Trump'ın Temsilcisiyle Gizlice Görüşmek Saflık Mı, Yoksa İhanet Mi?

GİRİŞ: 16.11.2024 15:25      GÜNCELLEME: 16.11.2024 15:25
Rasthaber -  ABD'nin Nükleer Anlaşmanın borçlu tarafı olduğu ve nükleer anlaşmayı ihlal ettiği için İran'a tazminat ödemek zorunda olduğu bir durumda, reform iddiasında bulunanlar ve Batı'nın İran'a karşı yürüttüğü kampanyanın iç ayağı olanlar bu terör rejimiyle müzakerelere zemin hazırlamaya ve ona prestij kazandırırken bir kez daha İran'ın haklarını elde etmesini engellemeye çalışıyorlar.

ABD Gazetelerinden New York Times, Trump'ın zaferinde etkili rol oynayan Amerikalı milyarder Elon Musk’ın, İran'ın Birleşmiş Milletler daimî temsilcisi Emir Said İrevani ile İran ile ABD arasındaki gerilimi azaltmanın yollarını görüşmek üzere gizli bir yerde buluştuğunu iddia etti.

Bu gazete, ismini açıklamadığı 2 İranlı kaynaktan naklen, İran temsilcisi ile ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın yakın danışmanı Musk arasındaki toplantının Pazartesi günü New York'ta gerçekleştiğini açıkladı.

Bu gazetenin kaynaklarının iddiasına göre, Elon Musk ile İran'ın Birleşmiş Milletler'deki daimi temsilcisi arasında bir saatten fazla süren ve gizli bir yerde gerçekleşen bu görüşme olumlu geçti.

Öte yandan Trump'ın iletişim direktörü Steven Cheung, böyle bir toplantının gerçekleşip gerçekleşmediği yönündeki soruya şu yanıtı verdi: ‘Gerçekleşmiş veya gerçekleşmemiş özel toplantıların raporları hakkında yorum yapmıyoruz.’

Elon Musk da bu konuda yorum yapmaktan kaçındı ancak New York Times İranlı bir yetkilinin, toplantıyı talep edenin ve toplantı için İranlı temsilci ile görüşme yerini seçenin Musk olduğunu söylediğini aktardı.

Bu Amerikan gazetesinin haberine göre, İran'ın Birleşmiş Milletler’deki temsilcisi bu toplantı hakkında aleni bir yorum yapmayacağını söyledi.

Şunu belirtmek gerekir ki, İran'ın Birleşmiş Milletler'deki temsilciliği bu toplantıyla ilgili garip bir yanıt verdi, çünkü bu toplantı ya gerçekleşti ya da gerçekleşmedi ancak bu şekilde cevap vermek toplantının gerçekleştiğini gösteriyor. Tabii bunun gerçekleşmemiş olmasını umut ediyoruz.

Trump, İran'a karşı düşmanlığı ve kötü niyetiyle tanınıyor. Trump'ın kabinesine bakıldığında bu kişilerin İran karşıtı ve Siyonist aşığı olmak üzere iki özelliğe sahip olduğu görülüyor. Bu kişilerden bazıları İran'a ve nükleer tesislerine saldırı çağrısında bulundu. Bu arada Elon Musk da Trump'ın çok yönlü bir oyuncusu. Musk kendisini Trump'ın sağ kolu ve kabinesinin ötesinde görüyor. Bir diğer husus da dış politikada bu tür konuların sistemin ve Milli Güvenlik Yüksek Kurulunun makro politikalarının kapsamına girmesidir ve İran'ın Birleşmiş Milletler'deki temsilcisinin Trump'ın temsilcisiyle görüşme hakkı yoktur.

REFORM İDDİASINDA BULUNANLARIN ÇABALARI

Reform iddiasında bulunan medya, bu şartlar ve ortam içerisinde diplomasinin yolunu Amerika’ya umut ve güven dönemine çevirmek için bu toplantıyı bir fırsat olarak değerlendirdi ki bu bir felaketin yaşandığını ve Şehit Reisi’nin devrimci hükümetinin dış politikasında köklü değişiklikler yaşandığını ve batı yanlısı grubun, diplomasinin yolunu Amerika’ya umut ve güven devrine döndürmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Reform iddiasında bulunanlar, son derece dengesiz, güvencelerden yoksun, şikâyet ve tazminat talep etme mekanizmasından yoksun bir anlaşmaya imza attıktan sonra ve “ne pahasına olursa olsun anlaşma” gibi ulusal çıkarlara aykırı bir yaklaşımla, İran’ı zayıf ve muhtaç göstermekle kalmıyor, Amerika ve Avrupa'nın anlaşmayı ihlal etmesini protesto etmek yerine hep İran'ı suçluyorlar.

Oysa Nükleer Anlaşma hayata geçirildiği ilk günde Obama döneminde Amerika tarafından İran karşıtı yaptırımlarla parçalanmıştı. Amerika aynı zamanda yatırımcıları yaptırımlarla tehdit etti ve petrol alıcıları üzerinde baskı kurdu.

TRUMP NÜKLEER ANLAŞMADAN NEDEN ÇEKİLDİ?

Batı yanlıları Trump döneminde, Trump Nükleer Anlaşmadan çekilene kadar ABD ve Avrupa'nın Nükleer Anlaşmaya yönelik kötü niyetini haklı göstermeye çalıştı. Politico dergisi, Trump'ın Nükleer Anlaşmadan çekilmesinden bir hafta sonra şunu yazdı: “Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, bu birliğin konferansında şunları söyledi: Amerika anlaşmadan çekilse ve yaptırımları geri getirse bile İran'ın Nükleer Anlaşmaya bağlı kalacağına dair Ruhani'den garanti aldım!”

Ancak reform iddiasında bulunanlar, İran'ı yaptırımlar karşısında çaresiz bırakarak Amerika'yı daha fazla yaptırım uygulamaya teşvik etti ve yaptırımlar iki katına çıkarıldı. Onlar aynı zamanda konut, benzin ve diğer sektörleri kasıtlı olarak kötü yöneterek, altın ve döviz rezervlerini açık artırmaya çıkararak, yüzlerce fabrikayı kapatarak, bütçe yapısında reform yapmayarak ve temel malları gümrük ve limanlarda depolayarak yaptırımların daha fazla etki bırakmasına neden oldu.

Onlar hem dış yaptırımların teşvikçisi hem de iç yaptırımların ajanıydılar ve aynı durumda yaptırım bahanesiyle İran’ın güç kaynaklarını düşmana teslim etmek istiyorlardı! Girişimcilik ve ekonomik refah için sekiz yıllık fırsatı boşa harcadılar ve dünyanın 18'inci büyük ekonomisi altı sıra geriledi.

YENİDEN MÜZAKERE DAVULU ÇALANLAR

Batı yanlıları, Nükleer Anlaşma’nın Obama, Biden ve Trump olmak üzere ABD’nin üç dönemindeki ihlallerinden bahsetmeden, Trump'ın zaferinden sonra yeniden müzakere davullarını çalmaya başladı ve bu kişiler, alacaklının ve borçlunun yerini değiştirip, rakibin ihtiyaçlarını gönül rahatlığıyla karşılamak istiyorlar.

Şehit General Süleymani, Şehit Ebu Mehdi el Mühendis ve arkadaşlarının suikastı Trump'ın emriyle gerçekleşti. Şehit Seyid Hasan Nasrallah, Zahidi, Haniye, Nilfuruşan ve Haşim Safiuddin'in suikastı da Biden döneminde yaşandı. Bugün Amerika'nın başarısızlığının devam ettiği ve bu rejimin borçlu ve suçlu olduğu, İran'ın otoritesinin ve bölgesel rolünün ve ekonomik ortaklarının genişlediği ve bazı yaptırımların aşıldığı bir durumda, terörist hükümetle yeniden müzakere yapmak, ona prestij kazandırmaktan, İran'ı zayıf bir duruma sokmaktan ve İran’ın yeteneklerini devretmek için uğursuz bir mücadeleye girmekten başka bir şey değildir. Oysa, İran Nükleer Anlaşma olmadan ve yaptırımları kaldırmadan petrol ihracatını yeniden canlandırabildi ve Şehit Reisi hükümetinde %4-5'lik bir ekonomik büyüme elde edebildi.

TRUMP'IN PLANLARI HAKKINDA DÜŞÜNMEK İÇİN ÇOK FAZLA ZAMAN HARCAYAN BİRİNİN ÇOK APTAL OLMASI GEREKİR!

Reform iddiasında bulunanlar Trump'ı bir iş adamı olarak nitelendirip, onunla müzakere yapmaya çalışırken, geçtiğimiz günlerde ABD yayın organı Newsweek şunları yazdı:

“- Donald Trump'ın sözleri ile eylemleri arasında çok fark var. Kedinizi onun yaklaşımı hakkında tahminde bulunmak için yormayın.

- Trump'ın planları hakkında düşünmek için çok fazla zaman harcayan birinin çok aptal olması gerekir!

-Trump’ın sabit bir bakış açısı yoktur. Seçim kampanyası sürecinde bir şeyler söylüyor ama ofise geldiğinde bunları görmezden geliyor ya da odada kimin olduğuna bağlı olarak fikrini değiştiriyor. O, herkes için çözülmemiş bir gizem gibi olmaktan hoşlanıyor.

- Trump'ın ilk dönemine bakmayın. Trump NATO’dan hoşlanmıyor ve Avrupalılara savunma bütçelerini artırmaları konusunda baskı yaptı ancak politikaları söylemleriyle örtüşmüyordu.

-ABD’nin asker seviyeleri Avrupa genelinde sabit kaldı ve Trump yaklaşık 10 bin askerin Almanya'dan çekilmesini emrettiğinde onların çoğu diğer Avrupa ülkelerine yeniden konuşlandırılacaktı.

-Ya da Rusya hakkındaki politikasını inceleyin. Trump'ın Putin'e olan kişisel hayranlığı iyi biliniyor. Ancak Trump döneminde Amerika ile Rusya arasındaki ilişkiler o kadar da iyi değildi.

- Trump yönetiminin Moskova'yla Obama yönetiminden daha düşmanca bir ilişkisi vardı. Yaptırımlar kurumsallaştırıldı ve genişletildi, onlarca Rus diplomat ABD'den sınır dışı edildi, birçok Rus konsolosluğu kapatıldı ve Trump Ukrayna'ya Javelin tanksavar füzelerini gönderdi oysa Obama bunu yapmamıştı.

- Trump'ın söyledikleriyle yaptıklarının aynı olması gerekmiyor.”

Reform iddiasında bulunanlar, ABD'nin Nükleer Anlaşmada verdiği sözü ihlal etmesi nedeniyle İran'a tazminat ödemesi gerektiği ve İran’ın alacaklı olduğu bir durumda, İran'ın sanık olarak mahkeme masasına çıkmasını istiyor. İran dünyaya otorite mesajı veriyor, bölgesel denklemleri otoriter bir şekilde belirliyor ve yabancı çevreler uzun süre Amerika'nın elinde olan Ortadoğu'nun artık Beyaz Saray'ın elinde olmadığına inanıyor. Ancak Batı'nın İran'a karşı yürüttüğü kampanyanın İran içindeki ayakları dilenme diplomasisini tekrarlama sevdasına kapılmışlar. ABD'nin güvenilmezliğini görmezden gelmek, Trump'ın temsilcisiyle gizlice buluşup yeniden müzakerede bulunmaya çalışmak saflık mı yoksa ihanet mi?!


(Keyhan Gazetesinden Tercüme Edilmiştir)

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM