“Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola
iletip-yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle
inanıyorlardı.” (Secde-24)
İmam Hüseyin'in kıyamın
asırla boyunca ilahi bir ruhla anılmakta, verilen ilahi mesajlar ve kerbela
faciasının sebebi ve yorumları yapılmakta ve yapılmaya da devam edecek. Çünkü
Kerbela’da yaşananlar belirli bir periyoda sıkışmış, bir kavime veya bir inanca
hapis olmuş bir olay değil ve Kerbela da şehit olan İmam Hüseyin (as),
yarenleri ve aile fertleri Allah'ın yeryüzünde ve gökyüzünde yaşayan her türlü
canlılar için örnek kıldığı Allah'ın seçilmiş yüce kullarıdır.
İmam Hüseyin'in
kerbelada ki kıyamı; İlahi inanç Tevhid ve Batıl inanç olan Tehvid
arasındaki ton farkını net belirlemiştir. İlahi dini her turlu pisliklerden ve
sapkınlıklardan kanla canla arındırılıp pak kılmış bir kıyamdır. İlahi kaynağı
her türlü sapıtmalara rağmen “Bir zikir olan Kuran'ı biz indirdik ve onun koruyucusu da
biziz” * ayetindeki
Allah'ın dinin (kitabinin) koruyucusu olmuştur. Allah'ın “Ve onları, kendi emrimizle hidayete yönelten
önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekât
vermeyi vahdettik. Onlar bize ibadet edenlerdi.” ** Ayetinin tefsiri olmuştur. * (Hicir 9), **(Enbiya73)
İbrahim (as), Peygamber
olmasına rağmen rüyasında Allah (cc) tarafından oğlunu kurban etmesi emredilmiş
ve İbrahim (as) rüyasını gerçek kılması üzerine Allah’ın indirdiği koçu kurban
ederek Allah'ın emrini tamamlayarak imtihan olmuş ve Allah (cc) tarafından
insanlar için İmam seçilmişti.
İmam Hüseyin (as), Peygamber
olmamasına rağmen Ailesinin tüm can pare koçlarını (çocuklarını) kurban etmekle
kalmayıp kendisini de kurban etmiştir. Fakat İmam Hüseyin (as) kıyamından önce
Allah tarafından seçilmiş bir İmamdı. Eğer bizler bugün İslam dinin tanıyor ve
Allah'ın emirlerini yerine getirmeye çalışıyorsak bu imam Hüseyin'in
kerbeladaki kıyamın bizlere bahşettiği bereketidir…. Bizler bu açıklamalarımızı
daha da çoğaltabiliriz alimlerimiz ve İslam tarihçilerimiz daha geniş ve
detaylı anlatabilirler.
Kerbela’da İmam Hüseyin
(as) bize verdiği mesaj özü ne idi? Ya da İmam Hüseyin'in üniversal mesajı
nedir? O, öylesine bir mesaj ki ırklar, mezhepler, her türlü inançlar üstü
insanlık mesajıdır. Dolaysıyla yukardaki anlattıklarımdan farklı olmayıp ama
farklı bir yorum getirmek istiyorum. İmam Hüseyin (as) yezidin ordularına
yaptığı bir sesleniş vardı kendini tanıttıktan sonra “Benim kıyamımın amacı
iktidar sahibi olmak değil. Ben, dedemin dini İslam'ı küfrün (sahtekarlıklardan,
yalanlardan, dünya oyuncağı olmaktan, sahte ilahlarından ve kendi nefislerini
ilah edinerek insanlara hükmetmek isteyenlerin) planlarını ve oyunlarını
bozmak ve dedemin dinin kaim kılmak için kıyam ediyorum.”
İmam Hüseyin (as) bu
seslenişindeki asıl verdiği üniversal mesaj: Ey insanlar Dünyanın cazibesi ve
tuzakları, dünyayı kullanarak oyunlar tuzaklar kuran sahtekâr ve kendilerini
ilah edinmiş güçlerin oyunları ve tuzakları sizleri hür olmaktan alıkoymasın.
Hakikati bilmenize rağmen neden düşüncelerinize, hürriyetinize prangalar
vuruyor ve köleleşiyorsunuz! Sizler “LA İLAHE İLLALLAH” dememiş miydiniz?
Allah’tan başka ilah tanımıyoruz ve tüm ilahlara hayır demiştiniz ve şimdi ne
oldu size Allah’a ve onun emirlerine karşı gelip hürriyetinizi görsel olmaktan
başka bir şey olmayan bu dünyanın süsüne aldanıp kimsenin sahip olamadığı
dünyaya karşın ahiretinizi satıyorsunuz. Allah kul olmak yerine kalıcı olmayan
dünyanın çekici süslerine ve sizin gibi olan insanlara kulluk ediyor ve itaat
ediyorsunuz.
Özet olarak; Ey İnsanlar! İnsan
olmak hur iradenize sahip olmaktan geçer. Hur iradenize, etkisine alan çekim
alanlarından, nefsanin arzulardan kurtarmakla sahip olabilirsiniz ve ancak o
zaman samimi olarak Allah’a itaat edebilirsiniz.
Ne yazık ki bizler, çıkarcı ve
bencil nefsimize köleleşmiş hayatı kaybetme korkusu, bizleri şekilci, riyakâr
olarak hakikatten uzaklaştırmış ve bizlerde buna dini kılıflar bularak
kendimizi tatmin etmeye çalışmaktayız. Bizlerin bilinçsizce veya bilinçli köle
olduğu o kadar ilahlar var ki hür değiliz. Fakat buna rağmen nasıl Rehbere olan
bağlılığımızda! dahası Peygamberimize olan bağlığımızda! dahası Allah'ın kitabı
kurana olan bağlılığımızda! kendimizi hur ve özgür görebiliriz? Bizler doğru
yolu tanımlarken yaşantımızda o yolu benimsemiyoruz ya da benimsiyormuşuz
yapmaktayız çünkü amellerimizin sonuçlarını gözlerimizin önünde yaşıyoruz. Dolaysıyla Kendimizi hür kılamadığımızdan
ötürü, yaptığımız ziyaretler bir turizm gezisine dönüşmüş ve de öylesine basite
indirgemişiz ki Müslümanların yaşadığı zulümleri görmemize rağmen karşı
duyarsız olmuşuz. Dünyanın her yerinde 1000lerce Kerbela vakası yaşanırken
bizler huzurumuzdan dünyevi çıkarlarımızdan ödünç vermemek için çabalıyoruz.
İslam düşmanları gözümüzün için sokarak bizlere yaptıkları zulmü anlatmalarına
rağmen bunları haber olarak algılayıp hata öyle ki “O, bizden değil söylediği
de doğru değil” havasına girip bencil dünyamızı yaşamaya devam etmekteyiz. Bizler bu yapıyla nasıl olur da İmam Hüseyin
ve yarenlerinin kıyamını, Hürriyet & özgürlük aşıklarının yolunu aydınlatan
ışığı ve yol gösterici panosu olarak takip edebiliriz! İmam Hüseyin (as) ruhu
& bendeni özgürlüğün simgesi ve mutlak tanımı olduğunu bilmemize rağmen!
Netice olarak bugün ki
yaşadıklarımız ve de oluşan yeni düzende ne hac vazifelerimiz ne Masum imam
ziyaretlerimiz (Kerbela) artık eskisi olmayacak. Tezat şekilde örneklersek
Türkiye'de başörtüsü yasakken kadınlarımızın inanç ruh haliyle ve şimdi
serbestken inanç ruh halleri çok farklı. Bizler Allah taraftarlarının yaptıklarıyla
övünerek kendimizi o öyle sanmaktayız. Bizler imtihan edilmeden cennete
gireceğimizi beklemeyelim.
Şayet bizler Hür ve Özgür olmak
istiyorsak dünyayı bize karşı koz olarak kullana şeytan & onun uşaklarına
ve de nankör nefsimize karşı imam Hüseyin (as) her yönüyle kendimize lafla
değil amel ve samimiyetle örnek almalıyız ve onun gibi yaşamaya gayret
etmeliyiz ki Hür & özgür olalım.
Kendimizde bunu teste etmek çok basit; “Ya Hüseyin canım sana feda olsun”
derken Allah’ın emri olan namazı acaba vaktinde kılıyor muyuz? Gıybet etmekten kardeşlerimizi çekiştirmekten
kendimizi alıkoyabiliyor muyuz? İlişkilerimizde terazimizi adil tutabiliyor
muyuz? Ciddileşmekten, bencilikten ve
gruplaşmaktan kendimizi arındırabiliyor muyuz? Hak sahibine hakkını iade
edebiliyor muyuz vd… ?
Eğer bunları gerçekleştiremiyorsak bizler hür değiliz, Hür olmayan birsini
yaptığı ibadet sadece kendini kandırmak olur. Çünkü “LA” olmadan “İLLA ALLAH”
olmaz.
Mustafa Kemal TASPINAR
14 Eylül 2021