Peki, Amerika Akar’ların istediği gibi, eski Amerika gibi hareket edebilir mi?
Önce, iki gün süren Sedat Ergin’in söyleşisinde, Akar’ın verdiği iki temel mesaja bakalım:
1) Akar, ABD ve NATO’nun Afganistan işgalinin sürmesinden yana: “NATO içinde yapılan görüşmelerde pek çok müttefik çekilmenin çok erken olduğunu, askeri, siyasi açıdan büyük sorunlara yol açacağını açıkça söyledi. Biz de aynı yöndeki değerlendirmelerimizi söyledik. Sonuç alınmadan çıkılmaması gerekirdi” (Hürriyet, 11.9.2021).
2) Akar, aslında ABD’nin Ortadoğu’dan da çekilmesinden yana değil ve kalmasının yolunun kendileriyle işbirliğinden geçtiğini savunuyor: “Eğer ABD Ortadoğu coğrafyasında bulunacaksa Türkiye ile işbirliği yapması lazım. ABD’nin bölgede işbirliği yapacağı ülke biziz” (Hürriyet, 12.9.2021).
ABD’yle işbirliği isteyen Akar, şu iki mesajıyla da Ankara-Washington hattında soruna dönüşen konularda esneyebileceklerinin işaretini veriyor:
1) “Biz ABD ile S-400 ya da F-35 meselelerini bir şekilde çözebiliriz” (Hürriyet, 12.9.2021).
2) “‘YPG ile taktik nedenlerle bir ittifak kurmak zorundaydık’ derseniz, bunu olumlu karşılamasak bile anlayabiliriz” (Hürriyet, 12.9.2021).
Daha önce S-400 konusunda Girit Modeli’ni gündeme getiren Akar, şimdi buna ek olarak YPG konusunda da “taktik işbirliği olmasını kabul ederiz” geri noktasına çekilmiş oldu!
Türkiye’nin Milli Savunma Bakanı’nın, Türkiye’ye yönelik esas tehditlerin ABD’den geldiği şartlarda, ABD’nin işbirliği yapabileceği tek kuvvetin kendileri olduğunu dile getirebilmesi, ülkemizin güvenlik stratejisi açısından vahimdir.
Dahası, Akar’ın “Amerika, Amerika gibi hareket etmeli” isteği de ABD’nin Bush dönemi politikalarını araması demektir.
Bugünkü Amerika’yı değil, Bush dönemindeki Amerika’yı aramaktadırlar. Afganistan’dan ve Ortadoğu’dan çekilen değil, bölgeyi işgal eden Amerika’yı istemektedirler. Geçen yüzyıldaki Amerika’yı, Kore’yi, Vietnam’ı, Yugoslavya’yı parçalayan Amerika’yı özlemektedirler.
Evet, aradıkları Bush dönemi Amerikası’dır, zira Obama dönemi Amerikası’nı bile yeterli görmemektedirler. Anımsayın, Obama Suriye’ye füze attığında, “yetmez ama evet” demiş, Amerika’nın Suriye’yi işgal etmesini savunmuşlardı!
Ortada bütünlüklü bir strateji olmadığının, Neo-Abdülhamitçi politikalarla büyük güçler arasında denge aramaya çalıştıklarının, ama denge kurabilmek için de bol bol taviz vermek zorunda kaldıklarının resmidir bu açıklamalar…
Açıkça belirtelim:
1) Bugün Ortadoğu’da ABD’yle işbirliği yapmak, Türkiye’nin kendisini hedef alan asıl kuvvete teslim olması demektir.
2) Bugün Ortadoğu’da ABD’yle işbirliği yapmak, Türkiye’nin Rusya’yla, Suriye başta bölgede yaptığı işbirliğini baltalamak ve kazanımları kaybetmek demektir.
3) Bugün Ortadoğu’da ABD’yle işbirliği yapmak, Türkiye’nin Rusya ve İran’la oluşturduğu ve bölgesel sorunların çözümünde çok yararlı bir platform olduğunu gördüğü Astana Platformu’nu dağıtması demektir.
Akar’ların aradıkları eski Amerika’yı bulma şansları var mı peki?
O Amerika yok artık: Öyle 200 bin askerle Irak’ı, 160 bin askerle Afganistan’ı işgal eden, küstahça haritaları yeniden çizmeye soyunabilen bir Amerika yok artık.
Fakat, kışkırtıcı faaliyetler, sabotajlar ve özel savaş için “60 bin kişilik özel ordu”su olan bir Amerika var hâlâ elbette.
Ancak o Amerika’nın ise AKP’nin iktidarını koruyabilmesine ilaç olabilmesi pek mümkün görünmüyor.
Kısacası aradığınız Amerika’ya şu anda ulaşılamamaktadır!
cumhuriyet