Üç gün önce Birleşik Arap Emirlikleri Dubai Emirliği polisi
ülkeye Türk pasaportlarıyla giriş yapan İsam Buwaydani ve Yaser Dilvan adındaki
şahısları gözaltına aldı. İki şahıs aslen Suriyeli ve Ahmet Şara rejimine bağlı
Savunma Bakanlığında yüksek rütbeli, etkili ve yetkili kişiler. Dubai mahalli
medya kaynaklarına ve olayı takip eden yerel kaynaklara istinaden önce gözaltı
ardından tutuklama gerekçesini Dubai polisi: “İnsan Hakları örgütü çalışanı,
hukukçu bayan Razan Zeytuna’yı 2013’te Şam, Ğuta kırsalında İslam Ordusu (Cayş
El-İslam) adına kaçırmak ve infaz etmek” suçlamalarıyla İnterpol tarafından
Kırmızı Bültenle aranan kişiler” olduklarını beyan etmiş.
Her iki isim İslam Ordusu (Cayş Elislam) terör örgütü
mensubuydu. Bu örgütün kurucu lideri Zahran Alluş. 1971 Şam, Duma doğumlu
Zahran Alluş önce Suudi Arabistan’da şeriat okudu. Ardından Şam Üniversitesi
Hukuk fakültesine kayıt yaptırdı. Babası Esad döneminde El-Esad Merkezi Kuran
Kursu Hocasıydı. Zahran 2009’da silah bulundurmak ve silah kaçakçılığı yapmak
suçlarından tutuklandı ve Saydnaya hapishanesine gönderildi. 2011’de Esad
tarafından çıkarılan genel aftan yararlanarak hapisten çıktı. Şam, Ğuta kırsalında
İslam Tugayı ardından başka örgütlerin de katılımıyla İslam Ordusu örgütünü
kurdu.
‘AMACIMIZ ESAD’I DEVİRMEK’
Amerikalı akademisyen ve Suriyeli bir hanımla evli olan,
bugün ABD, Oklahoma Üniversitesinde Suriye üzerine dersler veren Joshua Landis,
2013’te Zahran Alloush ile yaptığı görüşme esnasında Zahran: “Amacımız Esad’ı
devirmek. Nihai amacımız Allah’ın emri üzerine Şam ve Suriye’yi Alevilerden ve
Şiilerden temizlemek” olarak açıklar. Daha sonra ABD medya kuruluşu McClatchy’e
Mayıs 2015’te yaptığı açıklamalarda Aleviler ile ilgili söylediğini “dönemin
psikolojik baskıları altında yaptığını, Alevilerin Suriye halkının bir parçası
olduklarını” iddia etmişti. Zahran Nisan 2015’te İstanbul’da farklı muhalif
örgüt mensuplarıyla görüşmeler yaparken görülmüştü. Suriye ordusu ablukası
altında olan Ğuta’dan nasıl çıktığı ve Türkiye’ye nasıl gelebildiği soru
işaretleri bırakmıştı.
Zahran Alluş’un Türkiye ziyaretine üç hanımı, çocukları ve
kardeşi Muhammed Alluş’un refaket ettikleri, kardeşlerinden Muhammed Alluş’un
Hatay, İskenderun ve Arsuz’ta ikamet ettiği yönünde haberler çıkmıştı.
Türkiye’den Şam’a döndükten sonra 25 Aralık 2015’te Rusya-Suriye ortak hava
operasyonuyla öldürülmüştü. Abisi Zahran’ın ölümünden üç sene sonra Muhammed
Alluş İslam Ordusu örgütüyle tüm bağlarını kestiğini ilan etmişti. Abisi Zahran
Alluş’un sağladığı parasal imkanlar ve muhalefetin haznesinden çaldığı 47
milyon dolar sayesinde Türkiye’de birçok işyeri açtığı, konutlar aldığı,
Elazığ’da Krom madeni aldığı, bir müddet Hatay, İskenderun ve Arsuz’ta lüks bir
hayat yaşadığı iddia edilmişti. Muhammed Alluş, Türkiye, Rusya, İran ve Esad
yönetiminin yer aldığı Astana görüşmelerine Türkiye’nin destek verdiği
muhalefet cenahında katılmıştı.
ŞARA ONU KABUL ETTİ
Zahran Alluş’un öldürülmesinden sonra yerine İnterpol
tarafından aranan ve Dubai’de Türk pasaportuyla yakalanan Isam Buwaydani İslam
Ordusu örgütü lideri olmuştu. 8 Aralık 2024’te Esad ülkeyi terk edip Moskova’ya
gittikten sonra kurulan Ahmet Şara rejimine kabul edilmiş ve kendisine Savunma
Bakanlığında görev verilmişti. İç İşleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya Dubai’de
yakalanan Türk pasaportlu bu iki şahıs için devreye girdi mi? Ellerindeki
pasaportlar sahte mi gerçek mi? Türk pasaportları gerçekse İnterpol tarafından
kırmızı bültenle aranan bu teröristlere neden ve hangi amaçlar için pasaport
verildi?
BM Güvenlik Konseyi 25 Nisan’da toplandı. Başta ABD, Rusya,
Çin ve konsey üyelerinin ortak açıklamaları ve kararında: “Defalarca
açıkladığımız üzere, Suriye geçici hükümet yetkililerini terörizmi tamamen
reddetmek ve bastırmak, komşu ülkelere saldırmazlık politikası benimsemek,
yabancı terörist savaşçıları resmi görevlerden dışlamak, azınlıklara karşı
sürdürülen terör ve ırkçı saldırıları sonlandırmak, Suriye sahil bölgesinde
gerçekleşen Alevi katliamının soruşturulması için ortam hazırlamak, cinayetlere
katılanları yargılamak konusunda sorumlu tutacağız” denildi. Henüz bu karar
soğumadan dün Humus’ta en az 20 Alevi vatandaşın daha “salt Alevi oldukları
için gözaltına alındıkları ve daha sonra cesetlerinin boş bir araziye
atıldıklarını, benzer bir durumun aynı gün Şam’da da yaşandığı Suriye İnsan
Hakları Gözlem Evi, maktullerin aileleri ve yerli-yabancı ajanslar tespit
etmiş.
Humus Üniversitesi öğrenci yurtlarında kalan Alevi ve
Dürzilere” Allah için vurun, Hz. Muhammed’e küfür ettiler, domuzlara ölüm”
sloganlarıyla saldırıldı. Saldırıların Şam’a bağlı Dürzilerin çoğunlukta
yaşadığı Sahnaya ve Jaramana semtlerine askeri saldırılar yapıldığı günde hasıl
olması manidardı. Bu saldırıların İsrail’in “Dürzileri ve azınlıkları koruma
bahanesiyle Şam’ın banliyölerini işgal etmek için” suiistimal edileceği iddia
ediliyor. Bu saldırı ve infazların Ahmet Şara rejimi Savunma Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı ve onlara bağlı Genel Güvenlik Güçlerinin sorumluluğunda olduklarını
söylemiş.
55 SAYFALIK PLAN
Bazı alışkanlıklar ölümcüldür. El-Colani ilk röportajını
2021’de Amerikalı gazeteci Martin Smith’le yapmıştı: Martin, Colani’ye, “IŞİD
lideri Bağdadi’ye 55 sayfalık bir Suriye planı sundun. Bu plana istinaden
Esad’dan sonra Suriye’deki Alevi, Dürzi, Şii, İsmail’i, Ezidi, Mürşidi ve
Hristiyan 7 azınlığı Şam ve İslam coğrafyasında ya tasfiye edeceğinizi yahut
sürgün edeceğinizi açıklamışsın.” der. Colani cevaben Zahran Alluş gibi
riyakârlığa sığınır: “O vakitler ben henüz 30 yaşlarındaydım. Toydum. Psikolojik
baskı altındaydım.” yönünde bir açıklama yapar.
ÜLKEMİZ BAŞINA BELA ALMAKTA
Sayın İçişleri Bakanı, bugün Suriye’yi yöneten ve
coğrafyasında cirit atan örgütlerden devlet inşa etmeyi, Suriye’nin toprak
bütünlüğünü korumayı, milletin birliğini sağlamayı, ekonomi, refahı
getirmelerini beklemek sinekten bal almayı beklemek gibidir. Bu örgütlerle,
yönetimlerle hasbihâl ve muhabbet içinde olmak ülkemizin başına bela almaktır.
Ahmet Şara’nın tuğgeneral olarak atadığı “Muhtar El-Türki” kod adlı, 1980
Osmaniye doğumlu, El-Kaide terör örgütü mensubu Ömer Çiftçi'yi mahkeme kararı
olmadan Türkiye'nin "Aranan Teröristler" listesinden çıkardığınız da
iddia edildi.
Bundan mütevellit hatalardan ders alıp, bu ve benzer
şahısları Türk vatandaşlığından çıkaracak ve suiistimal ettikleri Türk
pasaportları iptal edilecek mi? Tarihe not düşmek adına yeniden hatırlatıyoruz.
“Hatırlat zira hatırlatmakta mümin için fayda vardır”: Türk pasaportunun
değerini düşürmeyiniz. Ölümcül hatalara kurban etmeyiniz.
aydınlık