Savaş her an başlayabilir çünkü ABD ve emperyalist ülke destekli Fransa; Rusya’nın Afrika’da güç kazanması karşısında çılgına dönmüş durumda.
‘Arap Baharı’ sürecinde yaptıkları gibi.
Emperyalist ülke ve güçlerin Arap ve Türkiye dahil Müslüman ülkelerin iktidarlarını kullanarak bu coğrafyayı ne hale getirdikleri ortada. İşbirlikçi iktidarlar yetmeyince dünyanın dört bir tarafından ruh hastaları bizim coğrafyaya taşınarak IŞİD, NUSRA ve benzeri katil örgütler piyasaya sürüldü.
Nisan 2019’da ekmek ve benzine yapılan zamları protesto etmek için sokağa dökülen Sudan halkının ayaklanmasını fırsata çeviren emperyalist ülkeler her zaman onların hizmetinde olan İslamcı diktatör Ömer El-Beşir’in devrilmesine yardımcı oldu. Oysa El-Beşir Sudan’ın ikiye bölünmesine izin vermiş , her türlü pisliğin içinde bulunmuş ve 30 yıllık faşist iktidarıyla dolaylı-dolaysız emperyalizmin hizmetinde olmuştu. El-Beşir’i deviren ve ABD ve batı ile ittifak ilişkileri başlatan darbeci generallerin ilk işi İsrail ile dost olmaktı.
Ülkeye demokrasi, özgürlük ve zenginliği getireceğini söyleyerek iktidarı ele geçiren generaller yaklaşık beş aydır kendi aralarında kavga edip duruyor ve ülkede iç savaş devam ediyor. Emperyalist ülkelerin umurunda olmadığı için Sudan olayları batının medyasında haber bile olmuyor. Nijer’de olası savaşın sonuçları Sudan’dan farklı olmayacaktır çünkü herkes iki yüzlü, sahtekar ve tezgah peşinde.
Geçen yıl Nisan ayında Suudi Arabistan ve BAE destekli ABD komplosu ile hükümeti düşürülen Başbakan Umran Han yabancılar tarafından kendisine verilen hediyeleri satmakla suçlanarak beş yıl siyaset yasağı ile birlikte üç yıl hapis cezasına çarptırılarak tutuklandı.
Ekim’de yapılması beklenen seçimlere kadar İran ve Afganistan’a komşu ülke her an iç savaşa sürüklenebilir.
Suudi Arabistan Veliahtı Muhammed Bin Selman Ukrayna savaşını sonlandırmak için önceki gün Cidde’de aralarında Rusya’nın olmadığı 30 ülkenin katıldığı ( Rusya dostu Brezilya, Güney Afrika ve Hindistan katılıyor) bir konferans düzenledi. Toplantıya katılan hiç bir ülke temsilcisi Muhammed Bin Selman’a ‘ Barış için uğraşman iyi de ama sen sekiz yıldır komşun Arap ülkesi Yemen’i bombalıyorsun ve BAE ile birlikte işgal etmeye uğraşıyorsun’ demedi ya da deme cesaretini gösteremedi çünkü adamın günlük petrol satışı en az bir milyar dolar.
Hatırlarsanız biz de bu adama neler neler söylemiştik ama yeşil dolarların hatırı için onu Ankara’da krallar gibi karşılamıştık.
Tıpkı ‘dost ve müttefikimiz’ Ömer El-Beşir’i deviren Darbeci General El-Burhan’ı iki kez karşıladığımız gibi.
Oysa ‘dost ve müttefikimiz’ Müslüman Kardeş Muhammed Mursi’yi Temmuz 2013’de deviren darbeci Sisi’ye dokuz yıl boyunca söylemediğimizi bırakmamıştık sonra da Katarlı Temim’e ‘Kardeş şu Sisi ile bizi barıştırsana’ demiştik. Sonra bir baktık halkı gaza getirdiğimiz Rabia’dan vazgeçilmiş ve onun yerine Erdoğan ‘Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan ve Tek Devlet’ demiş ve bununla seçimi kazanmış.
Zavallı insanlarımız.
Hele az beklesinler!
Lozan’ın 100. Yılı bittiğine göre yakında ‘gizli maddelerin’ bize attığı kazıklardan kurtuluyoruz. Yakında Türkiye’nin her yerinden leblebi, şeker, fındık, fıstık ve lokum fışkıracak. Herkes Türkiye’yi kıskanacak ve ‘Dünya Lideri’nin dostluğunu kazanmak için sıraya girecek.
Tam o sırada ‘Dünya Lideri’ ne yapar bilinmez ama Gabar’daki petrol çıkarılıncaya dek umarım benzin fiyatını 50 lira yapmaz. Putin doğal gazın parasını şimdilik almayabilir ama Muhammed Bin Selman’ı petrolü parasız vermeye pek niyetli görünmüyor.
Adamın Türkiye ve Erdoğan’la ilgili bir hesabı vardır. Yoksa kendi vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı İstanbul’da öldürtmez ve dosyasını da Erdoğan’dan almazdı.
tele1