Ehl-i Beyt'i Tanımak

GİRİŞ: 12.04.2023 11:23      GÜNCELLEME: 12.04.2023 11:23
Rasthaber -  "Ol mahiler ki derya içredirler, deryayı bilmezler."

Terzi arkadaşımın dükkanına girdim. Selâm verip hâl-hatır sorarken arka tarafımda kalan televizyondan sesler geliyordu. "Biz Ehl-i Beyt imâmlarımızı ne kadar tanıyoruz? Çocuklarımıza Ehl-i Beyt sevgisini ne kadar anlattık? Özellikle İmâm Hüseyin'in zalim Yezid'e karşı verdiği mücadeleyi, Kerbelâ kıyamını evlâtlarımıza anlatıyor muyuz?" Kulaklarım bu sesi duyduğunda dönüp televizyona baktım. TRT1'de Yunus Emre dizi filmi yayındaydı. Bu sözleri Yunus Emre hitap ettiği cami cemaatine söylüyordu. Yine bir gün bir ortamda arkadaşlar ile sohbet ederken arka tarafta televizyon açıktı. Konuşmalar yine Ehl-i Beyt üzerine olunca yüzümü ekrana döndüm. Kurtlar Vadisi yayındaydı. Memati, Polat Alemdar'ın elinde tuttuğu kitabı kast ederek, "Usta sen bu kadar kitabı nasıl okuyorsun? Benim kafam almıyor stresten." (O esnada Polat Alemdar'ın elinde Ahmet Turgut'un yazmış olduğu Aşkın Şehidi isimli eser var.) "Sen Kerbelâ kitabını mı okuyorsun?" "Evet, istersen sana da bi tane alayım." "Yok usta ben okuyunca da strese giriyorum. Bu namussuzlar Peygamber torununa nasıl kıymışlar? Ah ben orada olmalıydım.." Polat Alemdar Memati'ye cevap veriyor: "Kitap okuyunca stres-mıtres kalmıyor Memati. Okumazsan unutursun. Günübirlik hayat o kadar meşgul ediyor ki, kendini bile unutursun. Hâlbuki okursan hatırlarsın ne olduğunu, nereden geldiğini, neden yaratıldığını, hangi amaca hizmet ettiğini, hedeflerini, ideallerini hatırlıyorsun, en nihayetinde Kerbelâ'nın bitmediğini ve safını hatırlıyorsun, İmâm Hüseyin'in peşinden gidenlerden mi, yoksa onun yolunu kesenlerden mi olduğunu hatırlıyorsun."

Bir başka gün yine Kurtlar Vadisi, dizisinde babası Polat'a soruyor: "Oğlum sen ne zaman karar verdin bu yola baş koymaya?" "Hatırlıyor musun baba, ikinci senenin sonunda Ankara'dan söylene söylene gelmiştim. Üniversitedekilerin hepsi ceplerinin derdinde, kimse vatanını-milletini düşünmüyor, o kadar haksızlık, adaletsizlik var, kimse sesini çıkarmıyor, demiştim. Sen bana İmâm Hüseyin'in hikayesini anlatmıştın. Dedin ki: 'İmâm Hüseyin Kûfe'ye doğru yola çıkacağı sırada, mü'minler, 'gitme ya Hüseyin, korkarız ki Kûfeliler seni yarı yolda bırakır, seni satar' demişler. İmâm Hüseyin de, 'ben kimseye güvenip de yola çıkmıyorum' demiş. 'Büyük bir zulüm, büyük bir adaletsizlik var. Bu yola baş koymazsam korkarım ki benden sonra kimse zulme baş kaldırmaz, adaletsizlikle savaşmaz,' diye anlatmıştın. İşte o gün karar vermiştim. Ben adaletsizliğe savaş açanların yolundan gitmezsem, senin oğlun da bu yola baş koymazsa kim koyar diye düşündüm ve kararımı verdim."

Sayın okuyucumuz bu örneği neden verdim? Konumuz "Ehl-i Beyt'i tanımak" olduğu için. Malumunuz, "Kurtlar Vadisi" isimli dizi şu an yayınlanıyor mu bilmiyorum. 25 Ocak 2003 tarihinde yayına başladı. Baştan sona bir tek dizisini izleme fırsatım olmadı. Ancak bir şekilde Ehl-i Beyt ile ilgili aktarmış olduğum kesim dikkatimi çekmişti. Burada, tarih boyunca zulme ve adaletsizliğe başkaldırının sembol ismi İmâm Hüseyin'in idol olarak gösterilmesi dikkate değer değil mi? Elbette biz sadece İmâm Hüseyin'in hayatını tetkik etmekle yetinmemeliyiz. Bütün Ehl-i Beyt imâmlarımızın yaşam serüvenlerini ve insanlığa bıraktıkları ilmî miraslarını bilmek zorundayız. Onların kılavuzluğunu/hidayetlerini/yol göstericiliğini bilmek ve bu değerleri sorumluluk bilinci ile kuşanmak ödevindeyiz...

Bir gün sosyal medyada karşıma çıktı, Cübbeli Ahmet olarak bilinen kişi vaazı esnasında serzenişte bulunarak, "Biz neden çocuklarımıza Ehl-i Beyt imâmlarını anlatmıyoruz? Bu bizim büyük eksiğimiz değil mi? Şimdi size sorsam kaç taneniz Ehl-i Beyt imâmlarını isimlerini tek tek sayabilir?" Cübbeli Ahmet sözlerine böyle devam ederek, Ehl-i Beyt imâmlarımızı anlatıp durdu. Cübbeli Ahmet doğru söylüyor, bugün mütedeyyin olarak bilinen insanlarımızın en büyük eksikliği Ehl-i Beyt imâmlarımızı tanımamaktır. Onlar hakkında neden sağlıklı bir araştırmada bulunmuyoruz? Yine bir gün TV kanallarının birinde Nihat Hatipoğlu, Ehl-i Beyt imâmlarımızı anlatıyor ve Ehl-i Beyt imâmlarımızın nesillerimize tanıtılıp anlatılması gerektiğini dile getiriyordu. Aynı şekilde bir gün Merhum Ömer Döngeloğlu Hoca, kendine özgü üslubuyla, gözyaşları içerisinde Ehl-i Beyt imâmlarımızı anlatıyor. Ardından o da serzenişte bulunarak çocuklarımıza Ehl-i Beyt imâmlarımızı tanıtmamız gerektiğini vurguluyor..

"Ey imân edenler, Allah'tan sakının ve doğrularla (sadıklarla) birlikte olun." (Tevbe: 119) ayeti nazil olduğunda ashab soruyor, "Ya Resûlullah uymamız gereken kimlerdir. "Ehl-i Beyt'imden 12 imâm" diye buyuruyor. Bildiğiniz üzere bu 12 imâmın ilki İmâm Ali idi. Ama ümmet uymadı, Sakife'de alınan kararlarla Ehl-i Beyt ile ümmet arasına setler-bariyerler konuldu. Oysa insanların aydınlık yolda yürümesi ve İslâm medeniyetinin inkişafı onların siyasî rehberliklerini zorunlu kılıyordu. Bu olmayınca İslâm ümmeti dünya sahnesinde tarih boyunca olması gerektiği yerde olmadı. Saltanat sistemleri ümmete tasallut etti. Gerçek İslâm medeniyetini bilmeyenler ise züğürt tesellisi babında olanla yetindi. Oysa olması gereken bu değildi. Nass ile sabit olan Ehl-i Beyt imâmlarının rehberiyeti bir tarafa bırakıldı ve liyakat sahibi olmayanlar işbaşına geçti. Onlar da tarih boyunca İslâm'ı gönül fetihleri ile yaymak yerine kılıçla yaymanın derdine düştü. Açıkçası mesele bu da değildi, zira onların İslâm'ı yaymak diye bir derdi yoktu. Onların maksadı, egemenlikleri altındaki toprakları genişletip, girdikleri coğrafyalarda ele geçirdikleri ganimetlerle hazinelerini doldurmaktı. Eğer dertleri İslâm'ı yaymak olsaydı Müslüman olanları "Mevâli" statüsünde tutup bu insanlara gâvur muamelesi yapmaz ve cizye almaya devam etmezlerdi...

Bu asrımızda ise gelinen nokta itibariyle Rabbimize şükürler olsun ki Ehl-i Beyt adına gerçek manada İslâm medeniyetini temsil eden bir devrime tanık olduk. Bu devrim vesilesi ile milyonlarca Müslüman Ehl-i Beyt'i ve ümmetin yolunu aydınlatan Ehl-i Beyt'in misyonunu görmüş ve tanımış oldu.

Evet, sosyal hayatta popüler olan birçok kişinin, birçok entelektüelin, birçok Ehl-i Sünnet âliminin söylediği gibi çocuklarımıza Ehl-i Beyt imâmlarımızı tanıtalım, Ehl-i Beyt imâmlarımızın misyonunu anlatalım/bilgilendirelim. Bilirlerse, tanırlar, tanırlarsa severler, severlerse aydınlık yollarını kendilerine düstur edinirler.  Vesselâm...

YORUMLAR

Murad 11 ay önce
Elinize saglik

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM