BABA ŞARA'YI TANIYALIM
Halep, Şam ve Esad yönetiminin kontrol ettiği tüm şehir ve
bölgeleri pikniğe gider gibi kontrol etmeyi başaran Ahmet Hüseyin Şara kimdir?
1982’de Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ta doğmuş. Babası, Hüseyin Ali
Şara Suriye’nin Güney Golan bölgesinde yer alan Kayf veya Kıyf
köyünde 1944’te doğmuş. Petrol mühendisiydi.
Mısır (1952-1970) ve Birleşik Arap Cumhuriyeti - BAC (Mısır
+ Suriye, 1958-61) Devlet Başkanı, Arap milliyetçiliği hareketinin en önemli
liderlerinden Cemal Abdülnasır’ın ateşli savunucusuydu. Bu sebeple, BAC
dağıldığında Mısır’la hasım olanların ciddi baskılarına maruz kaldı. BAC ve
Mısır ile dostluğu savunan Suriye Arabi Yeniden Diriliş Partisi (BAAS)’ne üye
oldu.
1963’te Suriye’de iktidar olan BAAS için aktif faaliyetler
yürüttü. Suriye BAAS’ı ile Irak BAAS’ı arasında patlak veren ihtilaflar
döneminde Irak BAAS’ını destekledi. Suriye’yi terk ederek Suudi Arabistan’a
uzman olduğu alanda çalışmaya gitti.
İLGİNÇ BİR DOKTOR
Şam’daki yönetimin geçici hükümetine Sağlık Bakanı ve Bakan
Yardımcısı olarak atandıktan sonra merak konusu olmaya başlayan ve Colani’nin
abisi olduğu iddia edilen 1973 Şam doğumlu Dr. Mahir Hüseyin Şara’nın
Colani’nin anne tarafından değil baba tarafından kardeşi olabileceği de
iddialar arasında.
Başka bir iddiaya göre Colani ile sadece isim benzerliğine
sahip olduğu, Dera (Horan Bölgesi) bölgesinde Şara aşiretinin büyük olduğu,
Esad’ın yardımcısı Faruk Şara’nın akrabası olabileceği de iddialar arasındadır.
Dr. Mahir Hüseyin’in ilginç bir hayat hikayesi var. Şam
Üniversitesi, Tıp Fakültesi Jinekoloji (Nisaiye, Kadın hastalıkları) ve Üroloji
(Bevliye) uzmanı. Baba ve oğul Esad yönetimi döneminde uzun yıllar Suriye
Sağlık Bakanlığında hekim ve bölüm başkanlığı görevinde bulunmuş.
Birkaç Arap ülkesinde hekimlik yaptıktan sonra Rusya’ya
intikal etmiş. Burada iki seneye yakın kaldıktan sonra 2022’de Türkiye
üzerinden kardeşi Colani’nin yönettiği İdlib Vilayetine taşınmış. Burada
hekimlik ve idari görevlerde bulunmuş. Suriye’yi de çok kötü etkileyen 6 Şubat
2023 depreminde zarar gören İdlib Vilayetine bağlı köy ve kasabalarda
yaralılarla ilgilenmiş.
Kardeşi Ahmet Hüseyin (Colani) Şam’da Beşar Esad’ın
koltuğuna oturunca geçici hükümetin Sağlık Bakanlığına atanmış. Eski ve yeni
tüm fotoğraflarında takım elbise giymeye özen gösteriyor. Abisi Ahmet Hüseyin
de geleneksel DEAŞ giyim tarzı ve şemailinden tedricen sahada yeşil askeri
kıyafet, idare makamında ve özellikle yabancı misafirlerini ağırlarken sivil,
ekseriyetle takım elbise giymeyi tercih ediyor.
NE SUNUYOR?
Kendisiyle röportaj yapmak veya fotoğraf çektirmek isteyen
kadınların başlarını örtmelerini talep ediyor. Colani Suriye’nin tümünde
hakimiyet talep ediyor. Devletin resmi ordusu ve polis teşkilatı dışında hiç
kimse veya örgütün, ÖSO, SMO, YPG dahil, silah taşımasına izin vermeyeceklerini
söylüyor.
Laik yaşam tarzını benimsemiş Sünnilere, Alevilere,
İsmaililere, Dürzilere, Süryanilere, Ermenilere, Kürtlere, Türkmenlere ve
toplumun kalabalık nüfusunu teşkil eden Antakya Patrikhanesi
ve Doğu Kiliselerine bağlı Suriyeli Mesihilere (Hristiyanlarına) yeni devlete
yardımcı olmalarını, azınlıklara hoşgörü ile yaklaşılacağını, canlarının ve
mallarının koruma altında olacağını vaat ediyor.
Onlara sık sık heyetler gönderiyor, bu toplulukların kanaat
önderlerini ve eşrafını makamında kabul ediyor.
BURASI AZINLIKLAR ÜLKESİ DEĞİL
Yukarıda saydığımız topluluklar ama özellikle 1930’larda
Antakya’dan Şam’a taşınmış olan Antakya Patrikhanesi lideri 10. Yuhanna Yazıcı
pazar günü ayininde kalabalığa yaptığı konuşmada, kendilerinin bu vatanda
azınlık olmadıklarını, tüm Suriye bileşenleri gibi Suriyeli olduklarını, bu
vatanın asli unsurları olduklarını, bu vatanın bağımsızlığı, Suriyelilerin
huzuru ve kardeşliği için Antakya Patrikhanesinin mücadelesi ve katkılarını
tarihin kayıt altına aldığını, hiç kimsenin ve yönetimin kendilerini azınlık
olarak görmemesi gerektiğini ifade etti.
Kendileri gibi düşünen ve bunun özlemiyle yaşayan
Suriyelilerin ezici çoğunlukta olduğunu, Suriye’yi azınlıklar ülkesi olarak
tanımlayanların azınlık olduğuna vurgu yaptı. Benzer konuşmalar, Alevi, Dürzi,
İsmaili ve Süryaniler tarafından paylaşıldı.
Geçici yönetimle çalışmaya, geçici hükümetin vermiş olduğu
sözleri tutmaya, intikam, keyfi cezalandırma ve anarşi ortamına izin
verilmemesine, eli kana bulaşmış tüm tarafların hesap vermesi veya herkes için
genel af ilan edilmesi ve yeni bir sayfanın açılması gerektiğini ilan ettiler.
ÇATIŞAN BAKIŞ AÇILARI
Yeni Suriye devleti inşa sürecinde geçici hükümete katkı
sunmaya, genel seçimlerin yapılması ve Suriye halkını temsilen çoğunluğun
teveccühünü kazanmış hükümetin ve halk meclisinin oluşturulmasını temenni
ettiklerini söylemişlerdir.
Bu açıklamaların Şam’daki geçici hükümetin geçici bir
yasalar listesi paylaşması sonrasında yapılmış olması anlamlı ve önemlidir.
Zira bu yasalara istinaden Suriye’nin bir şeriat yönetimiyle yönetileceği
arzusu görülmektedir.
Devletin resmi dininin İslam, devleti yönetecek liderin
İslam dinine müntesip olması, toplumun kendilerinin belirleyeceği şeriat
esaslarına göre yönetileceğinin ifade edilmesi, Suriye’de beş senedir mevcut
olan yabancıların, yabancı savaşçıların ve ailelerinin Suriye vatandaşı
olacağının tedavüle sokulması Suriyelilerin geniş kesiminde ciddi bir sorun ve
kabul edilemez bir rejim olarak değerlendirilmektedir.
İdlib’i uzun yıllar kontrol etmiş Şam geçici hükümetinin
İdlib karnesi çok zayıf. Kendilerinden olmayanları tasfiye, işkence, muhalif
olanların hapsedilmesi, rüşvet sarmalı, İdlib’e sığınmak zorunda kalan
yüzbinlerce sığınmacıya kötü muamele ve suistimaller henüz zihinlerde
tazeliğini koruyor.
Ahmet Hüseyin Şara ve İdlib’de hükümet provası yapan
Başbakan ve Bakanları Suriye’yi yönetebilir mi? Yeni bir devlet inşa edebilir
mi? İktidarını başkalarıyla paylaşır mı? BM’nin 2254 sayılı kararına saygılı
olur mu, gereğini yapar mı? Gereğini yapmaz ve iktidarını paylaşmazsa ne olur?
Diğer silahlı örgütler silahlarını teslim eder mi? Bu konuları bir sonraki
yazımızda detaylı değerlendireceğiz.
aydınlık