Anlaşma taslağının ilk hali geçtiğimiz cumartesi günü
Hochstein tarafından Lübnanlı ve Siyonist taraflara iletilmiş, ancak Lübnan'ın
bazı maddelerine itiraz etmesi nedeniyle Amerikan tarafı bir dizi değişiklik
yaparak nihai taslağın değiştirilmeyeceğini vurgulamıştır. Sınır anlaşmasının
nihai taslağı bugün (11 Ekim) sabah saat 8'de Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'a
teslim edildi.
Lübnan'da müzakerelerden sorumlu Meclis Başkan Yardımcısı
Meclis Başkan Yardımcısı İlyas Ebu Saab, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile Baabda
Sarayı'nda görüştükten sonra basın toplantısında yaptığı açıklamada, Tel Aviv
ile deniz sınırı anlaşmasına ilişkin müzakerelerin başarılı bir şekilde
tamamlandığını belirterek, "Lübnan'ın ve İsrail'in taleplerini karşılayan
bir çözüme ulaştık." dedi.
"Kana" gaz sahası ve bununla ilgili hususlar,
Siyonist Rejim ile deniz sınırının çizilmesine ilişkin müzakerelerde Lübnan
açısından önemli bir konuydu. Çünkü İsrail daha önce bu sahayı Lübnan'a
devredilmesi halinde maddi tazminat talep etmişti. Siyonistlerin talebine
şiddetle tepki gösteren Beyrut Kana sahasının Lübnan'a ait olduğu için hiçbir
tazminat vermeyeceğini bildirmişti.
Bu doğrultuda, Fransız tarafı doğrudan Lübnan ile İsrail
arasındaki deniz sınırının çizilmesine ilişkin müzakerelere dahil oldu ve
Siyonistlere Lübnan için sondaj çalışmaları yürüten Total enerji şirketinin Tel
Aviv'in istediği tazminatı ödeyeceğini duyurdu.
Konuya ilişkin Lübnan Meclis Başkan Yardımcısı, ülkesinin
Kana sahası ile ilgili tüm haklarını elde ettiğini, bunun Beyrut ile Total
France arasında imzalanacak bir anlaşma çerçevesinde sonuçlandırılacağını
vurguladı.
Lübnan'ın Kana enerji sahasında Siyonist İsrail’le herhangi
bir ortaklığı olmayacağı açıktır. Bununla birlikte Fransız Total şirketi,
Siyonistleri memnun etmek için onlara tazminat ödeme sözünü vermiştir.
Lübnan Cumhurbaşkanlığı, İsrail ile deniz sınırı çizimi
müzakerelerinde arabulucu konumdaki ABD'nin gönderdiği nihai anlaşma
tasarısında Lübnan'ın tüm haklarının korunduğunu duyurdu.
Lübnan Cumhurbaşkanlığı ofisinin yayımladığı yazılı
açıklmada, Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın, ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji Güvenliği
Danışmanı Amos Hochstein'dan teslim aldığı nihai anlaşma tasarısı hakkında
değerlendirmede bulunuldu.
Açıklamada, "Lübnan Cumhurbaşkanı'nın İsrail ile deniz
sınırı çizimine ilişkin ABD'den teslim aldığı nihai anlaşma tasarısı, Lübnan'ın
doğal kaynakları üzerinde tüm haklarını ve taleplerini karşılıyor."
ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, Avn'ın İsrail ile nihai anlaşmanın en kısa
zamanda duyurulmasını ümit ettiği ve resmi duyurundan önce bazı görüşmeler
yapacağı belirtildi.
Siyonistler Lübnan İle Anlaşma Konusunda Umutlu
Ancak diğer yandan geçtiğimiz hafta Lübnan ile sınır
anlaşması konusunda çelişkili tavırlar alan ve hatta Beyrut'un talep ettiği
değişikliklere karşı olduklarını söyleyen Siyonistler yeşil ışık yaktı.
Konuya dair İbranice yayınlanan Yediot Aharonot gazetesi,
İsrail'in ABD ile koordineli olarak Lübnan'la deniz sınırlarının çizilmesine
ilişkin anlaşmayı onaylayacağını yazdı.
Reuters haber ajansına göre, Siyonist İç Güvenlik
Konseyi'nden üst düzey bir yetkili, İsrail ile Lübnan’ın deniz sınırlarının
çizilmesi konusunda tarihi bir anlaşma eşiğinde olduğunu söyledi.
Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı ve Lübnan ile yürütülen
deniz sınırının çizilmesine ilişkin müzakere heyetinin başkanı Eyal Hulata,
"Tüm taleplerimiz karşılandı. İstediğimiz düzeltmeler yapıldı. İsrail'in
güvenlik çıkarlarını koruduk ve tarihi bir anlaşma yolundayız." dedi.
Bu bağlamda Katar kanalı "Al-Arabi", Lübnan ile
Siyonist İsrail arasında deniz sınırı anlaşmasının imzalanması için
hazırlıkların yapıldığını ve bunun yakında gerçekleşmesinin beklendiğini
duyurdu. Söz konusu anlaşmanın imza töreni 20 Ekim'de Lübnan'ın güney
sınırındaki Ras Nakura’da yapılması bekleniyor.
Tel Aviv Ve Beyrut Bir Anlaşmanın Eşiğinde Mi?
Elbette ki Lübnan ile Siyonist Rejim arasında imzalanacak
deniz sınırlarını belirleyen anlaşma veya sözleşme resmi belge niteliğinde
değildir, çünkü bu Lübnan Anayasası'nın hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle
Lübnan’daki parlamento çevreleri, Lübnan ile İsrail arasında sınır sorununun
çözülmesi için ABD'nin hazırladığı nihai anlaşmanın Lübnan anayasası uyarınca
resmi bir sözleşme veya antlaşma olarak kabul edilemeyeceğine inanıyor. Çünkü
İsrail Lübnan'ın düşmanıdır ve Beyrut yönetimi İsrail'i asla tanımayacaktır.
Beyrut, Tel Aviv’le herhangi bir resmi anlaşma
imzalamayacaktır ve durum Lübnan'ın Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde
sınırlarını belirleme hakkını tesis eden bir anlayıştan başka bir şey değildir.
Olası Sınır Anlaşmasında Hizbullah'ın Stratejik Başarısı
Öte yandan İsrail ile deniz sınırının çizilmesine ilişkin
müzakerelerde en zor konu Kariş enerji sahası meselesidir. Hizbullah Hareketi
Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın "Kariş ve Ötesi" başlığı
altında çizdiği denklemle müzakere süreci yeni bir aşamaya girdi.
Seyyid Hasan Nasrullah birkaç ay önce yaptığı konuşmada,
Lübnan'ın taleplerinin karşılanmaması halinde Kariş Doğal Gaz Sahası'nı hedef
alacaklarını söyledi ve bu saha ile işgal altındaki topraklarındaki tüm İsrail
mevzilerinin hareketin füzeleri ile insansız hava araçlarının ateş menzilinde
olduğunu kaydetti. Tel Aviv bugüne kadar
Kariş sahasından gaz çıkarmak için pratik bir adım atmamıştır.
Siyonistleri birkaç gün önce Kariş sahasından doğal gaz
üretiminin "mümkün olan en kısa sürede" başlayacağını resmi olarak
duyursa da pazar günü uluslararası enerji şirketi Energean, belirli test
prosedürlerini başlatmak için, su altı boru sisteminden platforma gaz akışı
(ters pompalama) sürecinin başladığını açıkladı.
Lübnan ile Siyonist Rejim arasında deniz sınırlarının
belirlenmesi hususunda anlaşmaya yakın olduğuna göre Siyonistlerin Hizbullah ve
Seyyid Hasan Nasrullah'tan gelecek tehditler korkusuyla temkinli davranmaya
devam edeceği ve Kariş sahasından gaz çıkarma işleminin anlaşma sonrası bir
tarihe erteleneceği tahmin edilebilir.
Birçok Siyonist yetkili ve uzman, bu anlaşmanın her şeyden
önce Hizbullah için stratejik bir zafer olduğunu açıkça yada dolayı olarak dile
getiriyor; Çünkü direnişin bu davaya doğrudan müdahale etmesi, öncelikle Tel
Aviv ve Washington'un sınır belirleme sürecini son on yılda olduğu gibi
geciktirmeye ve engellemeye devam edememesine neden oldu ve İsrail'in
tartışmalı bölgedeki gaz ve petrol zenginliğini yağmalamasını önledi. Öte
yandan Lübnan'ı Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirme yoluna sokmak gibi
hedeflerle dolaylı görüşmelere başvuran İsrail ve ABD’yi niyetlerini gözden
geçirmeye zorladı.
Hizbullah liderinin ülke ekonomisini canlandırmak, halkın
sorunlarını gidermek ve Lübnan'ın servetini geri almak için duruma müdahale
ettiğini defalarca belirtmesine rağmen Hizbullah Hareketi’nin yerli ve yabancı
muhalifleri bile, Lübnan'ın deniz kaynaklarını kullanmaya başlamasının bu
ülkenin ekonomik krizinin çözümünde önemli bir rol oynayacağına ve direniş
hareketi ile Hasan Nasrullah’ı Lübnan halkı arasında her zamankinden daha
popüler hale getireceğine inanıyor./Tesnim