Iğdır Dünya Kudüs Günü Bildirisi

GİRİŞ: 01.05.2022 17:57      GÜNCELLEME: 01.05.2022 17:57
Rasthaber -  Dünya Kudüs Günü Ramazan aynın son Cumasında Iğdır'da da kutlandı ve düzenlenen miting sonunda aşağıdaki bildiri yayınlandı:

 Bismillahirrahmanirrahim

Sizleri biraz üzgün ve öfkeli ama çokça umutlu bir şekilde selamlıyoruz. Üzgünüz. Çünkü barış, adalet ve eşitlik kelimelerinin bu denli cümle içinde kullanılarak, yorgun düşürüldüğü başka bir çağ tanımıyoruz. Aydınlanma çağı ile gelen; adaletten sarayların, barış konseylerinin, özgürlük heykellerinin dikildiği bu devirde, Filistin’e reva görülen karanlık için üzgünüz. Ve öfkeliyiz, 100 yılı aşan haksızlığa, zulme ve işkenceye maruz kalan çocukların ve yetişkinlerin gittikçe kısılan seslerine, yalnızca birer sayıdan ibaret kalması hallerine. Zamanla yarışırcasına işlerimizden evlerimize koştuğumuz bir vakitte, bilmem kaçıncı çocuğu veya anneyi sorgusuz sualsiz sokak ortasında öldürme cürretine sahip olan bir israil askerine, öfkeliyiz.

Avrupa milliyetçiliği ve Avrupa sömürgeciliğinin bir ürünü olarak doğan, yahudilik dinini bariz bir şekilde siyasi amaçları için araçsallaştıran siyonist israil; 1917 yılından beri bir kanser tömürü olarak dünya barışını ve insanlık onurunu tehdit etmektedir. İnsanlığın felahına düşman olan bu kanser tümörü, her nerede özgürlük ve batıl sistemlere karşı kıyam girişimleri olursa onu engellemek için bütün gücünü kullanmaktadır. Kurulduğu günden itibaren özellikle Ortadoğu’da ve İslam coğrafyasında hükümetleri, ekonomileri, savaşları ve anlaşmaları yönlendirmekte, kurduğu şebekeler, ilişki içinde olduğu çıkar grupları ve küresel emperyalizmin gizli ve açık kurumlarıyla birlikte her alanda fitne ve bozgunculuğun merkezini oluşturmaktadır. Bu yapı günden güne zulmünü arttırmaktan çekinmemektedir. Hiç bir neden göstermeksizin masum bir insanı öldürebilmekte, meskenleri zorla boşaltıp toplama yerleşimcileri elini kolunu sallayarak oraya yerleştirebilmektedir. Peygamberler beldesi Kudüs, vahye dayalı dinlerin gözbebeği bu tertemiz mekanlar; ‘ekini ve nesli’ helak etme amacı taşıyan, kan ile beslenen, savunmasız bir halkın mazlumiyeti üzerinden zulüm sarayları kuran tarihin en kirli zihniyeti tarafından işgal altındadır. Bu zihniyet, Kerbela’daki Huseyni zihniyetin karşısında olan Yezidi zihniyetin bir devamıdır.

Değil mi ki Kerbela, tarihin en izzetli safının en zillet dolu ordusu ile karşılaşmasıdır? Değil mi ki Kerbela’nın mesajı mezhepler, mektepler, tarihler üstü ve evrenseldir? Sanki Huseyn’in Rabb’i adeta bir Kerbela sahnesini günümüzde bizlerin gözleri önüne sermekte ve ‘Helmin nasirin yensurini’ sorusunu Mescidi Aksa’nın sokaklarından duyurmaktadır. Sanki Kerbela’da olsaydı hangi safta olacağını bilmek isteyenler için ilahi irade Kudüs’ü tüm dünya insanlarının öz değerlendirmesine sunmuştur. Zulüm ile inleyen coğrafyalara kulaklarımız ne kadar ayarlı? ‘Benim gibi biri Yezid gibi birisine itaat etmez’ cümlesinin neresindeyiz? Bugünün yezid gibileri Ariel Şaronlar, Netanyahular bağlı oldukları zulüm sisteminin sadık askerleriyken, Huseyn gibiler nerededir, ne ile uğraşmakta, gündemlerini neler belirlemekte, neyin arzusu içerisinde hangi yönlere gitmektedirler?

Peki dünyanın suskunluğu ve zalimlerin desteğiyle yanan bu 100 yıllık zulüm ateşi daha nerelere kadar ulaşmayı hedeflemektedir sizce? Bir sonraki durağı neresidir, bir sonraki tutuşturacağı ev kimin evidir? Korkarım ki dünya masum evlatlarının ‘yok mu bize bir yardım eden?’ çağrısına kulak tıkadığı sürece, kendi evladının, kardeşinin de emniyette olmayacağı bir geleceği hazırlamaktadır. Tam da bu sebeple bu feryat her birimizi muhattap almaktadır. Ve biz zihin dünyalarımızı ve gönül evlerimizi bu muhattaplığa açarsak bu çağrıya yanıt verişimizin ilk adımını atmış olacağız.

Muharrem ayı geldiğinde yüreklerimizi kaplayan hüzün, annelerimizin aşkla ve gözyaşlarıyla ütüledikleri siyah gömlekler, babalarımızın ‘zillet bizden uzaktır’ feryatlarıyla büyüttükleri nesiller elbet zulmün sarayını titretecekler. Filistin’e ve dahi tüm acı ile kaplı olan coğrafyalara eli yetişemese de kalben ve diliyle lanet eden annelerimizin, babalarımızın, gençlerimizin, yanan kor gibi yürekleri Huseyni bahçemizin en göz alıcı meyveleridir. Bu kor gibi yanan yürekler kendi içlerinde de ilahi bir meşale bulunduran sonraki nesilleri aydınlatacak ve karanlığın zulmü elbet yok olacaktır. Ve dün olduğu gibi bugün de zulmün sembol ismi olan Filistin, izzet dolu direnişiyle nefes almaya devam edecektir.

Ümitvar olmamızın sebebi budur. Ümitliyiz çünkü tarih binlerce atlı ve yaya ordusu ile 72 kişiye karşı savaşan Yezidi zihniyetin hüsranını ve çaresizliğini gün gibi aşikar kılmaktadır. Ümitliyiz çünkü ‘nice az topluluğun, Allah’ın izniyle nice çok topluluklara galip geldiği’ ilahi vaadinin inancıyla yoğrulan bir toplumun evladıyım. Ve ümitliyiz çünkü işlerin nasılda değiştiğini, hak safının nasılda ‘azı’ ‘çok’ kıldığını, ‘yapacağımız en iyi şeyin ‘elimizden gelen en iyi şeyi yapmak olduğunu’ bizlere gösteren kutlu bir davanın yolcularından olduğumuza inanıyoruz.

Adalet Güneş’inin doğacağı günün özlemiyle.

Iğdır Kudüs Gönüllüleri

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM