Walter Elias Disney,
Yahudi kökenli Amerikalı işadamı olan kardeşi Roy Oliver Disney ile birlikte Disney
Brothers stüdyosunu kurdu ve Mickey Mouse bu şirketin ilk çizgi film
karakteriydi! Bu medya-kültür şirketi, Gazze'de devam eden savaşta Siyonist
rejime milyonlarca dolar katkıda bulundu.
2- Bundan 465 gün
önce, 7 Ekim 2023'te Gazze'de kuşatma altındaki gençlerin gerçekleştirdiği çok
karmaşık bir askeri operasyonla Batı Asya çok özel bir durumun içine girdi. Siyonistlerin
belini kıran bu operasyon sonrasında Batı Asya'daki durum belki de hiçbir zaman
bugünkü kadar hassas ve kader belirleyici olmamıştır. Bölgenin durumu öyle bir
halde ki şimdiden önümüzdeki bir, en fazla 2 yıl içinde durumun bugünkü gibi
kalmayacağı öngörülebiliyor. Kesin olan şu ki, Suriye'de, Gazze'de, Lübnan'da,
Yemen'de ve işgal altındaki topraklarda yaşananlar büyük bir değişimin
habercisidir ve belirti ve göstergeler de bölgenin çok büyük değişimlere gebe
olduğunu gösteriyor.
3- Böyle bir durum ve
ortamda, donanım sorunlarına ve zorlu savaşlara dikkat edilmesinin yanı sıra,
direnişle ilgili yumuşak güç ve yazılımla ilgili konular da hiçbir şekilde göz
ardı edilmemelidir. Bazen medyanın ve kültürün etkisinin (reklam, televizyon ve
uydudan sinema, sanat ve müziğe kadar...) atom bombasından çok daha büyük bir
etkiye sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü günümüz dünyasında medya
sadece bir bilgilendirme aracı değil, Frankfurt Okulu'nun tanınmış isimlerinden
Herbert Marcuse’un ifadesiyle “Medya, kamuoyunu kontrol eden, yönlendiren ve istikrarı
sağlayan bir araçtır.” Marcuse'un medya ve bu teknolojinin insan toplumlarına
neler yapabileceğine dair okunabilir ve düşündürücü çalışmaları, sosyal
medyanın ve internetin olmadığı bir dönemde aittir! Onun odak noktası
çoğunlukla müzik, televizyon, sinema, gazeteler, reklamlar ve bu medya
yelpazesiydi. Marcuse şöyle diyor: ‘Medya ile bir milletin direnişini durdurmak
ve sahte tatminler yaratarak şiddete ve suça karşı her türlü protestoyu
dizginlemek mümkündür. Ya da medyayı insanlar adına düşünmek için
kullanabilirsiniz, böylece onlar da düşünenin kendileri olduğunu zannederler ve
onlar yerine aşık olabilirsiniz.’ Tüm bu açıklamalar 1979 öncesi yıllarla dayanmaktadır.
Bugün medya alanında
yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla birlikte, bunun önemi ve çeşitli
gelişmeler üzerindeki etkisi hakkında giderek daha ciddi düşünülebilir. (Örneğin
bugün Batı Asya’daki gelişmeler konusunda) Hiç şüphe yok ki Siyonist rejimin
Gazze'de sivilleri öldürmesinin sebeplerinden biri de bu medyaya duyduğu
umuttur. Bu rejim, krizi atlattıktan sonra medya teknolojisinin (Hollywood,
Walt Disney, BBC vb.) yardımıyla kamuoyunun istediği yöne çekilebileceğini
hesaplarında belirtmiş olmalı! Siyonist rejimin bu hedefe ulaşması zaman
alabilir ancak direniş cephesi bu alanda hareket etmezse sıkışıp kalacaktır.
4-Türkiye bu
gelişmelerde aktif rol oynayan ülkeler arasında yer alıyor. Osmanlı
İmparatorluğu'nu yeniden canlandırma hayali kuran bu komşu ülkenin lideri,
terör ve yalan ateşli söylemler gibi araçları kullanmanın yanı sıra bölgedeki
medya ve kültürel nüfuzdan da yararlanmıştır. Şam'ın düşmesiyle sonuçlanan günlerde
Türkiye, medya platformundan Siyonist rejime karşı en kötü tutumu takınırken, perde
arkasında da CIA ve Mossad ile Suriye'ye terörist gönderme planları yapıyordu! Şam'ın
düştüğü günlerde bu ülke aniden ilk kez Farsça bir kanal kurduğunu duyurdu!
Dün Türkiye medyası
Erdoğan'dan naklen yalan bir şekilde Türkiye'nin dünyada İsrail ile ticari
ilişkilerini tamamen kesen tek ülke olduğunu açıkladı! Bölgede yayınlanan
kültürel ve sosyal alanlardaki Türk televizyon yapımlarını biraz düşünün. Sonuç,
medyanın Türkiye'nin kültürel nüfuz ve hatta topraklarını genişletmek için
kullandığı güçlü araçlardan biri olduğudur. Eğer Gazze konusuna da biraz
dikkatli bakarsak, savunmasız halkın silahının şüphesiz medya olduğunu
göreceğiz. Aslında medya, Gazze Şeridi sakinlerinin tek aracıdır ve eğer bakarsanız
Siyonist rejim kamuoyunu tamamen kaybetmiştir, bu nedenle keskin silah Filistinlilerin
elindedir.
5-Özetle, 7 Ekim
2023'te başlayan savaş, bölgesel ve uluslararası politikalarda köklü
değişikliklere yol açacağı gibi, bu politikalarda yumuşak güç ve medyanın ne
kadar önemli ve özel bir konuma sahip olduğunu da göstermiştir. Medya ve
kültür, bir tarafın lehine veya aleyhine kamuoyunu etkileyebilecek temel
araçlar haline geldi. Bu arada Siyonist rejim, dünyada kendisine karşı
yaratılan nefretten kendini kurtarmak ve anlatıları değiştirmek ve uluslararası
destek kazanmak için kesinlikle medya üzerine özel bir hesap açmıştır ve ona
güvenmektedir.
Direniş cephesi,
özellikle de Filistinliler de mücadele etmek ve tutumları değiştirmek için aynı
araçları kullandılar.
Türkiye'nin de bu
süreçte gizli ve aktif bir rolü var ve medyayı kültürel nüfuzu, bölgesel stratejileri
ve hatta ülkesini genişletmek için kullanıyor.
Medya
teknolojilerinin ilerlemesi ve bunun Batı Asya'nın gelişimine etkisi göz önüne
alındığında, bölgenin geleceğinin büyük ölçüde bu aracın nasıl kullanıldığına
bağlı olacağı rahatlıkla söylenebilir. Son olarak gelecekteki savaşlar sadece
savaş alanlarında değil, medya ve kültür cephesinde de yapılacaktır. Dolayısıyla
bu alana özel bir yatırım yapmamış bir ülkenin geride kalacağı söylenebilir.
Çünkü İmam Hamanei’nin de ifade ettiği gibi, "Bugün bir atom bombası
fiziki olarak bir bölgeyi yok edebilecek güçte olabilir ama medya, milletlerin
zihinlerini, ruhlarını yok ederek, belli bir zihniyet yaratarak çok daha büyük
etkiler yaratabilecek güce sahiptir. Medya hele ki eğer düşmanın elindeyse, atom
bombasının yerini alabilir.”
Cafer Buluri/Keyhan