İşte İran İsrail’i Şu Şekilde Ezip Geçti

GİRİŞ: 10.07.2025 09:38      GÜNCELLEME: 10.07.2025 09:38
Rasthaber -  1- Bazıları yanılarak, son 12 günlük savaşın İran ile İsrail arasında bir savaş olduğunu söylüyor. Oysa Siyonist rejim, tek başına İran’la karşı karşıya gelecek çapta ve güçte değildir ve o sadece ABD’in azılı köpeği rolünü oynamaktadır. Bu 12 günlük savaş, İran İslam Cumhuriyeti ile terörist Amerika hükümetinin liderliğindeki küfür cephesi arasındaki bir savaştı. Avrupa’nın bazı devletlerinin desteğini ve bölgedeki bazı gerici yöneticilerin gizli iş birliklerini de karşı cepheye ekleyin.

Buna rağmen bu savaşın ardından, bölgedeki güç dengesi açıkça değişti. Bir zamanlar kendisini yenilmez sanan İsrail, İran’ın yoğun ve isabetli saldırıları karşısında stratejik felce uğradı.

Bu savaşta İsrail yalnızca savaş meydanında değil, medya ve dünya kamuoyunda da büyük bir yenilgi yaşadı. Siyonist rejim her zaman hava gücüne ve bilgi teknolojisine dayanarak savaşları lehine sonuçlandırırdı, ancak bu savaşta tümüyle inisiyatifi kaybetti.

İslam İnkılabı Rehberi 26 Haziran’da halka hitaben yaptığı üçüncü televizyon konuşmasının bir bölümünde şöyle buyurdu: ‘Bunca gürültü ve iddiaya rağmen bu sahte Siyonist rejim, İran İslam Cumhuriyeti’nin darbeleri altında neredeyse çöktü ve ezildi. İran İslam Cumhuriyeti’nden bu denli darbeler alabilecekleri düşüncesi, onların akıllarına ve hayallerine bile gelmezdi. Ama bu oldu.’

Burada bir soru gündeme gelmektedir ve o da şu; Neden bu savaşta İsrail’i ezdik diyoruz?:

2- İsrail, İran’a saldırının başlangıcı olan 13 Haziran 2025’ten itibaren Siyonistlerin kaçışı ve tersine göç adında büyük bir tehditle karşı karşıya kaldı.

The Times of Israel gazetesi bu konuda yayımladığı bir raporda, İsraillilerin ciddi bir ruhsal ve psikolojik kriz yaşadığını, bunun içsel bir salgına dönüştüğünü yazdı. Bu durumun bir sonucu olarak, İran’ın saldırılarının yoğunluğu ve eşi benzeri görülmemişliği nedeniyle, binlerce İsrailli, (işgal altındaki Filistin’den) acil bir şekilde kaçmak için hazır ol da bekledi.

Israel Hayom gazetesi de savaşın ilk haftasında 50 binden fazla Siyonistin (işgal altındaki Filistin’den) kaçmayı başardığını ve bunun 33 Günlük Lübnan Savaşı'ndan bu yana en büyük tersine göç olduğunu bildirdi.

Bu raporda, zengin İsrailli ailelerin Yunanistan ve İtalya’ya kaçtıkları, Herzliya Limanı’nın Akdeniz’in karşı kıyısına kaçmak isteyen Siyonistlerle dolup taştığı ve kişi başı binlerce dolar karşılığında insan kaçakçılarına ödeme yaptıkları bildirildi.

The Jerusalem Post gazetesinin haberine göre, Kıbrıs yetkilileri sadece 3 gün içinde 3 bin Siyonist’in bu ülkeye giriş yaptığını, bunun da gıda ve hizmet temininde büyük baskı oluşturduğunu açıkladı.

3- Siyonist rejimin son günlerdeki ekonomik raporları, İran ile yaşanan 12 günlük savaşın İsrail ekonomisine doğrudan yaklaşık 12 milyar dolar zarar verdiğini gösteriyor. Bu zararlar, askeri harcamalar, İran’ın füze saldırıları sonucu oluşan hasarlar, işletmelere ve kişilere ödenen tazminatlar ile yeniden inşa masraflarını kapsıyor.

Siyonist rejimin ekonomik çevrelerinin yaptığı tahminlere göre, dolaylı zararlar ve iç cepheye ödenecek tazminatlar da hesaba katıldığında bu rakam 20 milyar doları aşabilir. Yedioth Ahronoth gazetesi bu savaşın sadece kabine bütçesine yaklaşık 7 milyar dolarlık yük getirdiğini yazdı.

Yayınlanan verilere göre, savaşta İsrail’in ana sektörlerinden turizm, tarım ve inşaat ciddi zarar gördü. Turizmde %70’ten fazla düşüş yaşanırken, inşaat projelerinin %50’si durduruldu.

 

 

4- Bu savaşta İran, Tel Aviv ve Hayfa’daki hayati altyapıları hedef aldı. Bu saldırılar, İsrail’in en büyük petrol rafinerisi olan BAZAN’ın kapanmasına yol açtı. Financial Times’a göre, bu saldırı her gün yaklaşık 3 milyon dolarlık kayba neden oldu.

İran’ın 22 dalga halinde gerçekleştirdiği füze ve İHA saldırıları, işgal altındaki topraklarda 40’tan fazla stratejik ve altyapısal hedefi vurdu ve bunlar; Nevatim, Hatzorim, Tel Nof, Ovda, Ramat David hava üsleri, Ben Gurion Havalimanı,Hayfa ve BAZAN rafinerileri, Aşdod’daki enerji tesisleri, Tamar ve Leviathan gaz sahaları, Gav Yam Teknoloji Parkı, Weizmann Enstitüsü (İsrail’in en önemli bilimsel ve askeri araştırma merkezi), Aman (İsrail askeri istihbaratı) binası, Mossad merkezi, Hayfa İçişleri Bakanlığı, İsrail biyolojik araştırma merkezi, Rafael askeri araştırma merkezi (Demir Kubbe üreticisi), Ziporit, Galilot, Ertach ve Beit Nehmiya askeri kampları ve Tel Aviv’deki Savunma Bakanlığı binası (HaKiryah).

5- İbranice ve Batılı medyaların kabul ettiği gibi, bu savaşta Tel Aviv, Hayfa ve tüm işgal altındaki toprakların semaları İran füzeleriyle dolup taştı. El Cezire, İran’ın füzeleri ve İHA’larının Amerikan ve İsrail’in çok katmanlı savunma sistemlerini felç ettiğini yazdı.

Demir Kubbe, Davud’un Sapanı ve Arrow gibi çok katmanlı İsrail sistemleri, Amerika’nın sağladığı THAAD ve Patriot savunma sistemleriyle birlikte işlevsiz hale geldi.

İran’ın bu savaşta kullandığı ve en güçlü araçlarından biri olan birinci nesil Fettah isimli hipersonik füzesi, Siyonist rejimin ve ABD’nin bu rejime hediye ettiği milyarlarca dolarlık savunma sistemlerinin yetersizliğini ortaya koydu ve aynı zamanda bu sistemlerden bazıları kendilerini vurdu ve savunma sistemleri kendilerini vurduğu için işgal topraklarında şiddetli patlamalar yaşandı.

Ayrıca İran, elektronik harp teknolojileri sayesinde bu sistemlerin kontrolünü bozarak bazılarını kendi sistemlerine karşı kullanmayı başardı. Bazı İsrail savunma füzeleri, ateşlendikten sonra yön değiştirerek atıldıkları bataryaları hedef aldı ve bu da doğrudan bazı savunma üslerinin imhasına yol açtı. Oysa İsrail rejimi bu sistemleri geliştirmek ve donatmak için milyarlarca dolar yatırım yapmıştı.

Burada çarpıcı noktalardan biri şu ki, bazı İran füzeleri yalnızca 15 dakika içinde, çok katmanlı savunma sistemlerini aşarak işgal altındaki toprakların merkezine ulaştı.

Yayınlanan raporlara göre, ABD bu savaşta en az 36 THAAD füze önleyicisi fırlattı. Her biri yaklaşık 12 milyon dolar olan bu füzeler, ABD-İsrail ortak savunma sistemlerine mali ve lojistik açıdan büyük baskı oluşturdu.

6- İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei,  31 Mayıs 2024’te ABD’deki Filistin destekçisi üniversite öğrencilerine yazdığı mektupta, onların Siyonizm karşıtı eylemlerini desteklediğini belirtti ve Batı Asya bölgesinde durumun değişmekte olduğuna dikkat çekti.

İmam Hamanei bu mektubun bir bölümünde şöyle buyurdu: ‘Sizi temin ederim ki, bugün durum değişmektedir. Hassas bir bölge olan Batı Asya bölgesini başka bir kader beklenmektedir. Dünya çapında birçok vicdan uyanmış ve hakikat ortaya çıkmaktadır.’

Geçtiğimiz günlerde New York Times, bu 12 günlük savaşa değinerek, “İsrail, her zamankinden daha izole ve nefret edilen bir hale geldi” diye yazdı.

Brand Finance’in yıllık raporuna göre İsrail, 2025 yılı Küresel Yumuşak Güç Endeksi’nde tarihinin en büyük düşüşünü yaşayarak 33. sıraya geriledi. İtibar puanında 42 sıra birden düşerek 121. sıraya indi.

 

Yedioth Ahronoth, İsrail’in şu anda uluslararası meşruiyetini kaybettiğini ve ciddi şekilde izole olduğunu itiraf etti.

İsrail için şu anda en büyük sorun, 18-34 yaş arası Amerikalı gençlerin bakış açısındaki değişimdir. Bu yaş grubundaki destek oranı 2018’de %65 iken, şu anda %29’a gerilemiş; %48’i ise Filistin halkıyla dayanışma içindedir.

Ama buna karşılık, bu savaş İran İslam Cumhuriyeti’nin bölge ve dünya halkları arasında daha fazla sevgi kazanmasına yol açtı. Savaş sırasında ve ateşkes sonrasında İran bayrağı, dünyanın dört bir yanındaki halk tarafından dalgalandırıldı.

7- Guardian gazetesi, İsrail güvenlik kaynaklarına dayanarak, bugüne dek onlarca İsraillinin İran için casusluk yaptığını ve bu kişilerin geniş bir ağ oluşturduğunu bildirdi.

Bu kişilerin bazı görevleri arasında Nevatim üssü, Hayfa limanı ve Demir Kubbe sistemlerinin görüntülenmesi, hatta Weizmann Enstitüsü'nde çalışan bilim insanlarının evlerinin fotoğraflanması yer aldı. Bu mekânlar daha sonra İran’ın füze saldırılarına hedef oldu.

8- Ateşkesten sonra, Amerikalı ve Avrupalı yetkililer birer birer işgal altındaki topraklara giderek silah ve siyasi destek vaatleriyle Siyonistlerin kaybolan güvenini yeniden kazandırmaya çalıştılar. Ancak bu savaşta yalnızca İsrail’in askeri teçhizatı ve altyapısı zarar görmedi; bu savaşta İsrail’in o sahte heybeti çöktü ve bu yeniden inşa edilemez.

12 günlük savaş, İran’ın yaptırımlar ve baskılar altında bile bölgenin birinci gücü olduğunu kanıtladı. İran, İsrail’in güvenlik hesaplarını tek bir hamleyle alt üst edebilecek güçte olduğunu gösterdi.

9- Bu 12 günlük savaşı tek cümleyle özetlemek gerekirse; İran, İmam Hamanei’nin hekim liderliği, askeri, güvenlik ve emniyet güçlerinin kahramanlığı, Besic (gönüllü kuvvetler) güçlerinin fedakârlığı ve İran halkının birlik ve dayanışmasıyla, Kerbela kültürünü örnek alarak İsrail, Amerika ve küfür cephesinin diğer üyelerini çok katmanlı bir sahada etkisiz hale getirdi.

"اَلَیسَ الصُّبحُ بِقَریب"

Sabah yakın değil midir?!

Mesud Ekberi

YORUMLAR

nesim şen 10 saat önce
elhamdülüllah

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM