Küller Altındaki Ateş Tekrar Alevlenirse!

GİRİŞ: 26.07.2025 22:38      GÜNCELLEME: 26.07.2025 22:38

Rasthaber -  Kayhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari kaleme aldığı yazısında, İslam ülke liderlerinin siyonist rejimin cinayetlerine karşı tutumlarını eleştirdi.

Şeriatmedari'nin yazısı şu şekilde;

1. Bu varsayım, birçok İslam ülkesinin liderlerinin bağımlı ve işbirlikçi kimlikleri göz önüne alındığında uzak ve imkânsız gibi görünse de “imkânsız bir varsayım, imkânsız değildir!” Şimdi farz edelim ki tüm İslam ülkeleri, ortak bir bildiri yayınlayarak Siyonist rejimin cinayetlerini ve Gazze halkına yönelik soykırımı kınadı. Peki sonra ne olur? Siyonistler cinayetlerine son mu verir? Kesinlikle hayır! Siyonist rejim bugüne dek hangi BM kararına ya da uluslararası sözleşmeye uymuştur ki, İslam ülkelerinin ortak bildirisi ikinci örnek olsun?!

2. Bazı İslam ülkelerinin yönetimleri, sadece bu soykırımcı rejime karşı bir şey yapmamakla kalmıyor, aynı zamanda Siyonist rejimle gizli ekonomik ilişkiler de yürütüyor. Hatta Yemenli devrimcilerin İsrail’e mal taşıyan gemilere yönelik etkili saldırıları sırasında, deniz-kara koridorları açarak İsrail’e yardım ettiler. Bu sözde İslam ülkelerinin İsrail’le işbirliği, onların işbirlikçi ve kukla doğasından kaynaklanıyor. Ve bu durum değişmediği sürece bu çirkin ve aşağılık süreç de devam edecektir.
Peki çözüm nedir? Gazze’de kadınların, çocukların, erkeklerin aç bırakılarak katledilmesini nasıl sadece izleyebiliriz?

3. Bu sorunun çözümünü ve kurtuluş reçetesini, İmam Humeyni’nin (Allah rahmet eylesin) şu talimatında aramak gerekir. Buyurun okuyun:
"Müslümanların zayıflığı ve İslam ülkelerindeki bozulmaların kaynağı hükümetlerdir... Halklar, İslam’ın ve milletlerinin çıkarlarına aykırı hareket eden hükümetlerle, İran halkının Şah ile yaptığı gibi hesaplaşmalıdır. Eğer bu anlayış, halk ile hükümetin çeliştiği yerlerde uygulanırsa, sorunlar çözülür ve yabancıların eli İslam ülkelerinden kesilir. Ben Allah’tan, ya hükümetleri İslam’a ve Müslümanların menfaatlerine uygun şekilde davranmaları için uyandırmasını ya da halkları bu hükümetlerin üzerine galip getirmesini ve onları ortadan kaldırmasını niyaz ediyorum."

4. 2010-2012 yılları arasında, güneybatı Asya ve kuzey Afrika’da kukla yöneticilere karşı halk isyanları yaygınlaştı. Arap ülkelerinde halk, zalim ve işbirlikçi yöneticilere karşı ayaklandı ve sokaklara döküldü. Bu kapsamlı hareket birçok ülkeye yayıldığı için "Arap Baharı" olarak adlandırılsa da, bu hareketin en doğru adı “İslami Uyanış” idi.
Bu halk hareketinin üç temel özelliği vardı ve bunları ne Batılı güçler ne de Arap yöneticiler inkâr edebildi. Bunlar: İslami, halk temelli ve emperyalizm karşıtı olmalarıydı.
Aynı özellikler, İran İslam Devrimi’nin nitelikleriydi. Ayetullah Hamenei şöyle buyurmuştur:
“İmam, İslami Uyanış sürecini başlattı. İslam dünyasındaki ataletsizlik ve pasiflik, İmam’ın hareketiyle zayıflamaya ve yok olmaya başladı. Bugün İslam ümmeti, İslam Devrimi’nden önceki döneme kıyasla çok daha hareketli, canlı ve aktif bir konumdadır. Ama bu alanda daha çok çalışmaya ihtiyaç olduğu da aşikârdır.”

5. Geniş çaplı İslami Uyanış hareketi uzun sürmemiş olsa da, onun izleri bugün hâlâ birçok [sözde] İslam ülkesinde “küller altındaki ateş” gibi gizliden gizliye varlığını sürdürüyor. Özellikle Siyonist rejimin işlediği vahşi cinayetlerden sonra bu ateş, sadece Müslüman milletleri değil, dünya genelindeki halkları, hatta Batı ülkelerindeki kamuoyunu bile İsrail’e karşı ayaklandırdı. Halklar, sadece Siyonist rejime değil, onu koruyan Batılılara ve onların işbirlikçisi yerel hükümetlere de karşı çıkıyor.
Bugün İslam dünyasında bu kutsal ateşin yeniden alevlenmeye başladığına dair birçok işaret var. Ve çok uzak değil ki, İmam Humeyni’nin şu duası gerçekleşsin:
“Ya yöneticiler İslam’ın ve Müslümanların çıkarına hareket ederler ya da halklar onları devirir.”

Birçok delil gösteriyor ki, burada sözü edilen süreç yaşanmakta. Beklenti şudur ki, bazı İslam ülkelerinin liderleri birinci seçeneği tercih eder, yani hem Müslümanların hem de kendi menfaatlerini, emperyalistlerle açık veya gizli ittifaklara tercih eder. Çünkü kesin olan şu ki, dünya ve ahiret saadetleri de bu tercihten geçmektedir.

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM