Bölgesel stratejik meseleler analisti Abdulbari Atvan, mevcut Suriye krizinde
ateşkesin mezhepçi gerilimleri ve kan dökülmesini önlemek için bir çözüm
olduğunu kabul etmekle birlikte, mevcut durumda ateşkesin başarı şansının
oldukça düşük olduğunu yazdı. Özellikle aşiretlerin taahhüdüne rağmen,
tarafların çoğunun ateşkese bağlı kalacağını açıklamış olmasına rağmen, bu
sürecin başarıya ulaşma ihtimali zayıf görünmektedir.
Atvan, ateşkesin başarıya ulaşmasının önündeki birkaç temel
gerekçeye dikkat çekti ve şu noktaların altını çizdi:
Başta ABD olmak üzere Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar gibi
ülkelerin ateşkesin başarıya ulaşmasından kaygı duyduğunu vurguladı. Çünkü bu
ülkeler, geçmişte ABD’nin bölgeye dayattığı anlaşmaların –özellikle Lübnan ve
Gazze’de– Siyonistler tarafından defalarca ihlal edildiğini ve kasıtlı olarak
sabote edildiğini biliyorlar.
İsrail, ateşkese görünüşte rıza göstermiş olsa da, aslında
bu anlaşmayı sabote etmeyi hedefliyor. Çünkü Tel Aviv’in Suriye’yi parçalama ve
kaosa sürükleme planlarıyla bu ateşkes taban tabana zıt.
Bu bağlamda, İsrail’in Suriye’deki başlıca aracı olarak tanımlanan Dürzî şeyhi Hikmet
el-Hicri, Tel Aviv’den Süveyda bölgesine destek vermesini ve burayı işgal
altındaki topraklara katmasını istedi. Ateşkesi de açıkça reddetti. Hemen
ardından, destekçilerine Süveyda şehir merkezinde çok sayıda Arap aşireti
mensubunu idam etmeleri talimatını verdi.
Netanyahu’nun açıklamaları, rejimin resmi Arap
yönetimlerinin zayıflığı ve korkaklığından cesaret aldığını gösteriyor.
Netanyahu, Suriye lideri Beşar Esad’ın düşüşünden kendisini sorumlu tuttuğunu
iddia etmişti.
Şu an İsrail’in öncelikli hedeflerinden biri, güney Suriye’deki tüm bölgeler
üzerinde kontrol sağlamak ve bu bölgelerdeki Bedevî Arap aşiretlerini
ortadan kaldırmaktır.
Suriye’deki yeni yönetimin içinde mezhepçi eğilimlerin
arttığına dikkat çeken Atvan, Dürzîler ile Bedevî aşiretler arasındaki
anlaşmazlıkların yüzeysel değil, çok derin olduğunu ve bu kırılgan ateşkeslerle
giderilemeyeceğini belirtti.
Evet, Dürzîlerin büyük bölümü Şeyh Yusuf Cerbu’a’ya bağlı ve bu grup Şam
yönetiminin askeri güçlerini destekliyor.
Ancak Şeyh Hicri’ye bağlı diğer Dürzî gruplar tamamen İsrail’in kontrolü
altında, bu gruplar İsrail’den para, silah ve askeri eğitim alıyor.
Atvan, Netanyahu’nun asla ateşkese sadık kalmayacağını ve
Suriye’yi parçalamak için çeşitli gerekçelerle komplo kurmaya devam edeceğini
belirtti.
Bu, aynı rejimdir ki Lübnan’da 4 binden fazla kez ateşkesi ihlal etmiştir,
halen Güney Lübnan’daki beş stratejik tepeyi işgal etmektedir, Baalbek, Hermel
ve Dahiye bölgelerine füze saldırılarını sürdürmektedir.
Yüzlerce kişiyi öldüren bir rejimin, Suriye’deki ateşkese bağlı kalacağına
inanmak saflıktır.
Atvan, İsrail’in nihai amacının tüm Arap ülkelerini
parçalamak, zayıflatmak ve İsrail hegemonyasında bir Orta Doğu'ya entegre etmek
olduğunu ifade etti.
Bugün parçalanma tehdidi altındaki Suriye, bu domino zincirinin ilk
halkasıdır ve eğer engellenmezse bu süreç diğer uzlaşmacı Arap
ülkelerini de etkileyecektir.
Sonuç:
Abdulbari Atvan’ın bu değerlendirmesi, ateşkesin sadece teknik bir mesele
değil, derin jeopolitik hedefler, etnik ve mezhepsel ayrılıklar,
ve İsrail’in genişleme planları ile doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya
koyuyor.
Suriye’de kalıcı bir barışın sağlanabilmesi, sadece iç tarafların anlaşmasıyla
değil, İsrail ve destekçileri tarafından yürütülen bölme ve zayıflatma
politikalarının da durdurulmasıyla mümkündür.