Soğuk Savaş’tan beri ilk defa nükleer gerilim oldukça üst
seviyede. ABD ve İngiltere yapımı füzelerin Rus topraklarını vurmasından sonra
Rusya’nın kırmızı çizgisi aşıldı. Rusya buna yanıt olarak nükleer başlık taşıma
kapasitesi olan Oreşnik hipersonik füzelerini kullandı.
Nükleer silah kullanımının tartışıldığı bu dönemde, gözler
NATO ve ABD üslerinde yer alan nükleer bombalarda. Bunlardan birisi de
Adana’daki İncirlik Üssü’nde yer alıyor: B61.
Avrupa’da toplamda 180 adet bulunan bu bombaların 50’si
Türkiye’de bulunuyor.
B61’İN MODERNİZASYONU
ABD Hava Kuvvetleri ve NATO üslerinde konuşlandırılan B61
nükleer ağırlık bombası neredeyse 50 yıllık bir hizmet süresine sahip ve bu da
onu kalıcı ABD stokundaki en eski ve en çok yönlü silah yapmakta. İlk B61'in
1968'de hizmete girmesinden bu yana B61'in emniyetini, güvenliğini ve
güvenilirliğini artırmak için çok sayıda değişiklik yapıldı ve stokta dört B61
çeşidi var: 3, 4, 7 ve 11.
Ancak, “potansiyel düşmanları caydırmaya devam etmek” ve
müttefiklere güvenmek vermek amacıyla yaşlanan silah sistemlerinin ömrünün
uzatılması için modernizasyona gidildi.
B61-12 LEP, B61'in hizmet ömrünü en az 20 yıl uzatmak ve
bombanın emniyetini, etkinliğini ve güvenliğini artırmak için bombanın nükleer
ve nükleer olmayan tüm bileşenlerini yenileme, yeniden kullanma veya
değiştirilme kararı alındı.
ABD Enerji Bakanlığı Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi (NNSA),
B61-12 Ömür Uzatma Programı (LEP) İlk Üretim Ünitesini (FPU) 23 Kasım 2021'de
tamamladı. Haziran 2022'de de Nükleer Silahlar Konseyi, B61-12'yi resmi olarak
stoka kabul etti ve tam ölçekli üretime izin verdi.
Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu tarafından yayınlanan
verilere göre, 2023 yılı itibarıyla B61 bombalarının 100 adet eski versiyonu
(B61-3/4), NATO ittifakının nükleer saldırı misyonunu paylaşan Belçika,
Almanya, İtalya, Hollanda ve Türkiye'de konuşlu. İlk dört ülkenin hepsi şu an
F-35 kullanıcıları.
Nitekim Almanya, daha önce de nükleer kapasiteli bir uçağa
sahip olma ihtiyacı nedeniyle F-35 programına katıldığını duyurmuştu.
‘İLK KULLANAN BİZ OLMALIYIZ’
Nükleer silahların kullanımıyla ilgili tartışmalarda ABD
Avrupa Kuvvetleri Komutanı/NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı (SACEUR) olan
Orgeneral Tod Walters’ın sözleri dikkat çekiyor. Walters 27 Mart 2020 tarihinde
ABD Senatosunda, şu ifadeleri kullanmıştı: "Ben esnek mukabele içinde
nükleer silahları ilk kullanan olmayı savunuyorum.”
ABD Stratejik Kuvvetler Komutanı Oramiral Charles A. Richard
da görevdeyken yazdığı makalede nükleer silahı kullanan ilk taraf olmayı
savunuyordu. USNI, Proceedings dergisinin Şubat 2021 sayısındaki 21. Yüzyılda
Stratejik Caydırıcılığın Oluşturulması başlıklı makalede Richard şöyle
yazmıştı:
"Rusya veya Çin ile bölgesel bir krizin hızla nükleer
silahları içeren bir çatışmaya dönüşebilme olasılığı var. Karşılaşacağımız bir
çatışmaya değil, tercih ettiğimiz çatışmaya hazırlanmalıyız. Biz onların
saldırganlığını kontrol altında tutabilmeliyiz. Onların girişimlerine boyun
eğmemiz, ABD'nin karşılık vermede isteksiz ya da yeteneksiz olduğu algısını
yaratacaktır. Bu durum onları daha da cesaretlendirecektir."
‘RUSYA VURULURSA TÜRKİYE OLUMSUZ ETKİLENİR’
Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa, olası bir nükleer
savaşta Rusya’nın vurulmasının Rusya ile kurduğu ilişkiler açısından
Türkiye’nin aleyhine olacağını söyledi.
Türkiye'deki nükleer silahların kullanım yetkisinin ABD’de
olduğunu belirten Sefa, “Türkiye’nin öncelikle bu silahların kullanımını
engellemesi gerekir, ‘benden izinsiz kullanamazsın’ uyarısını yapmalı.” dedi.
Rusya ile siyasi, ekonomik ve güvenlik açısından kurulan
ilişkilere bakıldığında Türkiye’nin de zarar göreceğinin altını çizen Sefa,
“Güvenliğimiz ve ekonomik durumumuz olumsuz yöne etkilenir. Bunun yanında
nükleer serpintiler kolaylıkla ülkemize ulaşır, işin bu noktası da var.”
ifadelerini kullandı.
İkili ilişkilere bakıldığında Türkiye’nin bir NATO ülkesi
olarak Rusya’yı hedef almayacağını da belirten Sefa, Rusya’nın da Türkiye’yi
hedef almayacağını vurguladı.
KARATAŞ UYARMIŞTI
Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş geçen sene
Aydınlık’a yaptığı açıklamalarda İncirlik Üssü’ndeki nükleer tehlikeye dikkat
çekmişti.
Bu bombaların 3,5-4 büyüklüğünde depreme yol açabildiğini
aktaran Karataş, “B61-3/4 denilen ve uçaktan atılan bombalar, yüzeyde patlıyor.
B61-12 paraşütlü bombalardır. Barometrik olarak ayarlanıyor tapası, paraşütü
açılıyor ve yüzeyden 250-300 metre yukarıda patlıyor.” ifadelerini kullanmıştı.
Karataş ayrıca bu bombalara el konulsa bile
kullanılamayacağına dikkat çekerek şunları söylemişti:
“‘Bu bombalara el koyuyoruz’ dediğimiz zaman da bunları
kullanamayız. Çünkü nükleer bombalar hazır olarak beklemez. Metal yığını olarak
durur. O bombaların kurulması, atışa hazır hale getirilmesi için özel bir işlem
yapılması gerekir. O işlem de kendi uzman ekibi tarafından yapılır. Bu işte
Türkiye’nin en ufak bir dahli de yok, kontrolü de yok. Zaten bu bombalara el
koyup, uzman bir ekiple kullanılabilir hale getirseniz bile, bu sefer de
bombaları uçaktan atamazsınız. Çünkü uçakların yazılımlarını da değiştirmeniz
gerekir.”
DUGİN: NÜKLEER İHTİMAL DAHİLİNDE
Önceki gün Ulusal Kanal’da Kıvanç Özdal’ın sunduğu Yeni
Dünya programına katılan Rus siyaset bilimci Aleksandr Dugin, nükleer gerilimi
değerlendirdi. Nükleer silahların kullanımının ihtimaller dahilinde olduğunu
belirten Dugin, “Çünkü Rusya bunu yapabileceğini gösterdi. Kırmızı çizgiler
aşılırsa nasıl yanıtlar vereceğini gösterdi. Nükleer silah olabilir ya da olmayabilir.
Kırmızı çizgiler zaten çoktan geçilmiş durumda. Belki de bu küreselleşmeci
rejimin Amerika’daki son çaresiydi. Stratejik nükleer silahları hemen
kullanmayı düşünmüyoruz. Yeni strateji, hipersonik silahları kullanmak.”
ifadelerini kullandı.
Rus topraklarının vurulmasını artık görmezden
gelemeyeceklerini belirten Rus siyaset bilimci, “Bir savaş ilanına karşı
Rusya’nın vereceği yanıt sadece sözlerle karşılık verilmeyeceğini kanıtlamak
oldu. Çok güçlü silahları kullanmaya da muktedir durumdayız. Dolayısıyla sözler
bir sonuç üretmezse nükleer silah son tercih olur ama ihtimaller dahilindedir.
Kiev’e ve Ukrayna liderlerine karşı nükleer saldırı daha ihtimal dahilinde
fakat Batı’ya karşı o kadar olmasa da ihtimal dahilinde. Nükleer silah
kullanmak durumunda kalırsak onu kullanmaktan hiçbir şekilde Rusya Federasyonu
geri durmayacaktır. Verdiğimiz mesaj budur.” değerlendirmesinde bulundu.
‘TÜRKİYE’NİN TAVRI ÖNEMLİ’
Dugin, bölgede yaşanan gelişmelerde Türkiye’nin konumunun
“bilgece” olduğunu belirtti. Türkiye’nin bağımsız olarak hareket ettiğinin
vurgulayan Dugin, “Erdoğan’ın bilgece politikası, Türkiye’nin Batı’nın bu
suikast saldırısına dahil olmamasını sağladı. Türkiye Batı’nın parçası gibi
görünebilir ama bağımsız bir güç aynı zamanda. Mavi Vatan’da, Karadeniz’de
kendi politikalarını uyguluyor. Türk devletinin gurur duyduğu egemenlik
geleneğinin küreselleşmeciler tarafından kullanılmasına izin verilmiyor Tüm
bunlar Türkiye’nin egemenliğinin yansımaları.” ifadelerini kullandı/aydınlık