Çünkü akıl almaz bir pişkinlikle sergilenen İmamoğlu-Akşener
tiyatrosunun tam da böylesi bir zemin üzerine inşa edildiği görülüyor. Kemal
Bey’e yönelik kumpas, yakıtını hastalıklı bir düşünce yapısından, Alevi
düşmanlığından alıyor.
Türkiye’de kafalarına göre bir iktidar isteyen Batılılar,
uzunca bir süredir Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmaması
gerektiğini söylüyorlar. İleri sürdükleri gerekçe ise Kemal Bey’in Alevi
olması!
Bizler bu tezi ilk kez Türkiye’deki bazı ultra-Batıcı
ağızlardan duysak da tezin asıl sahipleri dışarıda.
RAND RAPORU
2020 yılında yayınlanan CIA/RAND raporu, muhalefetin
Erdoğan’ı yenebilmesi için mutlaka ortak aday çıkarması gerektiğini söylüyor ve
aday olarak açıkça Ekrem İmamoğlu’nu işaret ediyordu. Daha önemlisi, raporda
ilk bakışta göze çarpmayan bir dipnotta, “Kılıçdaroğlu Alevi olduğu için
Erdoğan karşısında şansı olmaz” deniyordu.
Aslına bakarsanız, ABD’nin bu tezi çok daha uzun bir süredir
muhalefet tarafından biliniyor ve benimseniyordu. Kılıçdaroğlu’nun kendisi de
bu fikre ikna olmuş olmalı ki geçmişte müttefiklerine hep “Alevi olmayan”
adayları önerdi. Ancak yine de konu, açıktan açığa konuşulmuyordu. Ta ki
Kılıçdaroğlu, aday olacağının sinyalini verene kadar.
BİR GARİP RÖPORTAJ
Kemal Bey’in Aleviliğine dair tartışmanın başlama vuruşu,
Washington merkezli Al Monitor gazetesinde yapıldı. ABD’nin Ortadoğu
politikalarına uyumlu bir yayın çizgisi izleyen Al Monitor, 28 Nisan 2022’de
Kılıçdaroğlu’nun adaylık ihtimalini değerlendiren bir haber yayınladı. Aslında
bu “haber” büyük oranda iki kişinin görüşünden oluşuyordu. Bunlardan biri
gazeteci Murat Yetkin, diğeri ise adını daha önce pek duymadığımız Özgür
Ünlühisarcıklı adlı biriydi.
Murat Yetkin, “Kılıçdaroğlu’nun kökeninin onu Erdoğan
karşısında zayıf düşürebileceğini” söylüyordu. Ünlühisarcıklı ise daha ileri
gidiyor “Her şeyden önce O bir Alevi. Bunun olumsuz bir etkisi olacağı kesin”
diyordu.
Peki, Al Monitor’un Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi ile
ilgili görüşüne başvurulacak iki önemli insandan biri olarak gördüğü Özgür
Ünlühisarcıklı kimdi? Gazetenin bildirdiğine göre bu kişi, Alman Marşal Fonu
(GMF) adlı bir fon kuruluşunun Ankara temsilcisi. GMF, meşhur ABD dış müdahale
aracı Marşal Planı onuruna Alman-Amerikan ortak girişimi ile ABD’de kurulmuş
bir yapı. Dünyanın çeşitli bölgelerine “demokrasi getirmek” için para
dağıtıyorlar! Parçaları birleştirmeyi okuyucuya bırakıyorum.
ALEVİ TARTIŞMASI ALEVLENİYOR
ABD-Alman fon kuruluşunun işaretini ilk gören Ahmet Şık
oldu. GMF temsilcisinin açıklamasından iki gün sonra “Kılıçdaroğlu Alevi
olduğunu unutmasın” minvalinde laflar etti. Şık’ın sözlerinden üç gün sonra bu
sefer Amberin Zaman, yine Al Monitor’da açıkça “Kılıçdaroğlu’nun Alevi olması
büyük bir engeldir” diye yazdı. Bu sırada tartışmaya Levent Gültekin, İbrahim
Halil Oral gibi isimler de katıldı. ABD’nin dış politika dergisi Foreign Policy
yazarlarından Halil Karaveli, Social Europe’ta çıkan bir yazısında, sözde
bilimsel bir anazli yaparak, “bir Alevi’nin seçimi kazanması imkansız” diye
yazdı.
Tüm bu söylemlerin ortak hedefi sadece Kılıçdaroğlu’nun
adaylığını engellemek değildi. Aynı zamanda “uygun aday” olarak Ekrem
İmamoğlu’nu öne çıkarıyorlardı. İmamoğlu’nun da olur olmaz yerde Sünniliğini ve
(kendi tabiri ile) “Müslümanlığını” vurgulaması da aynı oyunun bir parçasıydı.
ALEVİ’YE LAYIK GÖRÜLEN ROL
Saraçhane’deki tiyatroyu işte bu gerçekler ışığında okumak
lazım. Akşener - İmamoğlu ikilisi, belli ki seçmenin aklını pek küçümsüyor.
“Alevi genel başkanının önünün kesilmesi” ajandasının görülmeyeceğini
zannediyor. Burada -sadece Alevilere değil- tüm yurttaşlara dayatılan önerme
şudur: Bizim yüksek hedeflerimiz için gerekirse kimliğinizden ve
değerlerinizden vazgeçmelisiniz!
Konu Kılıçdaroğlu’nun şahsiyeti değil Alevi olması. Çünkü
emperyalistler Alevileri ülkenin asli unsuru olarak görmüyorlar. Onlara “kullanışlı
azınlık” rolünü vermek, istedikleri zaman iktidar oyunlarında kullanacakları
bir “rezerv” muamelesi yapmak istiyorlar.
Bu son olay gösteriyor ki sözde “muhalif” siyasetçilerin
kafalarındaki Alevi algısı da bundan farklı değil. Dindarların, muhafazakarların
“bir Alevi ülkeyi yönetemez” dediğini duymuyorsunuz ama güya solcu ve demokrat
geçinenler Alevi’den -bırakın cumhurbaşkanını- aday bile olmaz diyorlar!
Sureti haktan görünerek güya Erdoğan’a karşı seçim kazanmanın kesin bir
formülünden söz ediyorlar. Ama asıl problemin kendi kafalarındaki Alevilere
dair saplantılar olduğunu anlamak hiç de güç değil.