Şimdi olup bitenleri kısa notlarla özetlemeye çalışayım.
-Tüm dünyanın terör örgütü olarak tanımladığı NUSRA Ocak
2017’de 15 kadar radikal İslamcı başka grupla birleşerek HTŞ yani Heyet Tahrir
El-Şam yani Şam’ı Kurtarma Kurulu adını aldı ve Colani’yi kendine lider seçti.
Colani; IŞİD’in kurucusu Bağdadi’nin arkadaşıdır ancak ailesiyle ilgili hiç
kimse hiç bir şey bilmiyor.
-Şam’da Cumhurbaşkanı gibi davranan Colani kendi adamı
Muhammed El-Beşir’i başbakan olarak atadı o da bakanlar kurulu üyelerini
yalnızca NUSRA örgütünden seçti.
-Ankara destekli Suriye Milli Ordusu’nun sesini
çıkarmadığı bu atamaları yapan El-Beşir’in arkasında yeni Suriye bayrağının
yanında NUSRA’nın bayrağı vardı. Bu bayrak aynı zamanda Taliban bayrağıdır ve
yakında Suriye’de ilan edilecek şeriat devletinin ilk işaretidir.
-Şam’da bunlar olurken İsrail karadan ve havadan
Suriye topraklarına daldı, deniz ve hava üslerini bombaladı, ülkenin askeri
gücünün %80’i yok etti ve 15 kilometre derinlikte toprak parçasını işgal etti.
NUSRA’nın lideri ve Suriye’nin yeni hakimi ‘en hakiki Müslüman benim’ modunda
olan Colani ve atadığı İslamcı Başbakan El-Beşir ise İsrail saldırıları
karşısında sessiz kalmayı tercih ettiler. Buna sevinen Netanyahu ise ‘Umarım
yakında Şam ile dostluk ilişkilerini kurarız’ dedi. Aynı Netanyahu 2013-2018 döneminde
Suriye ordusuyla savaşırken yararlanan ve helikopterlerle İsrail hastanelerine
taşınan NUSRA’nın militanlarını ziyaret edip sohbet etmişti.
-Kamışlı’da PYD/YPG liderleriyle bir araya gelen Fransız ve
Amerikan heyeti Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi’nin Şam
ziyareti ve Colani ile buluşmasını örgütlemeye çalıştıkları konuşuluyor.
2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bildik mektubu yazarak Erdoğan’a hakaret etmeye
kalkışan Başkan Trump da ‘Otur Mazlum Abdi ile konuş’ demişti. SDG’nin Dış
İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed’in bu hafta içinde Paris’te Dışişleri Bakanı
Hakan Fidan’la buluşacağı da konuşuluyor.
-Olaylar hızla gelişirken dünya medyası ‘Suriye’de olup
bitenlerin arkasında Türkiye olduğunu’ söylerken ABD ve Rusya’nın sonra da
AB’nin NUSRA’yı yani HTŞ’yi terör listesinden çıkarmaya hazırlandıkları
anlatılıyor. Türkiye ve stratejik müttefiği Katar’ın (Dünya İslamcılarının
finansörü) da Şam’daki büyükelçiliklerini açmaya hazırlandıkları
konuşuluyor.
- Ilımlı ve uzlaşmacı olacakları söylenen HTŞ militanları
ise Beşşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın anıt mezarını yıktı ve naaşını
çıkararak yaktı.
-İran’ın dini lideri Hamaney “Suriye’de olup
bitenlerin bir İsrail-Amerikan planı olduğunu” söyledi ve ‘Suriye’ye
komşu bir ülkeyi (Türkiye’yi ima ediyor) onlarla birlikte hareket
etmekle’ suçladı.
-Tam bu sırada Ankara ile PYD’yi barıştırmaya çalışan
Fransa’nın istihbarat örgütü; NUSRA saflarında 100 kadar Fransız
militanının bulunduğu açıkladı. İsrail saldırısından bu yana NUSRA’nın hiç bir
şekilde destek vermediği Müslüman Kardeşler kökenli Hamas Şam’daki yeni
yönetimi kutladı ve Gazze savaşını bitirmek amacıyla İsrail’le diyaloğa açık
olduğunu ilan etti.
Özetle 2011’de Suriye’de başlatılan ‘Arap Baharı’ şimdi
sisli bir güz dönemini yaşıyor. Herkes berbat bir kışa hazırlıklı olsun.
2015’den bu yana hep söylüyorum :
Karanlığın da karanlığı var.
tele1