İngiliz “The Economist” dergisi, yayımladığı yeni bir
raporda Yemen’in denizcilik kabiliyetlerinin önemli ölçüde arttığını ve Sana’a
güçlerinin hâlâ Kızıldeniz’de İsrail rejimi ve onunla bağlantılı gemilere karşı
hassas ve etkili operasyonlar yürüttüğünü, üstelik ABD’nin bu süreci
durdurmakta başarısız olduğunu duyurdu.
Dergi, Temmuz ayının ilk haftasında Yemen’in “Magic Seas” ve
“Eternity C” adlı iki ticari gemiye deniz operasyonu düzenlediğini ve bu
operasyonlar sonucunda her iki geminin de batırıldığını aktarıyor. Bu durum,
Trump yönetiminin Ensarullah güçlerinin gemilere yönelik saldırılarının
azaldığı yönündeki iddialarına rağmen gerçekliği gözler önüne seriyor.
Economist, bu saldırıların dünyaya net bir mesaj verdiğini
ve Bab’ül-Mendeb Boğazı üzerindeki kontrolün artık ABD’nin değil, Yemen’in
elinde olduğunu ifade ediyor. Dergiye göre, bu gelişmeye karşı uluslararası
tepkiler zayıf ve cılız olmuş, ki bu da Batı’nın yeni gelişmeler karşısındaki
tereddüt ve şaşkınlığını gösteriyor.
Raporda ayrıca, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını azalttığı
ve savaş gemilerini geri çektiği, bu durumun da Sana’a güçlerinin
operasyonlarını genişletmesine ve Kızıldeniz’de yeni bir caydırıcılık dengesi
kurmasına neden olduğu belirtiliyor.
Bu gelişmeler, küresel deniz taşımacılığı şirketlerini ciddi
şekilde endişelendirmiş; birçok şirket, Kızıldeniz rotasını azaltmış ve gemi
trafiği geçen yaza göre yaklaşık %50 oranında düşüş göstermiştir. Gerçi son
günlerde kısmi bir toparlanma yaşansa da durumun halen hassas olduğu
bildiriliyor.
Economist, Yemen’in sadece gerekli silahlara değil, bunları
kullanma kararlılığına ve siyasi iradeye de sahip olduğunu vurguluyor. Sana’a
güçlerinin, bölgedeki güç dengesini hem askeri hem de siyasi açıdan
değiştirmeyi başardığını ve inkâr edilemez yeni bir gerçeklik yarattığını ifade
ediyor.
Avrupa’nın Kızıldeniz’deki “Aspides” Deniz Görevinin
Başarısızlığı
Dergiye göre, Avrupa Birliği’nin Kızıldeniz’de yürüttüğü
“Aspides” adlı deniz misyonu, deniz taşımacılığı hatlarını koruma konusunda
etkisiz kalmıştır. Özellikle Sana’a güçlerinin saldırılarını yoğunlaştırdığı bu
dönemde, Avrupa’nın deniz güvenliğini sağlama kapasitesinin yetersiz olduğu
belirtiliyor.
Aspides görev kuvveti komutanı Amiral Vassilios Gryparis,
operasyon kapsamında günde genellikle sadece bir savaş gemisinin bölgede görev
yaptığını açıklamış, bu sayının Kızıldeniz’den Basra Körfezi’ne kadar uzanan
geniş bölgenin güvenliğini sağlamaya yetmeyeceğini ifade etmiştir.
Buna ek olarak, saldırıya uğrayan “Magic Seas” ve “Eternity
C” gemileri Avrupa güçlerinden hiç yardım talep etmemiştir; bu durum, Aspides
görevinin çatışmaları kontrol etme ve gemilerin güvenliğini sağlama konusundaki
başarısızlığını ortaya koymaktadır.
Avrupa görev kuvveti komutanı Gryparis, bu misyonun üye
ülkelerin gönüllü katkılarına dayandığını ve daha fazla savaş gemisinin
gönderilmesi konusunda herhangi bir zorlama yapamayacaklarını vurgulamıştır.
Ayrıca, destek talebinde bulunmayan ticari gemilerin rotalarını yalnız başına
sürdürmeleri ve güvenlik garantilerinin yetersizliği nedeniyle riskleri
kendilerinin üstlenmeleri gerektiğini ifade etmiştir.
Rapora göre, Yemen’in son saldırıları bölgedeki deniz
güvenliği açısından köklü bir değişime neden olmuştur; öyle ki Sana’a güçleri
sadece bir hafta içinde iki gemiyi batırmayı başarmıştır. Bu durum, ABD’nin
Mayıs ayından itibaren ateşkes mutabakatı çerçevesinde saldırılarını durdurduğu
bir dönemde yaşanmıştır.
Bu tablo, hem Avrupa’yı hem de ABD’yi zor durumda bırakmış
ve daha önce “denizcilik özgürlüğü” olarak garanti edilen şeyin artık bir
güvence teşkil etmediğini açıkça ortaya koymuştur. Yemen’in saldırıları,
özellikle İsrail limanlarına giden ya da İsrail’e destek veren gemileri hedef
almaktadır.
Raporda ayrıca, gemi sahipleriyle Avrupa güçleri arasındaki
koordinasyon eksikliği de ifşa edilmiştir. “Allseas Marine” ve “Cosmoship” adlı
iki şirketin, koruma talep etmemelerinin nedenine ilişkin medya sorularına
yanıt vermemeleri, Batı’nın Kızıldeniz’deki güvenlik çabalarına olan küresel
güvenin azaldığını göstermektedir.
Son olarak Gryparis, Avrupa görev gücünün sınırlamalarını
savunmaya çalışmış ve bu misyonun savunma amaçlı, gerilimi tırmandırmayan bir
yapıda olduğunu ve deniz taşımacılığını yalnızca imkânlar çerçevesinde koruma
taahhüdü bulunduğunu belirtmiştir. Ancak analizciler, bu açıklamaların
Avrupa'nın siyasi sınırlamalara tabi olduğunun ve Husilerle doğrudan çatışmaya
giremeyeceğinin üstü kapalı bir itirafı olduğunu söylemektedir. Bugün Husiler,
Kızıldeniz’de açık bir caydırıcılık dengesi kurmuş durumdadır.