Peki bu ne manaya gelmektedir; bütün analistler yenilgi
olarak yorumlarken İmam Hamenei neden yenilgi değil de zafer olarak
değerlendiriyor?
Bu sorunun cevabı "Savaş doktrininde zafer ve yenilgi
algısında" gizlidir.
Zafer ve yenilgi,
Başarı ve kaybetme,
Galip ve mağlup gibi kavramların içerdiği manalar her
ideolojinin Savaş doktrinine göre değişir. Aynı anlamları taşımazlar.
Fizik ve maddeyi temel alan, dünya görüşünü de bu eksene
oturtan beşeri ideolojilerde bu kavramların anlamları ideolojilerin maddi
mantığın doğrultusunda olacaktır; fiziki ve maddi anlamlar taşır.
Metafizik ve madde ötesi hakikati temel alan ve dünya
görüşünü vahiy ekseninde karar kılan dini ideoloji açıdan bu kavramların
içerdiği manalar da ilahi ve rahmani renkte olacaktır.
Beşeri ideolojilerin Savaş doktrininde zafer, fiziki
üstünlük, maddi kazanımlar, toprak elde etme, istila, işgal, az zayiat verme,
çok zarar verme ve ganimet elde etme olarak algılanır.
Metafizik kaynaklı Dini Savaş doktrininde ise bunların
hiçbiri kazanım ve zafer olarak algılanmaz.
Zafer hedefe ulaşmak, hakkı ikame etmek, insanların
uyanmasını, hidayet olmasını ve hak yolu bulmalarını sağlamak ve bu yolda çaba göstermek
olarak değerlendirilir. Netice Allah'ın elindedir, onun irade ettiği olur.
Kısacası Tevhid ve Ubudiyet doğrultusunda hareket etmektir.
Sahip olunan bütün fiziki ve maddi imkanlar kaybedilse de
başarısızlık, yenilgi sayılmaz.
Dünyevi kazanımlar için düşmana teslim olmak, zilleti kabul
etmek, haktan taviz vermek yenilgi olarak algılanır. Bütün fiziki ve maddi
kazanımlar elde etse de zafer kazanmış sayılmaz.
İmam Hamenei'nin beyanı ve analizi vahiy mantığı ekseninde
olduğu için direniş eksenini daima muzaffer ve yenilmez görüyor.
Binlerce yıldır batı ideolojisinin Savaş doktrini ekseninde
zafer ve yenilgiyi değerlendiren Müslümanlar, Kur'an'ın beyan ettiği Savaş
doktrininden uzak kaldıkları için İmam Hamene'nin beyanını idrak etmekten
acizdirler.
Bunu siyasi bir manevra olduğunu ve insanları motive etmek
için söylediğini düşünüyorlar.
Halbuki Kur'an'ın ruhuyla tamamen uyumlu ve vahiy kaynaklı
bir anlayış ve inanıştır.
Sabahattin Türkyılmaz