60 yılı aşkın bir süredir İsrail
ordusunun eylemlerini açıklayan ve meşrulaştıran bu rejimin ünlü
analistlerinden Menashe Amir, birkaç gün önce savaş sürecine, askeri
yetkililerin peş peşe istifalarına ve hükümete karşı kitlesel protesto
gösterilerine değinerek şunları söyledi: ‘İsrail'deki koşullar çok ama çok zor,
bugün gördüklerimizin eşi benzeri yoktur ve İsrail devleti çökmeye yakındır.’
Şu anda Netanyahu hükümetinin
temel direklerinden biri olarak kabul edilen İsrail'in eski dışişleri bakanı Liberman,
bir hafta önce Hizbullah'ın ezici Erbain operasyonuna ve İsrail'in bu operasyonu
söndürmedeki acizliğine değinmiş ve öfkeyle bu rejimi destekleyen Batılı
hükümetlere hitaben "İran ve Hizbullah İsrail'i boğuyor" açıklamasında
bulunmuştu.
Bu konuda birkaç noktaya değinmek
gerekiyor:
1- İşgalci Yahudilerin Netanyahu
hükümetine karşı sokak gösterileri hacim ve süreklilik açısından Aksa Tufanı
operasyonu öncesine döndü. Ancak bu kez Yahudi protestocuların temel talebi
Netanyahu'nun Gazze'de Hamas'la ateşkes konusunda anlaşmaya varması ve savaşı
fiilen durdurmasıdır. Onlar, 11 ay önce başlayan bu savaşın devam etmesinden
kaynaklanan kısıtlamalardan bıkmış durumdalar ve sorunu İsrail lehine çözecek
bir ufuk görmüyorlar. Ordunun ve Netanyahu'nun 11 aydır çözemediği bir sorunun
sorumluluğunu üstlenmesi Yahudilerin çoğunluğu tarafından kabul edilebilir bir
durum değil. Netanyahu'nun İsrail'i hiçbir değeri ve başarısı olmayan bir
kabinenin ayaklarına astığına inanıyorlar. Filistinlilerin hem insani hem de
maddi olarak daha çok acı çektiği savaşın sona erdirilmesi yönünde sivil ve
hatta askeri talep oldukça ilginçtir. Bu da bu savaşta yaşananların derinliğini
gösteriyor. Artık bu rejimin ordusunun, muhalefetinin ve sivil güçlerinin özetle
söylediği şey şudur: “Bu savaş Gazze direnişinin yenilgisinden başka her şeyle
sonuçlanabilir.”
Netanyahu, bir buçuk ay önce
Amerika'ya yaptığı ziyarette İsrail'in güvenliğini ve siyasi durumunu düzene
koymak için bir ay harcadı ve artık bu süre geçmiş ve durum onun için daha da
kötüleşmiştir. Netanyahu, altı İsrailli esirin yaşadığı olay nedeniyle halktan
özür dileyip ailelerinin acısını paylaşınca işgalci Siyonistler, Netanyahu'ya
süre verilmesinin durumu daha da kötüleştireceğini anladılar.
Şu ana kadar Netanyahu kaçınılması
mümkün olmayan tek kötü seçenek olarak görülüyordu. Bu nedenle gaspçı rejimin
yabancı destekçileri, bu hükümetin savaş sırasında ayakta kalmasını bir başarı
olarak değerlendiriyor ve şöyle diyorlardı: “4 yılda 5 kez üst üste seçimle
karşı karşıya kalan hükümet, artık savaşla yoluna devam ediyor.” Ama şimdi gazeteci
Menashe Amir, bu hükümetin çökmeye yakın olduğunu söylüyor.
2-Siyonist rejim siyaset
sahnesinde son 60 yılın en kötü durumunu yaşarken, Batı Şeria sıcak çatışma
sahnesine dönüştü. Çatışmalar o kadar yoğun ki İsrail, benzeri görülmemiş bir
eylemle Cenin, Nur El Şems ve Tulkerim'deki Filistinlilere savaş uçakları ve
roketlerle saldırdı! İsrail'in Batı Şeria'daki Filistin karşıtı operasyonları
terör eylemleri ve özel operasyonlar şeklinde gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz
hafta Hebron, Cenin ve Tulkerim'de aralarında bir tugay komutanının da
bulunduğu en az 10 İsrail askeri öldürüldü, 30'dan fazlası da yaralandı. Şu
anda üç İsrail ordusu Batı Şeria ve Kudüs'ü kontrol etmekle meşgul ve bu bile
tek başına bu rejimin Batı Şeria'daki durumunun kötüleştiğini gösteriyor.
Batı Şeria her zaman bu rejimin kâbusu
olmuştur. Bu bölgede yaklaşık 3,5 milyon Filistinli yaşıyor. Aynı zamanda Peygamberlerin
kutsal türbelerinin bulunduğu bu bölgenin korunmasına yönelik de büyük bir gayret
var. İsrail'in bu nüfusu kontrol etmesi Gazze halkını kontrol etmekten çok daha
zor. Bu nedenle Netanyahu, Gazze savaşının başlamasından üç gün sonra Batı
Şeria'yı askeri bölge ilan etti. Bu 11 ayda en az 700 Batı Şerialı şehit oldu,
en az 4 bini tutuklandı. Buna rağmen ordu bu bölgeyi kontrol edemiyordu.
İsrail yanlısı Avrupa medyasında
yayınlanan haberler ve özellikle Royal Chatham House Enstitüsü'nün Amerikan Dış
İlişkiler Konseyi’nde de yankı bulunan son raporu şunu gösteriyor ki, geçen yıl
6 Ekim ile bu yılın 2 Ağustos tarihleri arasında İsrail, Batı Şeria'da 678
askeri operasyonla ve Filistinlilerin ateşli silah kullanımıyla karşı karşıya
kaldı ve bu süre zarfında en az 80 İsrail askeri öldürüldü. Aynı zamanda İsrail
hükümeti bu dönemde aldığı darbeler nedeniyle dengesini kaybettiği için aptalca
iddialarla bu protestoları körükledi. Örneğin, Netanyahu, Gazze ve kuzey
bölgede bu rejim ordusunun yoğun çatışmalarının ortasında Batı Şeria'nın
İsrail'in bir parçası olduğunu açıkladı ve ya da bir diğer örnek olarak bu rejimin
iç güvenlik bakanı Ben Gvir Mescid-i Aksa'ya girdi. Bunlar, bu rejimin toparlanamaz
bir durumda olduğunun işaretleridir. İsrail açısından Batı Şeria kendi kaderini
belirleyebilir ve bugünlerde İsrail'in Batı Şeria'daki çatışmalarının yoğunluğu
Gazze'deki çatışmalarının yoğunluğundan daha az değildir.
3- Ateşkes görüşmeleri, İsrail'in Filistinlilerin
güneyden ve kuzeyden hareketini ve Gazze Şeridi'nin merkezindeki Netzarim ve
güneyindeki Philadelphia'nın iki eksenini kontrol etmek olmak üzere bu iki
konuda ısrar etmesi nedeniyle fiilen çıkmaza girmiştir.
Amerikalılar, İsrail'i düştüğü bu vahim
durumdan kurtarmak için bir şeyler yapmaları gerektiğine inanıyor. Amerika’nın reçetesi,
İsrail'in askeri yenilgileri nedeniyle Hamas'ın kontrolünün ve Gazze'nin siyasi
ve güvenlik yönetimine ilişkin yeni düzenlemenin müzakerelere bırakılması
gerektiği yönündedir. Amerika'nın formülü, Hamas'ın Arap hükümetleri ve
Filistin'deki ona bağlı bir hareketin işbirliğiyle kademeli olarak ortadan
kaldırılması gerektiği yönündedir. Amerika’nın formülü, Arap özel kuvvetleri çerçevesindeki
uluslararası yönetimin ve Hamas'a mali yaptırımların birleşmesidir ve direniş
unsurlarına suikast düzenlemeyi meşru göstermek için onun terörist niteliğini
vurgulamaktadır. İsrail bu formüle güvenmemekte ve Filistinliler Hamas'ı
desteklediği için Hamas'ı izole ederek ve komutanlara ve direniş unsurlarına
suikast düzenleyerek bu konunun hiçbir yere varmayacağına ve İsrail'in
Gazze'deki sorununu çözmeyeceğine inanmaktadır.
Netanyahu, Gazze'ye yanlış bir
düşünceyle ve hatalı bir şekilde girdiğine göre, artık Gazze direnişini kontrol
altına alacak kesin bir formül bulmadan gitmemesi gerektiğine inanıyor. Bu
nedenle Gazze Şeridi’nin orta ve güney kesimlerindeki askeri kuvvetlerinin orada
kalmasına önem veriyor. Peki İsrail gerçekten Gazze Şeridi'ndeki askeri
güçlerinin varlığını sürdürebilecek mi? Evet İsrail burada bir süre kalabilir
ama bu süre zarfında kayıplar verecektir. Peki İsrail art arda kayıplar vermeye
hazır mı? Daha iki gün önce, gaspçı İsrail rejiminin Başkanı endişeyle şu
açıklamalarda bulundu: “Her gün ordunun ve ordu kuvvetlerinin bazı
komutanlarını gömüyoruz ve bu, eşi benzeri görülmemiş bir şeydir.”
Başka bir soru da şu; İsrail'in
bir süre Gazze'de kalacağını varsayarsak, İsrail gerçekten direnişin hareketini
ve başarılarını engelleyebilir mi? Direnişin deneyimi, İsrail'in direnişi
ortadan kaldırmak veya ciddi şekilde zayıflatmak için hiçbir zaman göreceli
avantajlarını kullanamadığını gösteriyor. Bu nedenle Hamas, İsrail askerlerinin
Netzarim ve Philadelphia'daki varlığının devam etmesine karşı şiddetle mücadele
etmekte ve aynı zamanda Siyonist rejim ordusunun varlığının devam etmesi
halinde onları maliyetli bir yıpratma sürecine dahil etmek için de planlar hazırlamıştır.
İsrail ordusu, söz konusu iki
eksenin korunmasını vurgularken aynı zamanda bu iki eksende konuşlu mevcut
askeri güç oranının yüzde 25'e düşürülmesinden de söz ediyor. Askeri gücün
azaltılması direnişin askeri hareketliliğinin arttırılması ve direnişin
eylemlerinin artması demektir ve bu da ordunun başı ile gövdesi arasında ihtilafların
ortaya çıkması anlamına geliyor. Siyonist rejim ordusuna hâkim olan durum budur
ve İsrail kara kuvvetleri komutanı da dahil olmak üzere komutanların
istifasına, 8 bin 200 özel güvenlik birimi komutanının geri çekilmesine yol
açmıştır.
İsrail ordusu hava merkezli bir kuvvettir ve kara savaşında özel bir yeteneği yoktur ve 1973 savaşı sırasında Mısır ordusu, üç günden daha kısa bir sürede geniş Sina çölünün tamamını İsrail kara kuvvetlerinden geri almayı başarmıştır. İsrail tam anlamıyla derinliği her geçen gün artan bir çıkmazdadır ve bu durum Filistinlilerin İsrail'e karşı hareketinin ve Filistin milletinin bu kutsal toprakları özgürleştirme kapasitesinin de artmasına neden olmaktadır.