Sunacağımız tablonun akademideki NATO’culuğun genel
hatlarını önemli ölçüde çizeceğini düşünüyoruz, yine de birçok konu ele alınıp
incelenmeyi ve teşhir edilmeyi bekliyor. Bu ilk yazımızın konusu NATO’nun son
yıllarda İstanbul Üniversitesi’ne verdiği halkla ilişkiler odaklı
ve üniversite gençliğine hitap etmeye çalışan projeleri olacak.
Başlarken...
Başlarken yazımızın esas konusu olmayan fakat önem arz eden
bazı hatırlatmalar yapalım:
NATO’yla ilgili Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin
(THTM) Eylül 2024’te hazırladığı broşür ‘NATO nedir?’, ‘Türkiye neden NATO’dan
çıkmalıdır?’ sorularının cevaplarını ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.
Broşüre bu bağlantıdan ulaşmak mümkün.
THTM'nin öncülüğünde hazırlanan ve geçtiğimiz günlerde aydın
ve sanatçıların imzasına açılan dilekçede de TBMM Başkanlığı'na
hitaben "Ülkemizin NATO üyeliğine derhal son verilmesini, alt
anlaşmaların, diğer üye devletlerle yapılan ikili anlaşmaların ve
ilgili protokollerin yürürlükten kaldırılmasını TBMM’den talep ediyoruz" denilmişti.
İdeolojik hegemonya ve propagandanın en az askeri güç kadar
önemli olduğunun farkında olan NATO’nun 1949’da kuruluşundan
bir sene sonra NATO Bilgi Servisi Ağustos 1950’de devreye
girer. Sovyetler Birliği’nin ilk yapay uydu Sputnik 1’i
Kasım 1957’de Dünya’nın yörüngesine göndermesi, NATO’nun bilim alanına da
kurumsal olarak müdahale etmesinde etkili olur ve bu senenin sonunda NATO
Bilim Programı1, ertesi yıl da NATO Bilim
Komitesi kurulur. Soğuk savaşın bitmesinden yıllar sonra NATO’nun
varoluş sebebiyle ilgili tartışmalar sürerken ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003
yılında NATO’nun Bilgi ve Basın Bürosu ve ‘Barış için Bilim’
Programı birleştirilerek NATO Kamu Diplomasisi Bölümü kurulur.
2006 yılında NATO’nun ‘Barış ve Güvenlik için Bilim’ adıyla başka bir
programı devreye girer.
NATO’nun 2022 sonrası İstanbul Üniversitesi projeleri
Rusya-Ukrayna savaşında 2022 Şubat’ında yeni bir
aşamaya geçilmesinden yaklaşık bir sene sonra İstanbul Üniversitesi Mart
2023’te uluslararası proje ofisinin sitesinden şöyle bir duyuru yapıyor:
‘Üniversitemizin 2 Ayrı Proje Teklifi NATO Kamu Diplomasisi Biriminden
Fonlanmaya Hak Kazandı!’.
Bilimsel çalışma ve büyük bir başarıymış gibi sunulan bu
projelerden ilkini üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Özgün
Erler Bayır’ın yürüteceği ve projenin adının ‘NATO'nun Karşılaştığı
Zorluklara Karşı Birlik: Simülasyon Destekli Öğrenme’ olacağı belirtiliyor.
Proje kapsamında ‘Türkiye’deki gençlerin simülasyon yoluyla NATO'yu ve
karar alma süreçlerini daha iyi anlamaları, bu sayede Türkiye-NATO
ilişkilerine ve diyaloğuna katkıda bulunulması’ hedefleniyormuş. Bayır,
2022 yılı içerisinde ise ‘NATO’yu gençleştir’ (YouthenNATO) başlıklı bir
başka projeyi yönetmiş, bu projede Apak Kerem Altıntop ve Şeyma Altunkaya adlı
iki akademisyen daha yer almış.
Yürütücülüğünü aynı fakültede öğretim üyesi olan Adviye
Damla Ünlü Bektaş’ın yaptığı ‘NATO Barış ve Güvenlik: Gençlerle
Etkileşim, Kadınları Destekleme, Barış ve Güvenlik Gündemi’ (NATOfPaS)
başlıklı ikinci projede ise ‘NATO’nun temel değerleriyle birlikte
Gençlik, Barış ve Güvenlik ve Kadın, Barış ve Güvenlik gündemlerinin teşvik
edilmesi yönündeki NATO hedef ve politikalarının incelenmesinin’ amaçlandığı ve
bu amaç doğrultusunda ‘Türkiye’nin farklı bölgelerinden 34 öğrencinin
katılımıyla’ projeler gerçekleştirileceği belirtiliyor. Bu projede aynı
fakülteden Nurcan Özgür Baklacıoğlu adlı bir başka akademisyen daha yer alıyor
ve bu kapsamda Eylül 2023’te Edirne’de üniversite öğrencilerinin katılımıyla
bir ‘NATO Yaz Okulu’ düzenlenmiş.
Bu projelere daha yakından ve tarihsel bir perspektifle
bakalım.
‘Atlantik Paktı’na en ucuz askeri’ sağlayan Türkiye hâlâ
NATO’yu gençleştiriyor!
Türkiye’nin NATO’ya üyeliğinden bir sene sonra 1953’te ABD
Dışişleri eski Bakanı Dulles, senatör Ellender’la olan tartışması
sırasında Türk askerlerinin ‘maliyetinden’ bahseder ve
senatöre şu soruyu sorar: ‘Askerler, Türkiye'de bazı müttefik tümenlerinin
olması gerektiğini söylüyor…Bunu, silah altındaki askerlerin ilk yıl
ayda 23 sent ve ikinci yıl 32 sent aldığı Türkiye'nin iş birliğiyle mi
elde etmek istiyorsunuz, yoksa bir Amerikan tümeni alıp onu donatmak ve
size 10 katına mal olacak şekilde Türkiye'ye göndermek mi
istiyorsunuz?’
Anlaşılacağı üzere Dulles’ın tercihi on kat daha ‘pahalı’
olan ABD askerleri yerine Türk askerlerini ABD için operasyonlarında
kullanmaktır, yani günümüzün plaza diliyle askerleri ‘outsource’
etmektir. Sürgündeki Nâzım Hikmet, gazetelerde okuduğu bu haber
üzerine Temmuz 1953’te 23 Sentlik Askere Dair şiirini
yazar. O zamandan bu yana ülkemizin gençleri ne yazık ki emperyalizm için genç
ve ucuz işgücü, kolluk gücü olmaya devam etmektedir.
Tabii ki geleceğin ucuz işgücü olacak gençliği ideolojik
olarak da donatmak gerekir ki aralarından sömürüye ve emperyalizme boyun
eğmeyeni, yurtseveri, komünisti çıkmasın. Bunun araçları arasında devletin
1960’lardan beri antikomünist mücadele için mobilize ettiği ülkücülük ve
siyasal İslam tek başına yetmez, liberalizm olmadan eksik kalır. İlk ikisinin
görece daha az eğitimli ve/veya düşük gelirli olan kesimler üzerindeki etkisi
şüphesiz kayda değerdir, fakat daha eğitimli (üniversiteli) ve/veya daha yüksek
gelirli kesimler üzerinde liberalizmin daha ince ayarlar yapması mümkündür.
Öğretim üyesi Erler’in yürütücülüğünü yaptığı ‘NATO’yu gençleştir’ başlıklı projede Türkiye ve Avrupa’dan 30 üniversite öğrencisiyle Altınoluk’ta ‘NATO’nun ve Türkiye -NATO ilişkilerinin geleceği üzerine çalışmalar’ yapılmış. Projenin duyurusundaki havuzlu ‘resort hotel’ konsepti fazla söze gerek bırakmıyor, nasıl ki holding gibi işleyen tarikatlar ve cemaatler üniversite öğrencilerini ücretsiz yurtlarla, evlerle, burslarla ve diğer yöntemlerle çekiyorlarsa, NATO’cuların da benzer müşevvikleri var. 2023 yılında gerçekleştirilen yaz okulunun AB Proje Yönetimi adlı AB bağlantılı bir sitedeki duyurusunda da tüm masrafların karşılanacağının altı çiziliyor.
Öğretim üyesi Erler sosyal medya hesabında ‘YouthenNATO’ adını verdikleri aktivitede ‘NATO'ya sunulmak üzere katılımcılar tarafından Türkiye-NATO ilişkilerinin geleceğine ve NATO'da gençlik katılımına ilişkin çeşitli alt başlıklarda proje raporu’ yazıldığını belirtiyor. ‘Bu raporun ve proje sonuçlarının yanı sıra Türkiye-NATO ilişkilerinin tartışılacağı bir konferansı çok yakın bir tarihte İstanbul Üniversitesi'nde gerçekleştireceklerini’ söyleyen Erler’in bahsettiği konferans emekli büyükelçi ve Türkiye’nin eski NATO daimî temsilcisi olan Mehmet Fatih Ceylan’ın ve Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Mustafa Aydın’ın katılımıyla Aralık 2022’de gerçekleştirilmiş.
‘İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar’ Enstitüsü öğretim üyesi
NATO Projesi’nde!
Tutarsızlıkların ve utanmazlıkların belli sınırları vardır diye düşünsek de AKP Türkiyesi’nde bu sınırların her geçen gün yeniden aşıldığına, yeni rekorlara şahit oluyoruz. NATO ve NATO destekli grupların Yugoslavya’da, Afganistan’dan, Libya’da, Suriye’de ve dünyanın diğer bölgelerinde insanlığa karşı işledikleri suçlar ortadayken, İstanbul Üniversitesi’nde 2021’de kurulan ‘Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsü’ adıyla kurulan bir akademik birimde öğretim üyesi olan Apak Kerem Altıntop adlı bir akademisyen yukarda bahsi geçen ‘NATO’yu gençleştir’ projesinin bir parçası olabiliyor. NATO ve ABD’nin sicili düşünüldüğünde çelişkinin bu kadarı sınırları zorluyor. Enstitünün kurulması ve işlevi ise ayrı bir inceleme konusu.
NATO’culuk bütün imkanlara rağmen tutunamıyor
Soğuk Savaş Dönemi’nden günümüze kadar siyasi iktidarların
yapmış olduğu bütün Amerikancı ve anti-komünist propagandalara rağmen 2024
Türkiye’sinde NATO’culuğun meşruiyetinin hâlâ sorgulanabilir olduğunu aslında
bu projelerin başlıklarından ve içeriklerinden de anlayabiliyoruz. ‘NATO’yu
gençleştirme’ ihtiyacını, AKP döneminde zirveye ulaşan Amerikancılığın ve
NATO’culuğun her şeye rağmen gençler ve kadınlar arasında yeterince
tutunamadığına dair bir veri olarak okuyoruz. Yurtsever ve antiemperyalist mücadeleyi
örmek için zeminin uygun olduğunu biliyoruz.
Çünkü tarihin bizim olduğumuz tarafında, kapitalizmin en
güçlü ülkesinde doktora derecesi almış olmasına rağmen bir yurtsever, bir
komünist olarak emperyalizme karşı Türk Barışseverler Cemiyeti’ni
kuran, tarihsel Türkiye İşçi Partisi’nin önderlerinden Behice Boran ve
daha nice isimler var. Diğer tarafta da eli kanlı NATO’nun halkla ilişkiler
faaliyetlerinin Türkiye ayağı olarak fonlanan kariyerist akademik zevat… Onlar
unutulacaklar, ama şimdi teşhir zamanı.
Devam edecek.