunu gösteriyor.’’
yorumunu yaptı./tesnim