Siyonist çeteye karşı kendisini güvenceye almıştı! Siyonist
çetenin mazlum Filistin halkına yönelik yaptığı soykırım ve katliamlardan ibret
almayan ve bir gün sıranın kendisine geleceğini bilmeyen ahmak Suudi
yöneticileri için varsa yoksa asıl düşman Şiî İran'dı! Algılar bu yöndeydi.
Silah satmak, Suud'u haraca bağlamak ancak bu şekilde olabilirdi. Emlâk tüccarı
kovboy Trump'ın ticarî zekâsı ahmak Suud kralına karşı böyle işliyordu. Hiçbir
zorluk ve tepkiyle karşılaşmadan yapılan söğüşleme işlemi Trump'ın iştahını bir
hayli kabarmış olmalı ki, bu sefer Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni de
haraç listesine eklemiş oldu. Ayrıca Suudi Arabistan ziyareti esnasında, bir
zamanlar kendisi için tehdit olarak gördüğü ve bu yüzden başına 10 milyon dolar
koyduğu Suriye'nin yeni lideri Ahmet eş-Şara ile de görüştü ve kendisinden birtakım
imtiyazlar koparıp, "petrol ve maden işletmeleri" kapsamında onunla
da imzalar atıldı. Sadece petrol ve maden işletmeleri hususunda değil, yabancı
sermayeye kapıların açılmasına ilişkin birçok alanda anlaşma yapıldı. (Bu
imtiyazlar bir zamanlar Davutoğlu aracılığı ile Esad’a sunulan ve Esad
tarafından kabul görmeyip reddedilen tahkim yasalarından başkası değildir.
Elbette son gelişmelerle ilgili bu tahkim yasalarına yeni maddeler de eklendi.)
Nasıl olsa YPG/SDG ile birlikte Suriye'nin kuzeyinde bulunan
petrol kuyularına çökmüşler ve bu petrolü merkezî hükümete para ile satıyorlar.
Ne âlâ bir durum değil mi? Çaldığı petrolü sahibine para ile satıyor. Ee, ABD
50 bin TIR dolusu silahı her iki terör örgütüne boşuna mı vermişti. Şimdi her
iki tarafa müstakil alan kazandırmış oldu. Siz bunun adına isterseniz
"federatif yapı" deyin! Birileri tarafından kabullenmeme adına inkâr
edilse de vakıa bundan ibaret! Merak etmeyin sırada Türkiye var! Merhum Erbakan
Hoca’mız boşuna uyarmamıştı!
Büyük şeytan Amerika'nın talep ve entrikaları bitmez.
Petrole çöktüğü yetmedi şimdi Şara ile yaptığı anlaşmalar kapsamında madenlere
de çökmüş oldu. Ayrıca İstanbul Mecidiyeköy'de olduğu gibi Suriye'de de
oluşturacağı yeni sömürü düzeni için Şam'da "Trump Towers" yapma sözü
verdi. Merkezî karargâh orası olacakmış!
Dünyanın 100 küsur ülkesinde 800 dolayında üssü bulunan ABD
Esad sonrası Suriye'yi de listeye eklemiş oldu. Suriye, Esad döneminde ABD üssü
olmayan ender ülkelerden biri idi. Ayrıca 22 Arap ülkesi içerisinde Filistinli
silahlı örgütlere Şam'da ofis açan, Busra kenti kırsalında eğitim kampları
kuran, İran'dan gelen silahların sevkiyatına lojistik destek veren tek ülke
Suriye idi. ABD, Siyonist çeteninin talebi üzerine nice zamandır Suriye
rejimini yıkma çabası içerisindeydi. Bu yüzden HTŞ ABD için bulunmaz bir maşa,
bulunmaz bir aparat olmuştu. Şu hakikati bilmiş olalım ki, ABD Suriye'nin
petrol ve madenlerine çökmekle yetinmeyecek. Suriye'nin gelecekte Arz-ı Mevud
projesine eklemlenmesi için Siyonist çeteye alan açacak. Esad’ı devirmekteki
asıl maksatları buydu. İsrail'in önün açmak. Nitekim bu kaos sürecinde önü
açılan Siyonist çete Golan Tepeleri’ni aşarak üç Gazze büyüklüğünde toprağı
işgal etti. İşgalci İsrail'in en büyük hamisi ve hizmetçisi Amerika'dır. ABD, 7
Ekim'den bu yana İsrail'e milyarlarca dolar silah yardımında bulundu. ABD
öylesine melun ki, bütün bu harcamalarının faturasını fazlasıyla Arap
ülkelerine kesmektedir.
Haydut Trump Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap
Emirlikleri ile yapmış olduğu anlaşmalar sonucu bu ülkelerden 4 trilyon dolar
dolayında haraç tahsil etmiş oldu. Ayrıca Katar "diş kirası" olarak
Trump'a 400 milyon dolar değerinde "uçan saray" hediye etti...
Ahmak yöneticileri haraca bağlamak böyle bir şey...
ABD geçmişte de bu işi yapıyordu ama böylesi astronomik
boyutlarda değildi. Bugün öyle bir raddeye gelindi ki Trump üç Arap ülkesini
haraca bağlamakla ve Suriye'nin madenlerine ve petrolüne çökmekle yetinmiyor.
Bizzat Trump'ın dile getirdiği üzere, diğer Arap ülkeleri ile yapmayı
planladığı anlaşmalarla 4 trilyon doları 10 trilyon doların üzerine
çıkaracağını söyledi. Adam, yani mahallenin kabadayısı o kadar rahat, o kadar
cüretkâr ki, yaptığı gasp işini aleni yapıyor. Ve bununla gurur duyduğunu dile
getiriyor. Bu zillet ABD'ye boyun eğen, ABD'nin her talebine evet diyen Arap
ülkelerine ait. Zilletin bir başka boyutu ise Birleşik Arap Emirlikleri'nde
yaşandı.
Trump'ı karşılama töreni esnasında bayanlar saç sallama
seansları ile seremoni yaptılar. Bu yapılan deyyusluktan başka bir şey
değildi...
Arap olmayan bazı Müslüman ülke yöneticileri de var ki,
bunlar da ABD'ye piyonluk yaptıkları için aynı zillete, aynı aşağılık duruma
ortaktırlar. Böyle mi olmalıydı?
Sayın okuyucumuz, Müslümanlar olarak ne kadar ironik ve ne
kadar acı bir duruma tanıklık etmekteyiz. Eğer başta büyük şeytan ABD olmak
üzere küresel şer güçler karşısında ümmet olarak 2 milyarı aşan nüfus
potansiyelimizle yek vücut olup birliğimizi tesis etmiş olsaydık böylesi haraç
verme zilleti yaşanmaz ve ümmetin her bir ferdinin hakkı olan maden ve petrol
gelirlerimiz Amerika ve hempalarına peşkeş çekilmezdi. Sonuçta o meblağlar
İslâm coğrafyalarının bayındırlık ve kalkınmasına tahsis edilirdi.
Evet, bu trilyon dolarlar haraç olarak verileceğine ümmetin
ihtiyaçları için kullanılsaydı böyle mi olurdu? Soykırım boyunca katledilmeleri
yetmiyor gibi şu anda Gazze'de insanlar açlıktan ölüyor. Siz ise bu soykırım ve
katliamların baş destekçisi melun Trump'a trilyon dolar haraç veriyorsunuz.
Lânet olsun size de rejimlerinize de..