Tarih Dersinden Sürekli Geri Kalanlar

GİRİŞ: 16.05.2025 21:45      GÜNCELLEME: 16.05.2025 21:45
Rasthaber -  Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Riyad’da Körfez ülkeleri zirvesinde yaptığı küstah açıklamada şöyle dedi: "İran, terörizme ve vekâlet savaşlarına desteği durdurmalıdır."

Ayrıca salı akşamı Suudi Arabistan-Amerika Yatırım Forumu'nda ise şöyle konuştu: "Dünyayı daha güvenli bir yer haline getirmek için Tahran ile bir anlaşma yapmak istiyorum."

Bir soru: Batı Asya bölgesinde terörizmin ve güvensizliğin destekçisi gerçekten İran mı? ABD hükümeti dünyayı daha güvenli bir yer haline getirmeye mi çalışıyor? ABD’nin sicili, terörizmle sürekli ve aralıksız bir mücadele içinde olduğunu gösteriyor mu? Trump barış ve kalkınmanın, anlaşmanın adamı mıdır?

Peki gerçekten sorunların çözüm yolu ABD ile anlaşmak mıdır? ABD’ye ne kadar yaklaşırsak o kadar mı refah ve kalkınma elde ederiz? ABD’ye yakınlaştıkça sorunlarımız yok mu olur? Gelin birkaç örneğe bakalım:

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, "Benim sloganım şudur: Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek; daha aydınlık ve mutlu bir dünya yaratmak için elimizdeki tüm araçları kullanacağız." demişti. Onun hükümetinin ana politikası ABD ile yakın dostluk ve ilişkiler kurmaktı. Sonuç ne oldu?

Dünya bir yana, Zelenski Ukrayna’yı bile daha iyi bir yer haline getiremedi. Savaşla harap olmuş, topraklarının beşte birini kaybetmiş bir Ukrayna, bugün ABD için kolay bir lokmaya dönüşmüş durumda. ABD, Ukrayna’nın milli kaynaklarını rahatça sömürerek emperyal çıkarlarını garanti altına alıyor.

Trump daha önce Ukrayna'nın maden kaynaklarından elde edilen gelirin %50’sini ve madencilik ruhsatlarının verilmesinde veto hakkını talep etmişti. ABD Başkanı daha önce, Washington’un mali ve askeri desteğinin karşılığında Ukrayna’nın, kullanılmayan devasa maden ve nadir element kaynaklarına erişim izni vermesi gerektiğini söylemişti. Sonunda Zelenski, [Ukrayna madenlerinin yarısının zorunlu devrini içeren] maden anlaşmasını imzaladı. Bu da demek oluyor ki, ABD hükümeti Ukrayna halkının yıkımı, ölüm, yaralanma ve yerinden edilmesinden sonra şimdi de ülkenin kaynaklarını yağmalama ve talan etme planını devreye sokmuştur.

Dikkat çekici bir başka durum da şu: Trump ve ABD’nin terörist ve yağmacı yönetimi şimdi de tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi Suriye’de benzer bir planı uygulamak istiyor.

Afganistan’ın eski cumhurbaşkanı Eşref Gani, Kabil’in düşmesinden sonra BBC Radio 4’e verdiği ilk röportajda, İngiliz Genelkurmay eski Başkanı Nick Carter’a, "Afganistan Cumhurbaşkanı olarak yaptığım en büyük hata ABD’ye güvenmekti." dedi.

Gani, ABD’nin kendisini Taliban’a ait beş bin mahkumun serbest bırakılması için nasıl baskı altına aldığını ve o dönemde Afganistan’daki iç meselelerin ABD için hiçbir önem taşımadığını anlattı.

Yirmi yıl boyunca NATO’ya bağlı ISAF programı tarafından eğitilen 300 bin kişilik Afgan ordusu, 80 bin kişilik Taliban karşısında hiçbir direnç göstermedi. Kabil, ani bir saldırıyla düştü. O dönem ABD Başkanı Joe Biden açıkça, Afganistan’ın iç güvenliğini sağlamanın ABD’nin işi olmadığını ve artık orada para harcamayacaklarını söylemişti.

Sonuç olarak, Taliban Kabil’in kapılarına dayanmışken ABD, Bagram Üssü’nü boşalttı. Ardından, Kabil Havalimanı'nda ABD uçağının arkasından koşan, uçağa tutunup havada düşen insanların trajik görüntüleri hafızalara kazındı.

Mısır’ın eski diktatörü Hüsnü Mübarek, 2011’de halk devrimiyle devrildi. Bu olaydan sadece altı ay sonra demir parmaklıklar arkasında mahkemeye çıkarıldı.

Bu görüntü, Arap liderlerine açık bir mesaj verdi: ABD’ye güvenirseniz, sonunda yalnız kalırsınız.

İsrail’deki Yedioth Ahronoth gazetesi, bu mahkeme görüntüsü hakkında İsrail Savunma Bakanlığı eski danışmanı ve üniversite profesörü Eytan Gilboa’nın şu sözlerini aktardı: "Arap liderleri, ABD’nin en yakın bölgesel dostunun küçücük bir kafese konulup yaşlılığına ve kanser olmasına bile acınmadığını görünce, Amerika’nın güvenilir olmadığını anlıyorlar."

2016 yılında Avustralya, Fransız donanmasına bağlı bir şirketle 12 denizaltı inşa etmek için milyarlarca dolarlık bir anlaşma yapmıştı. Ancak 2021 Ağustos’unda, ABD Başkanı, Avustralya ve İngiltere başbakanlarıyla yaptığı üçlü zirve sonrası "AUKUS" adında yeni bir paktla nükleer denizaltı yapımı konusunda anlaşmaya vardı.

Bu pakt, Avustralya'nın Fransa ile olan 37 milyar dolarlık anlaşmasının iptali anlamına geliyordu. O dönemde Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, AUKUS paktını "arkadan hançerleme" olarak tanımladı.

Petrodolar zengini olmasına rağmen ABD'nin "sağmal inek" olarak adlandırdığı Suudi Arabistan da ciddi ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya. Yayınlanan istatistiklere göre, ülke nüfusunun dörtte birinden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Gerçek şu ki, İran’daki Batı hayranı kesim, tarihin dersinden sürekli geri kalanlardır.

Bugün ABD ile Suudi Arabistan’ın ilişkilerini alkışlayan bu çevreler, daha önce Ukrayna Cumhurbaşkanı’nı eşsiz bir kahraman ve örnek lider olarak göstermekteydiler.


Not: Keyhan gazetesinden tercüme edilmiştir

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM