“ Benim gibi birisi
onun gibi birisine biat etmez.“ Bu cümle evrensel bir mesajdır.
“ İslam‘ın
fatihasını okumak gerekir eğer Yezid gibi birisi İslam ümmetinin başına
geçerse“.
İmam Hüseyin (as) bu
sözlerinde hangi Yezid’den bahs ediyor.
İmam Hüseyin‘nin (as) bu
sözünü anlayabilmek için İmam Hüseyin’i (as) ve Yezid‘i iyi tanımak gerekir.
Yezid bin Muaviye‘nin iki
çehresi var; yani iki Yezid vardır. İnsanlara Yezid’in kim olduğu sorulduğu
zaman bu ikisinden birini söyleyeceklerdir.
“Aşura öncesi Yezid“ ve
“Aşura sonrası Yezid“
Aşura öncesi Yezid
Yezid, Muaviye tarafından
ölmeden önce Müslümanların halifesi ilan edilmiş İslam ümmetinin lideridir. Bütün
Müslümanların biat edilmesi gereken meşru bir halife olarak tanıtılıyor. Kabile
reislerinin halkları adına bağlılık ve sadakat mektubu yazıp itaate hazır
olduklarını bildirdikleri halife konumundadır.
Yezid, Muaviye tarafından
zorbalıkla halife seçildiğinde kimse karşı gelmemiştir. Muaviye hayatta olduğu
müddet de kimse itiraz etmemiş bilakis biat için yarışmışlardır.
Muaviye öldükten sonra
sadece 3-4 kişi itiraz edip biat etmemişlerdir. Biri sessiz ve tarafsız kalmayı
seçmiş (Abdullah bin Ömer), biri Mekke’ye sığınmış ileride halifeliğini ilan
edecek (Abdullah bin Zübeyr).
Biri de biat etmeyip
kıyam eden Peygamber torunu İmam Hüseyin (as) idi.
Neden biat etmediklerinin
sebepleri incelendiğinde Yezid’in kim olduğu ortaya çıkacak ve İmam Hüseyin’nin
(as) neden kıyam ettiği daha iyi anlaşılacaktır.
Abdullah bin Ömer,
Yezid’in halifeliğe layık olmadığını bildiği ve bununla birlikte kimin layık
olduğuyla da ilgilenmiyordu, bundan dolayı tarafsız olduğunu belirtip Mekke’ye
sığınarak ibadetle meşgul oldu.
Abdullah bin Zubeyr
Yezid’in halifeliğe layık olmadığına inandığı gibi kendisinin halife olması
gerektiğini düşündüğünden İmam Hüseyin’in (as) davetine olumlu cevap vermemiş,
Mekke de kalarak Kerbela katliamından sonra Mekke’yi ele geçirerek halifeliğini
ilan edecekti.
Yezid Kimdir? İmam
Hüseyin (as) hangi Yezid’e karşı kıyam etti? İmam Hüseyin’i (as) kıyama ve bu
kadar büyük bir fedakarlık yapmaya sürükleyen sebep neydi?
Aşura öncesi Yezid’in
karnesi
a) Nifak İslam elbisesi
giymiş
Her peygamber kendi döneminde
tebliğ ettiği ilahi bir din ve onun hükümleri vardı ve onun karşısında da
küfür, şirk, putperestlik vardı. Hiçbir peygamberin ümmeti arasında dini
konularda siyasi, kültürel, sosyal, itikadi karanlık ve bilinmezlik yoktur.
Peygamber (saa) zamanında
da kâmil olmuş bir din vardı ve karşısında da bir küfür vardı. O dönemde ümmet
arasında karanlık bir nokta olsa peygamber aydınlatır, karanlığı yok ederdi.
Hak- batıl çizgisi belliydi, saflar ayrılmış netti.
Hz. Ali (as) döneminde
İslam ümmeti içinde bir karanlık belirmeye başladı. İmam’ın karşısında düşman
olarak kafirleri, müşrikler yoktu, ümmet arasında karanlık noktalar oluşturan
bizatihi Müslümanların kendisiydi. Hz. Ali (as) 3 savaş neticesinde bu
karanlığı oluşturan ele başları temizlese de kara bulutlar, nifak karanlığı
topluma sinmişti.
İmam Hasan (as) dönemi
ile hızlanıp güçlenen bu karanlık İmam Hüseyin’in (as) döneminde doruk noktaya
ulaşmış ve hiçbir asırda İslam ümmeti bu kadar karanlığa gömülmemişti. Zifiri
karanlık her yeri sarmıştı.
İmam Hüseyin (as)
döneminde “küfür nifak elbisesi giyerek İslam ümmetini ele geçirmişti. Küfür,
Nifak kendisini Müslüman göstererek İslam ümmetine musallat olmuştu. İslam
elbisesinin altında Nifak ve küfür gizlenmişti.
b) Peygamberlerin
getirdiği ilahi din elbisesi tersten giyilmiş İslam ümmetinin yönü cahiliyete
doğru çevrilmiştir.
c) Peygamberlerin mirası
olan din ve İslam ümmetinin liderliği fasık, facir, zalim birine teslim
edilmişti.
d) İslam ümmetinin
halifesi Yezid, babalarının gizlediği nifakı artık açıkça söylemekten
çekinmiyordu.
e) Peygamberlerin
mirasının yok olması an meseleydi.
f) Yezid, halife olacak
imana, ahlaka sahip değildi. Kişilik ve karakterine bakıldığında, bu insanın
nasıl İslam ümmetinin halifesi olduğu anlaşılır gibi değildir; o zamanın Müslümanları
bunu nasıl kabul etmişler akıl almıyor.
İslam ümmeti bunu
göremeyecek kadar basiretsiz ve kör olmuştu. Nifak hakk olarak algılanıyor, hak
ise gizli kalmıştı. Hak ile batıl yer değiştirmişti.
Bu nifak ve küfr-ü mutlak
karşısında İmam Hüseyin’in (as) kıyamdan başka seçeneği kalmamıştı. Nurun
patlayıp toplumu aydınlatması gerekiyordu.
Aşura sonrası Yezit
1- Aşura sonrası Müslümanların
çoğunluğu Yezidi Kerbela katliamı ile tanıdır. Aşura sonrası Yezide yaptıklarından
dolayı karşı çıkmaya ve lanet okumaya başladılar.
Yezid’i, Kerbela’da İmam
Hüseyin (as) ve yarenlerini susuz bırakan, Kerbela çölünde İmam Hüseyin’i (as) şehit
eden, yarenlerini katliam edip Ehlibeytin çocuklarını esir alan zalim bir sultan
olarak görmeye başladılar. Yezidi sadece Aşura sonra yaptıklarından dolayı
suçlu görüyorlardı.
Günümüzdeki Müslümanlar
da Aşura sonrası Yezid’e karşıdırlar. Yezid’in halife olduğu döneme karşı
gelmezler.
2- Harre olayı Aşura
sonrası Yezidin kardesindeki ikinci zulümdü; Harre olayı, Yezid’in emriyle
askerlerinin Medine’de katliam yapıp, Müslümanları katledip namuslarına tecavüz
edip, mallarını yağmalamaları olayıdır.
3-Kabe’nin mancınıklarla
yıkılması Aşura sonrası üçüncü küfür nişanesi idi. Abdullah bin Zübeyr Yezid’e
biat etmeyerek kendi halifeliğini ilan etmiş ve Kabe’ye sığınmıştı bunun
neticesinde Yezid Kabe’yı ateşe vermelerini emir etmişti.
İmam Hüseyin (as)
Aşura öncesi Yezid’e karşıydı
İmam Hüseyin (as) bütün
insanların tam tersine Aşura öncesi Yezid’e itiraz ediyor, Aşura öncesi Yezid’e
karşı kıyam ediyor, Aşura öncesi Yezid’i gayrı meşru görüyordu.
Çünkü Yezdi bin Muaviye,
vacibatı terk edip dini hiçe sayan, peygamberin peygamberliği ile alay eden,
Kur’an’a hakaret eden, aşikara günah işleyen facir, ilahi hükümleri ayaklar
altına alan fasık, Müslümanlara zülm eden zalim biriydi.
Kerbela öncesi Yezidi
tanımayanlar günümüz Yezidini tanıyamazlar çünkü onlar Yezidi Kerbela’da
yaptıklarıyla tanıdıkları için sadece lanet okumasını bilirler. Aşura öncesi
Yezidi tanımayanlar günümüz Yezidlerine karşı Hüseyni duruşu sergileyemez,
çünkü onlar Aşura sonrası bir Yezid’i bulmaya çalışıyorlar.
İmam Hüseyin (as) gibi
Aşura öncesi Yezidi tanımadan, zamanın Yezidlerini veya Yezidin yolunu devam
ettirenleri tanımak mümkün değildir.
Aşura sonrasında
insanların çoğu da Aşura sonrası Yezid’e karşıdırlar ve ona lanet
okumaktadırlar. Aşura öncesi Yezid‘i tanımıyorlar, tanısalar da İslam halifesi
olarak biliyor dolayısıyla her hangi bir problem görmüyorlardı.
Aşura öncesi Yezide karşı
olmak beşeri toplumlara musallat olmuş fasık, facir, zalim liderlere karşı
olmaktır ki bu Hüseyni düşüncenin gerektirdiğidir.
Aşura sonrası Yezide
karşı olmak bir zalim, katil birine karşı olup lanet okumaktır. İmam
Hüseyin’nın (as) kıyamından sonra bütün imamlar bu yüce ve evrensel kıyamın
itikadi, sosyolojik, siyasi, ekonomik ve ahlaki boyutlarını tanıtmaya ve canlı
tutmaya çalışmışlardır.
Gümümüzde Müslümanlar
hangi Yezide karşıdırlar, hangi Yezide lanet okuyorlar; Aşura öncesi Yezide mi,
Aşura sonrası Yezide mi?
Verilecek cevap
günümüzdeki Hüseyni duruşun nasıllığını belirleyecektir.
Vesselamu aleykum ve
Rahmetullahi ve Berekatuh