Tam tersi bir göç dalgası vardı. On binlerce Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşımız Suriye’ye giriş yapmak için uzun kuyruklar
oluştururdu. Küçük, orta ve büyük şirketlerimiz Suriye pazarını ve buradan
diğer Arap ülkelerine ürünlerini satmak için Suriye’yi resmen istila
etmişlerdi. Hataylı, Adanalı, mersinli balıkçılar bayram ediyordu. Zira her gün
Suriye ve bu ülke üzerinden Lübnan ve Ürdün’e tonlarca taze balık ihracatı
yapıyordu. Suriye’den ucuz mazot, şeker, içki, sigara, elektronik eşya, fırın
ürünleri, ne görürlerse ve inanın sebze-meyve almak için hummalı bir ziyaret
vardı. Günlük çanta taşımacılığından, özel arabaların taşıyabileceği kadar ve
boş gidip dolu gelen otobüsler, tırlar Suriye hudutlarını ana baba gününe
dönüştürmüştü.
FENERBAHÇE MAÇI
Benzer muhteşem tablo siyasi ilişkilerde yaşandı. Suriye
yetkilileri Türkiye’de Türk yetkililer Suriye’de yaşıyordu. Nisan 2007’de 75
bin kişi kapasiteli Halep Uluslararası Olimpik Stadyumu hizmete girdi. O gün
stadyum Suriye ve Türk bayraklarıyla donatılmıştı. Açılışın suyu hürmetine
stadyumdaki İlk futbol müsabakası Fenerbahçe ile Suriye'nin Al-İttihat takımı
arasında yapıldı. Karşılaşma 2-2 beraberlikle sonuçlanmıştı. Erdoğan ve Esad
eşleriyle müsabakayı izlemişti. Biz de oradaydık. Ekim 2007’de bu sefer Esad ve
eşi Türkiye’yi ziyaret etmişti. Fenerbahçe futbol kulübünün Kadıköy’de 100. Yıl
kutlamaları vardı. Esad özel konuktu. Üzerinde Beşar Esad yazan
1 numara Fenerbahçe forması ve saati Esad’a dönemin Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım huzurunda Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım tarafından takdim
edildi.
Aziz Yıldırım, hocamıza da (beni kast ederek) bir forma
hediye edelim dedi. Gençliğimde tuttuğum takım Fenerbahçe değildi. “Türk
futbolu ve futbolcularına birçok hakkın sağlanmasında rolü olan Metin Oktay’ın
takımı Galatasaray taraftarıydık” dedim. “Hemen buradan uzaklaştırın” demeden,
ama dedim babam da kızım da Fenerbahçeli. “Babana ve kızına dua et” dedi ve
kızım adına 10 numaralı formayı hazırlattı ve hediye etti. O gün sıraya geçen
Fenerbahçeli oyuncular Esad’la tokalaştı, sohbet etti. En uzun sohbeti Brezilya
milli takımın efsanevi oyuncusu ve Fener antrenörü Zico lakaplı Arthur Antunes
Coimbra, Brezilya ve Real Madrid’in efsanevi oyuncusu Roberto Carlos ve kaleci
Volkan Demirel ile yaptı. Sahaya inildi. Carlos kaleye geçti ve Esad penaltıdan
golünü attı.
ESAD’A ÖVGÜLER
Alemin en fırıldak ve en hızlı dönen medyası “Esad Kadıköy’ü
salladı, Carlos’u ters köşe yatırdı, meğer Esad devlet başkanı olmasaydı büyük
bir futbolcu olacaktı, Kadıköy’den sonra Marmaray Tünelini Esad açtı, tünele
giren ilk Devlet Başkanı, Tuzla’da yüzde yüz ilk Türk eseri devasa ticaret
gemisi Esad’ın işaretiyle denize indirildi, bölgenin en huzurlu, en istikrarlı
ülkesi “Suriye’nin lideri Esad Türkiye ve Türk milletini çok seviyor”
başlıkları, haberleri, köşe yazıları, kanallarda 7/24 Esad’ı propaganda eden
derin analizler ve yorumlar revaçtaydı. 2011’de BOP’un kara bulutları Suriye’ye
ulaştı. Esad zalim Esed oldu. Meğer Esad herkesi aldatmış kandırmıştı. ABD ve
İsrail Suriye’yi vururken “yetmez ama evet, ABD zalim Esad’a bomba yağdırdı,
ABD ordusu Esad’a müdahaleye hazır, sonu Saddam ve Kaddafi gibi olacak, Obama
kararlı” ve benzeri bombardımanlarla hükümet ve medyası Esad’ı ters köşe
yapmıştı.
INTERPOL’DEN ARANAN TAKIM ARKADAŞLARI
Fenerbahçe taraftarı ve Suriye tarihinde ilk kez yabancı bir
kulübün Fenerbahçe çocuk futbol kulübünün Şam’a açılmasına izin veren Futbolcu
Esad, ABD ve İsrail’i dinlememiş, onlarla uzlaşmamış ve işbirlikçi olmayı kabul
etmemişti. Kulüpten atıldı, futbolculuk hayatını bitirdiler. Onun yerine
Basketbolcu Colani (Ahmet Şara) ve takım arkadaşı Dışişleri Bakanı Esad Şeybani
ile saha dışından topları toplayan, saha temizliği yapan, BM ve İnterpol
tarafından aranan ne kadar takım arkadaşları varsa getirildi. Esad ve dönemini
hatırlatan ne varsa temizliyorlar, değiştiriyorlar ve yakıyorlar. Babasının
mezarını bile yaktılar. Tatmin olmadılar. Cesedinden mezarda ne kalmışsa
çıkardılar, götürdüler. Erkeklerle kadınların her alanda tamamen ayrı
olmalarını sağladılar. Erdoğan ve Esad’ın açılışını yaptığı 75 bin kişilik
Uluslararası Olimpik Halep Stadyumu yandı kül oldu. Fenerbahçe 11 yıldır
şampiyonluk yüzü görmedi.
Basketbolcu Şara ve Şeybani için Sabah ve benzeri gazeteler
aynı kalıptan çıkmış başlıklarla takım elbiseleri ve kravatlı basketbol oynayan
Şara ve Şeybani için, “Suriye’de devrimin lideri Cumhurbaşkanı ve Dışişleri
Bakanının başarılı atışları da dikkat çekti. Her atış potada, siyasetteki
başarılarını basketbolda da gösterdiler” diye propaganda yaptılar. Şeybani
basketbol oynarken çekildikleri propaganda videosuna, "vatanımızı yeniden
inşa etme mücadelesinin kenarında" notunu düşmüş. Ardından bu ikili uluslararası
Siyonist sermayenin Fransa’daki temsilci, Fırat’ın Doğusunda ilan edilen
Suriye’yi parçalayan özerkliğe her türlü açık destek veren Macron tarafından
Fransa’ya davet edildiler.
O SIRADA LİNÇ EDİYORLARDI
Basketbolcular kravatlarıyla pota altından pozlar verirken,
saha temizliğinden sorumlu arkadaşları eğlence mekânlarından, içkili
lokantalardan çıkartılan kadın ve erkekleri linç ediyordu. Üniversitelerde,
“Hz. Muhammed’e küfür ettiler” yalanlarıyla Dürzi, Alevi ve önlerine çıkan
öğrencilere sopa ve satırla saldırıyordu.
Hama, Humus ve Şam üniversitelerinde okuyan on binlerce
Dürzi, Alevi, İsmail’i, Mürşidi, Ezidi ve Hristiyan üniversitelerinden
ayrılıyor, yurtları boşaltıyor ve geldikleri bölgelere gidiyordu. İnsan hakları
ihlalleri inanılmaz boyutlarda. Suriye’de gördüğümüz dini, mezhebi, etnik ve
bölgesel ayrışma korkunç boyutlarda. Hükümetimiz ve medyamızda bu haberlere
itibar edilmiyor.
Medyamız basketbolcuların Fransa’ya davet propagandalarıyla
meşgul. Fransa Alevi takımıyla ilgilenmesin diye Macron’dan rica etmişler.
Fransa’ya verdikleri Lazkiye limanı işletmesi yanında daha fazla imtiyaza da
hazırlar. Macron’un YPG’ye sağladığı açık desteğe dilsiz ahraz kaldılar. İsrail
ile arabuluculuk yapmasını da istemişler. Kendi sahasında kravatlı basketbol
oynayanlar yeter ki yedekte kulüpte tutsunlar tüm Suriye hükmen mağlup olsun,
bunu bile kabul etmiş. Alemin en fırıldak propaganda makinesi medya ise takım
elbiseli, kravatlı amatör basketbolcuları siyaha boyatıp NBA sporcuları diye
pazarlamaya devam ediyor.
aydınlık