Ona göre ‘ Kitleler, büyük yalanlara küçük yalanlardan çok
daha kolay inanır ama inanması için de yalan sürekli tekrarlanmalı ve yalanı
söyleyen kişi ya da kişiler yorulduğunda kitleler inanmış olur”.
İç ve dış politikada çok örnek var ama güncel olduğu için
biz burada İsrail’i anlatalım.
Örneğin bundan 20-30 yıl öncesine kadar bazı çevreler
Türkiye’yi İsrail’in dost ve müttefiği yapmak için ilginç bir gerekçe bulmuştu
:
“Ortadoğu’da laik ve demokratik iki ülke var ve bunlar
İsrail ve Türkiye”.
Biri bin yıllık tarihi olan bir ülke diğeri 1948’de BM’de
ABD tarafından kurulun 50 yıllık (şimdi 75) yapay bir devlet.
Biri kurtuluş savaşı ile çağdaş ve laik Cumhuriyet yaratmış
diğeri dünyanın dört bir yanından taşınan Yahudilerin FİLİSTİN toprağının
yarısı üzerinde kurduğu yapay bir devlet. Ve bu devlet 1967 savaşıyla
FİLİSTİN’in geri kalan yarısını işgal etmiş ve öyle devam ediyor.
2002 sonrasında AKP iktidarıyla Türkiye’de ‘demokrasi ve
laikliğin ne hale geldiği ya da getirildiğini herkes görüyor, biliyor ve
yaşıyor.
Peki ya İsrail!
Bir yerde seçimlerin demokratik bir şekilde yapılması o
ülkede siyasal sistemin demokratik olduğunu göstermez.
İsrail’de ‘demokratik’ bir sistemle yapılan seçimlerde
kazananlar her zaman savaştan yana partiler olmuş ve bu partiler ister sağ
ister sol olsun hep savaş kararları almış ve ülkede anayasa olmadığı için
Tevrat ve dini kaynakların yol göstermesiyle ülkeyi yönetmektedirler.
Demek ki İsrail demokratik bir devlet değil ve olamaz.
Olamaz çünkü dünyanın dört bir yanında yaşayan din inançlı
ama farklı etnik kökenli Yahudiler siyonist örgütlerin telkinleriyle Tevrat
söylemlerini gerçekleştirmek için Filistin’e gitmiş ve İsrail devletini
kurmuşlardı. Başbakan Netanyahu ve şimdiki hükümet ortakları başta olmak üzere
ülkeyi yöneten tüm parti ve politikacılar İsrail’i tanımlarken ‘ Dünya
Yahudilerinin tarihsel ve ebedi din devleti’ derler ve ona göre davranırlar.
Demek ki; İsrail laik bir devlet değil ve halkın demokratik
bir şekilde seçtiği politikacıların ezici çoğunluğu asker ve istihbarat kökenli
ve hepsi din adına Filistinlileri öldürüp duruyorlar. Sonuçta öldürme yetkisini
demokratik olarak halktan ve din öğretilerden almışlar.
Bakalım başka bir olguya..
Türkiye dahil bir çok ülkede bazı çevreler ‘Devlet olarak
İsrail’in ve içinde bulunan Yahudilerin var olma ve yaşama hakkı vardır’ gibi
algı operasyonlarıyla siyonizm ideolojisine hizmet ederler.
Son Gazze olaylarıyla İsrail’in ve devleti yöneten
politikacıların ve Hahamların büyük ölçüde etkilediği insanların kimler ve
neyin peşinde olduklarını kanıtladı.
Algı operasyonu ile oluşturulan olgularla demek istenen şey
“İsrail ve içinde yaşayan Yahudilerin varolma ve yaşama ( istediklerini yapma)
hakları var ve herkes bunu kabul etmek zorundadır”.
İyi de Yahudilere kötü davrananlar Müslümanlar değil
Hıristiyanlardır. İsa Peygamberi çarmıha gerenler ise Yahudiler ama herkes
Müslümanlara düşman. Müslümanlar ise çoğu zaman Hıristiyan-Yahudi İttifakı’nın
oyununa gelmiş ve sonuçta bu oyunların kurbanı olmuşlar ve halen de oluyorlar.
İyi de 1948’de kurulan İsrail devleti öncesinde bu
topraklarda yaşayan toprağın gerçek sahibi Müslüman ve Hıristiyan Filistinliler
ne olacak?
Toplam yüz ölçümü 27 bin kilometrekare olan Filistin ve
Kudüs dünyada toplam sayıları 15 milyon olan Yahudiler için kutsal ise aynı
yerler 1.7 milyar Müslüman ve 2.5 milyar Hıristiyanlar için de kutsaldır.Tevrat
ve dini metinlere inandıkları için kendi yaşadıkları ülkeleri terkedip
Filistin’e giden Yahudiler Filistin’le de yetinmeyip Nil’den Fırat’a kadar
uzanan tüm toprakları ele geçirmeyi amaçladıkları için ya herkesi öldürecek ya
da herkes onlara teslim oluncaya kadar karanlık tezgahlar çevirecekler.
Arap ve Müslüman ülke iktidarlarının Gazze olayında olduğu
sessiz kalması, dolaylı da olsa işbirliği yapması ve son aşamada kendi
halklarına ve ülkelerine ihanet etmesi çevrilen bu tezgahların sonucudur.
‘Demokratik ve laik iki ülke’ olgusu tipik bir yalandır.
Bu olguyu pekiştirmeye yönelik yapılan tüm algı
operasyonları da saçma ve uydurmadır.
Türkiye’de demokrasi ve laiklik zor durumda ama İsrail’de
her ikisi temelden yok ve olamaz çünkü din temelli devletlerde demokrasi ve
özgürlük olamayacağı için laiklik olmaz.
Somut ve tüm detaylarıyla yüzde yüz gerçek bir örnek olarak
soykırımcı İsrail’de HİÇ olmaz, olamaz çünkü İsrail bunun için kurulmamıştır!
Hüsnü Mahalli
Kaynak: TELE1