Rasthaber - Bismillahirrahmanirrahim
Müslümanların birlikte bayram yapamamaları asırlardır çözülemeyen toplumsal meselelerden biridir. Masum önderin olduğu bir dönemde bayram konusunda her hangi bir ihtilaf söz konusu olmaz. Çünkü masum önderin sözü ilahi hükmü beyan ettiği için yanlışlık/hata söz konusu değildir. Peygamber ve onun vasisi olan masum imamlar bunu kendi zamanlarında uygulayarak Müslümanları ikilemden ve ihtilaftan kurtarmıştır. Gerçi masumu dinlemeyip tağuti saltanatların fetvasına itaat edenler de hep olmuştur.
Gaybet dönemini yaşadığımız bir kaç asırdan beri masum öndere ulaşılamadığından dolayı müminler arasında ihtilafın olması ve farklı günlerde bayram yapılması kaçınılmazdır.
Bayram konusunda Müslümanların bilinçlenmesi gerekmektedir. Bu bilinçlendirme görevi de dini ilimlerde uzman olan alimlerin üzerine vazifedir. Bayramın farklı günlerde yapılmasının anlaşılması için bir kaç noktanın açıklanması gerekmektedir;
1-Bayramın Tespiti Masum Önderin Görevlerindendir
Masum imamın varlığının gerekliliğini ispat eden delillerden biri de bayramların tespiti konusudur. İslam’da iki önemli bayramda farz amellerin yapılması ve harama mürtekip olunmaması için bayramın tespiti gerekmektedir. Birincisi Mübarek Ramazan ayında orucun başlangıcı ve fıtır bayramının belirlenmesi, ikincisi Zilhicce ayında Hacc amelleri ve Kurban bayramı için ayın birinci gününün ilan edilmesi masum imamın görevlerindedir.
2- Gaybet Döneminde Bayram ve İçtihat
Gaybet döneminde bütün fıkhî konularda olduğu gibi bayramın tespiti konusunda da bu görev müçtehitlerin içtihatlarına bırakılmıştır.
Hakikati sadece masum önder beyan edebileceğinden müçtehitlerin fetvaları vazifeyi yerine getirmede sadece hüccettir, çünkü müçtehitler masum olmadıklarından fetvaları içtihat gereği farklılık gösterebilir. Mukallitlerden de istenen kendisi için hüccet olana itaat etmektir, hakikati bulmak değildir.
Masum önderler, müçtehitlerin fıkhı hükümlerin içtihat yolu ile beyan edilmesi için gerekli kaynakları, esasları, ilkeleri, kriterleri ve malzemeleri sunmuşlardır. Müçtehitler de içtihat yoluyla Müslümanların vazifesini beyan etmek için vardır.
3-Bayram İçin Dini Ölçü ve İçtihat nedir?
Bayramlar konusunda Masum önder Resulullah (saa) “Ru’yet-i Hilalin/ Hilalin görülmesinin“ şart olduğunu buyurmuşlardır. Nasıl görülmesi gerektiği içtihadi bir konudur; müçtehitlerin fetvaları bu konuda farklı olabilir.
Şöyle ki;
Ufuk birliğini kabul eden,
ufuk ayrılığını kabul eden,
araçsız çıplak gözle görmeyi şart koşan,
teleskop gibi araçla da görmeyi yeterli sayan,
dünyanın bir yerinde görülse diğer yerler için geçerlidir diyen,
doğuda görülse batıda da geçerlidir diyen…
Dikkat edilirse Merce-i taklitlerin hepsinin fetvasına göre bayram ancak “Ay’ın görülmesi“ ile yapılabilir.
4- Bilimsel veriler ve matematiksel hesaplamalar Ay’ın başlangıcını ispat eder mi?
Bilimsel veriler, matematiksel hesaplamalar “Tevellüd-ul Hilalı/Ay’ın doğduğunu“ ispat eder, görülmesini değil. Dolayısıyla matematiksel hesaplamaların bayramın tespiti için hiçbir hücciyeti yoktur. Fıkhi ilkelerde Ay’ın birinci gününün tesbiti için “Ay’ın doğması“ yeterli değildir “Ru’yet-i hilal“in gerçekleşmesi gerekir.
Müçtehitlerin, “bilimsel hesaplamalarla bir insana yakiin/kesin bilgi gelirse bayram yapabilir“ fetvası maalesef bazı alimler tarafından doğru idrak edilememiştir. Müctehidlerin fetvası “bilimsel hesaplama ile “Ay’ın görüldüğü“ doğrultusunda yakiin gelirse bayram yapılabilir“ manasındadır, “Ay’ın doğduğu konusunda yakin gelirse bayram yapabilir,“ değildir. Dolayısıyla bilimsel veriler Ay’ın görüldüğünü ispat ederse hüccet olabilir ancak. Hiçbir bilim merkezi ve gökbilimciler “Tevellüd-ul Hilali“ Ru’yet/ görmek olarak kabul etmezler.
5-Gaybet döneminde bayram konusu da Gaybet‘in kendisi gibi bir imtihan vesilesidir.
Müslümanların birlikte bayram yapması için plan yapanlar, bu konuda diretenler yanlış plan yapmaktadırlar; “Bayram birliği“, “Müslümanların vahdeti“, “Milletin birliği“ gibi tabirler avam halkı dinden soğutur ve müçtehitlerin fetvalarının Müslümanlar arasına tefrika soktuğu düşüncesini doğurur.
Bayram konusu bir imtihan vesilesidir. Müçtehidinin fetvasına amel eden imtihanı kazanmış olacaktır. Kendi menfaatini mektebin menfaatine tercih eden kimseler ise imtihanı kaybedecektir.
Günümüzde Masum İmama ihtiyaçlardan biri işte bu bayram konusudur. Bu konu Hz. Mehdi’nin (af) zuhuru gerçekleşene kadar hep ihtilaflı bir konu olarak devam edecektir. Çünkü müçtehitlerin fetvaları sadece hüccettir ve her mukallit kendi müçtehidine uyması gerektiği için hakikat ortaya çıkmaz.
Hz. Mehdi’nin (af) zuhuru için çaba gösterilmesini gerektiren sebeplerinden biri de bayramların teşbihti ve ihtilafların yok edilmesidir.
Halkın bilinçlendirilmesi ve Şeriat ilkelerine, müçtehidinin fetvasına teslim olması gerektiği öğretilmelidir.
Allah Masum önder Hz. Mehdi’nin (af) zuhurunu tez eylesin, bizi de imtihandan yüz akı ile çıkanlardan karar versin.
Sabahattin Türkyılmaz