Erdoğan, İstanbul’un kaderinin, Şam’ın, Gazze’nin, Kudüs’ün,
Mekke ve Medine’nin, Tahran’ın kaderinden ayrı olmadığını savunduğu
konuşmasında İsrail’in haydutluğuna karşı “2 milyarlık İslam aleminin tek
başına bir kutup haline gelmesi şarttır” dedi (Cumhuriyet, 21.6.2025).
Peki, “İslam ittifakı” bir çözüm müdür, ABD destekli İsrail
saldırganlığına karşı bir çare midir? Ve daha önemlisi bir “İslam ittifakı”
kurmak mümkün müdür?
AMERİKACILIK YAPARAK İSRAİL'E KARŞI OLUNAMAZ
Erdoğan’ın önerdiği bir “İslam ittifakı” hem mümkün değildir
çünkü gerçekçi değildir hem de çelişkileri nedeniyle “samimi” değildir.
Çünkü bölgemizdeki pek çok İslamcı rejim, hem Amerikancılık
yapmakta hem de İsrail’e karşı olduğunu söylemektedir.
Doğru, söylem düzeyinde en İsrail karşıtı rejim de Erdoğan
rejimidir.
Ama bölgemizdeki tüm İslamcı rejimlerin asıl sorunu şudur:
Amerikancılık yaparak İsrail’e karşı sert sözler söyleyebilirsiniz ancak
İsrail’e karşı sonuca etki yapacak bir pozisyon alamazsınız. Topraklarınızdaki
üslerden kalkan ABD uçakları İsrail’e askeri destek verecek ama siz İsrail’e
karşı olacaksınız!
İHVAN'DA İRAN ÇATLAĞI
Bir İslam ittifakının mümkün olmadığının göstergelerinin
başında İhvan (Müslüman Kardeşler) gelmektedir.
İhvan’ın Genel Mürşid Vekili Dr. Salah Abdülhak İran’ın dini
lideri Hamaney’e 18 Haziran’da mektup göndererek “tam destek” verdiklerini
açıkladı ama İhvan’ın Suriye kolu 19 Haziran’da yayınladığı bildiriyle bu tavrı
tanımadığını duyurdu. Suriye İhvan’ı hem İran’ı hem İsrail’i “bölgede hegemonya
kurmaya çalışan suçlular” olarak nitelendirerek “her iki taraftan da teberri
ettiklerini (uzak durduklarını)” ilan etti (Harici, 20.6.2025).
Oysa Suriye İhvanı, Erdoğan rejiminin Esad karşıtlığının
merkezinde duruyordu. Esad, AKP’nin istediği İhvancıları hükümetine ortak
etmediği için kardeş olmaktan çıkıp düşman olmuştu! Şimdi o İhvan, “ikisinden
de uzak duruyoruz” diyerek fiilen İsrailcilik yapmış oluyor!
İSLAMCI REJİMLERİN İRAN KARŞITLIĞI
Erdoğan’ın önerdiği bir İslam ittifakının mümkün
olamayacağının göstergelerinden biri de Arap-İslam ülkelerinin fiili
durumlarıdır. Örneğin Ürdün, İsrail uçakları İran’ı vururken hava sahasını açtı
ama İran yanıt verirken kapattı; dahası Ürdün Silahlı Kuvvetleri İran
İHA’larını düşürerek İsrail’e pratikte yardımcı oldu.
Uzun örnek listesine gerek yok. Körfez ülkeleri başta pek
çok ülkedeki ABD üslerinin varlığı ile “İsrail’e karşı bir İslam ittifakı”nın
gerçekçi olamayacağı ortada...
İSLAMCILIK GENİŞ CEPHEYİ BÖLER
Daha önemlisi de şu: İsrail iki yıldır Gazze’de
Filistinlilere soykırım uyguluyor. Peki hangi İslamcı rejim Gazze’yi savunmak
konusunda İsrail’e karşı gerçek ve etkili bir pozisyon aldı? Daha doğrusu şöyle
soralım: Sonuca etkisi bakımından hangi İslamcı rejim, Güney Afrika’dan daha
fazla İsrail’e karşı pozisyon alabildi? Hiçbiri.
Dolayısıyla Gazze’yi ya da Tahran’ı savunmak adına, İsrail’e
karşı bir “İslam ittifakı” hem mümkün değildir hem de çare değildir. Tersine bu
tür girişimler İsrail’e karşı mücadele eden Güney Afrika öncülüğündeki Afrika
kıtası ile Kolombiya ve Venezuela öncülüğündeki Güney Amerika ile hatta İspanya
ve İrlanda gibi Avrupa ülkeleri ile araya “din” koyarak ayrışmak anlamına
gelir.
NE YAPMALI?
İsrail’e karşı gerçekten konumlanmak isteyen, din eksenli
arayışlarda olmak yerine birincisi antiemperyalist tutum alarak öncelikle
ülkesindeki Amerikan askeri varlığına son vermelidir, ikincisi de “İslam
ittifakı” gibi arayışlar yerine daha geniş bir cephe olan Küresel Güneycilik
yapmalıdır.
cumhuriyet