İlginç!

GİRİŞ: 13.05.2022 08:45      GÜNCELLEME: 13.05.2022 08:45
Rasthaber -  Ben “İsrail’in sonu yaklaştı” desem kızanlar olabilir ama bunu bir İsrailli derse kimsenin haberi olmaz hatta dünya medyası görmemezlikten gelir.

Oysa bunu söyleyen kişi İsrail’in eski Başbakanı Ehud Barak.

İçişleri, Dışişleri ve Savunma Bakanı olarak görev yapan Barak, Genel Kurmay Başkanlığı’ndan sonra 1999’da İşçi Partisi lideri olarak Başbakan oldu.

Demek istediğim adam önemli biri.

4 Mayıs’ta Yediot Aharonot gazetesinde yazdığı bir makalede İsrail’de yaşanan iç ve dış sorunlara ve tehlikeli gelişmelere dikkat çekerek “80 yılın laneti”nden söz etti.

Özetle Barak şöyle diyor:

“Yahudi tarihinde Kral Davut ve Haşmonayim hanedanlığı dönemlerinin dışında kurulan Yahudi devletlerinin tümü 80 yılını doldurmadan dağıldı ve yıkılıp gitti. Bu iki devlet de kuruluşunun 80’li yıllarında dağıldı. Şimdiki İsrail devleti de kuruluşunun 80. yılına (2028) yaklaşmaktadır. İsrail’in kaderinde seksen ya da seksenli yıllar laneti olabilir. Tıpkı Amerika’da olduğu gibi. Kurulduktan 85 yıl sonra bu ülkede iç savaş patlak vermişti. Benzer şekilde İtalya Krallığı kurulduğundan (1861) 84 yıl sonra (1944) yıkıldı. Alman İmparatorluğu da kuruluşundan (1871) 74 yıl sonra (1945) ortadan kaldırıldı. Sovyetler Birliği ise 80 yılını tamamlamadan (1991) dağıldı.”

Benzer söylemleri 2020 yılında dillendiren dönemin Başbakanı Netanyahu ise az daha iyimser olarak İsrail devletinin bu laneti aşarak 100. Kuruluş Yıl Dönümünü kutlayacağını umduğunu söylemişti.

Bakalım kim haklı çıkacak?

Netanyahu mu Barak mı!

Anlaşılan her ikisi bir çok İsrailli gibi ülkelerinin “ilelebed payidar” olduğundan kuşku duyuyor.

İlginç bir duygu.

Üstelik çoğunluğunun ailesi başka ülkelerden Filistin’e göç etmiş ve 1948’de İsrail devletini kurmuşlardı.

Bu devlet de yıkılırsa gidecekleri yer de bulamazlar.

Türkiye’yi ilgilendiren konuya bakalım.

Daha önceleri Macaristan’ı ve oradaki seçimleri anlatmıştım. 3 Nisan’da yapılan genel seçimlerde 12 yıldır ülkeyi tek başına ve anti-demokratik yöntemlerle yöneten Başbakan Orban’ın partisi Fidesz oyların %53’ünü alarak zafer kazananmıştı. Hem de kendisine karşı birleşen 6 muhalefet partisine karşı.

Orban; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (Putin’in de) yakın dostu olduğu için AKP ve medyası çok sevinmişti çünkü oradaki muhalefet bizdeki muhalefeti andırıyordu.

Fransa ise değişik bir açıdan farklı bir örnek.

11 Nisan’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Macron oyların % 27.84, Faşist Marine Le Pen % 23.15 ve sol söylemli Melenchon % 21.95 aldığı için 25 Nisan’da yapılan ikinci tur seçimlerinde sol aday yoktu ve Macron yeniden seçildi.

Peki sol olup bitenden ders aldı mı?

Galiba!

Sol ve sol söylemli partiler 12 ve 19 Haziran’da yapılacak olan parlamento seçimlerinde ortak hareket etme kararı aldılar. Çoğu zaman ülkeyi yöneten Fransız Sosyalist Partisi (son seçimde %1.7), bir zamanlar Avrupa’nın en güçlü komünist partisi Fransız Komünist Partisi (%2.3), Yeşiller (%4.6), radikal sol iki parti ve bazılarına göre Troçkist Melenchon’un yeni kurduğu Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin vardığı anlaşmaya göre “İttifak partileri sağcıların meclisi ele geçirmesine ve halk düşmanı bir iktidar kurma çabasına izin vermeyecektir”.

Macaristan’da olup bitenlerden ders alıp almadığı belli olmayan bizdeki “altılı masa” bundan sonra ne yapar belli değil ama “sol ve sol söylemli parti ve güçler Fransa deneyiminden ders çıkarabilir.”

Ama geç kalmadan yoksa zifiri karanlığın çökmesine az kaldı!

Gelelim son konuya…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BAE, İsrail, Suudi Arabistan ve yakında Mısır’la barışma çabasına karşın Suriye lideri önceki gün aniden Tahran’a gitti.

Cumhurbaşkanı Reisi’den sonra Esad’la görüşen Dini Lider Hamaney “Biz birlikte teröristlere karşı savaşırken İran ve Suriye’nin komşularının liderleri siyonistlerle kahve içiyor” dedi.

Dün yapılan açıklamaya göre Katar Emiri ve Erdoğan kankası Temim her an Tahran’ı ziyaret edebilir. İran Cumhurbaşkanı Reisi de yakında “bir Körfez ülkesini ziyaret edecek”.

BAE ya da Suudi Arabistan olabilir.

Bu coğrafyanın bildik kuralı:

Kimin eli kimin cebinde belli değil”.

Adı üzerinde: Büyük Tiyatro!

korkusuz

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM