Günümüz Yezitleri

GİRİŞ: 17.06.2025 11:32      GÜNCELLEME: 17.06.2025 11:32
Rasthaber -  Yezit, Muaviye'nin babası.

Mezhepçi Emevi aile, Ehlibeyte karşı çıktı, soyunu hiç sevmedi, zulmetti…

Bugün takipçileri faşist soykırımcı Netanyahu'nun İran’a saldırmasından hoşnut. Çünkü, İran’daki Şii devletin yıkılmasını istiyorlar…

İran, 1502’den beri beş asırdır Şii devleti! Peki:

İsrail için asıl mesele İran’ın Şii olması mı?

Bakınız, derinlemesine analiz için bilgi birikimi gerekir:

İsrail, 1948’de kurulduğunda İran iktidarında Şii Pehlevi ailesi vardı. Şah Rıza’nın 1941’de ölmesiyle yerine geçen oğlu Şah Muhammet Rıza, eğitimi ve düşünce yapısıyla Batıcı idi.

Örneğin: Mısır-Suriye ile İsrail arasındaki 1973’teki Yom Kippur Savaşı’ndan sonra Arapların başlattığı petrol ambargosuna iştirak etmedi. Üstelik petrolünün yaklaşık yüzde 50’sini İsrail’e satmaya devam etti.

İran, Arap değildi ve Arap milliyetçiliğine ve bu ülkelerdeki sosyalist hareketlere hayli mesafeliydi. Tıpkı Filistin meselesine baktığı gibi…

Şu tarihi gerçeğin altını çizeyim: İran ve İsrail halkları MÖ 597’den beri hep iyi ilişkiler kurdu. Öyle ki, günümüz İran devletinin tarihi mirasçısı Ahameniş/Pers İmparatorluğu bölgeye hâkim olunca Yahudileri Babil boyunduruğundan kurtardı ve hatta yıkılan tapınaklarının yapılmasına destek oldu.

Hz. Ömer, Sasani iktidarını yıkıp İran’ı fethedince Yahudilerin ülkedeki durumunda hiç değişiklik olmadı. Yahudilerin sadakatinden endişe edilmedi ve rahatlıkla devletin üst makamlarında görev verildi.

Daha yakın tarihe geleyim:

MİT-SAVAK-MOSSAD

İsrail, 1948’de kurulması ardından Türkiye’den sonra -Defacto olarak olmasa da- İsrail'i tanıyan ikinci Müslüman ülke İran oldu.

Sadece 1973’teki, Yom Kippur değil, 1948 ve 1967 Arap-İsrail savaşlarında da İran, aynı dine mensup Arap ülkeleri yerine İsrail'e destek vererek savaş dönemlerinde İsrail'e petrol satmaya devam etti. Ki:

1960’lı yıllardan itibaren İran, İsrail’in petrol sağlamak hususundaki temel tedarikçi idi.

Irak'ta mahsur kalan Yahudilerin İran üzerinden İsrail’e ulaşmalarını sağlamak maksadıyla Tahran’dan Tel Aviv'e uçak seferleri düzenleme gibi iyi ilişkiler sürdü gitti. O dönemde İran’da çok sayıda İsrail firması iş yaptı.

Öyle ki bugün savaşan bu iki ülke arasında başta 1977’de orta menzilli füze gibi çok sayıda askeri sanayi projesinde iş birliği yapıldı.

Tarihlerinde direkt olarak hiç savaşmamış ve birbirlerinin topraklarında hak iddia etmeyen İsrail ile İran, özellikle Soğuk Savaş döneminde ABD’nin Sovyetler Birliğini çevreleme politikası gereği yakın “müttefik” oldu. (Bu “çevre ülkeler” doktrininin diğer ortağı Türkiye idi.)

Şunu da eklemeliyim: Bu üç ülke “gladyatör kılıcı” anlamına gelen “Trident” adlı istihbarat ağı kurdu: Türkiye/MİT, İran/SAVAK ve İsrail/MOSSAD. (“Bay Pipo/Bir MİT Görevlisinin Sıradışı Yaşamı” kitabımda ayrıntılı yazdım.)

İsrail, İran istihbaratı ve ordusunu eğitti (ki, Irak rejim muhalifi Barzanici Kürtler de bu eğitimden geçirildi), üst düzey İsrailli politikacı ve askerlerin Şah’a çok yakın olup onu yönlendirdikleri sır değildi...

İran’daki solcu TUDEH partisi destekli, Batı karşıtı, bağımsızlıkçı Musaddık rejimi (1951-1953) dönemi hariç bu ilişkiler 1979 yılına kadar sürdü.

Demek ki, bugünkü İsrail-İran savaşının din ile ilgisi yokmuş! Derinde yatan ne peki?

SEBEP NE DİN NE MEZHEP

Şah iktidarının başta Filistin meselesine uzak duruşu olmak üzere İsrail ile ittifak yapmasını, “İsrail ve uşaklarının memleketin birçok hassas makamlarına musallat olması ve zalim düzenin uşaklarının yardımıyla memleketin iktisadını ele geçirmesi kabul edilemez” diye eleştiren Humeyni 1964’te sürgüne gönderildi.

Ve İslam Devrimi ile iktidara gelen Humeyni, 18 Şubat 1979’da İsrail ile ilişkilerini kestiğini açıkladı. (Devrimin ilk ziyaretçilerden biri FKÖ lideri Arafat oldu.)

Şah yönetiminin düşüşü politik ve askeri yönden değerlendirildiğinde hem Batı cephesi hem de İsrail açısından hayati bir etki yarattı. Hele İsrail açısından İran’ın kaybedilmesi kolay hazmedilecek “lokma” değildi. İran ile (Irak savaşında Yahudi iş adamlarının hayli silah satması gibi) iyi ilişkiler kurmaya çalışsa da Humeyni rejimi yanaşmadı. Keza, Filistin’de Hamas’ı, Lübnan’da Hizbullah’ı, Yemen'de Husileri vd. destekledi.

Savaş başladı: Uluslararası sömürü ve baskıya karşı gelmek gibi affedilmez bir suç işleyen İran Devrimi, Batı tarafından önce psikolojik harp ile “mezhepçi” gösterildi.

Günümüz Yezitleri bunu anlamıyor. Oysa bugünkü savaşın sebebi çok açık:

Mesele ne İslam…

Mesele ne Şii…

Mesele emperyalizme boyun eğmemek.

İran’ı ambargo ile yıkamayacağını anlayan Batı emperyalizmi, bugün çıkardıkları savaşla bu ülke iktidarını yine kendilerine bağlamak istiyor. Tahran’ı; Riyad’ı, Amman’ı, Kahire’yi yaptığı gibi “emir eri” yapmak istiyorlar!

Emperyalizmi kavrayamayanlar sanıyor ki savaşın nedeni din ya da mezhep!

Soner Yalçın
Odatv.com

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM