Yemen Ensarullah Hareketi’nin, Lübnan Hizbullahı’nın Irak ve
Suriye’deki yapıların İsrail ve ABD’yi hedef alması, kıskacın daraldığı
izlenimini verdi. ABD’de başkanlık seçimlerinin yapılmasıyla yeni bir sürece
evrilen Aksa Tufanı Savaşı, ateşkesin İsrail için bir zaruriyet olduğunu kabul
ettirdi. Suriye’deki değişen yönetim, Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes ve
Yemen’in Gazze’deki durumu baz alıp kendi sınırlarına çekilmesi bölgedeki
tansiyonun düşmesine neden oldu.
ABD Başkanı Donald Trump’ın hesapsız söylemleriyle yeniden
alevlenen coğrafya İran-ABD ilişkilerinde hararetli tavırları beraberinde
getirdi. İran’ın direniş ekseni diye tabir ettiği bölgelerdeki etkisi ABD ve
İsrail tarafından iyice bastırılmaya çalışılsa da bu girişimin kısa vadede
mümkün olamayacağı anlaşıldı. İran’ın yeniden yapılanma süreciyle bölgedeki erklerle
olan teması, yeni İran vizyonunu ortaya koyacaktır.
ABD’nin İran’ın nükleer programını kontrol altında tutmaya
yönelik adımlarına bakıldığında, İsrail’in yönlendirici güç olduğu
görülmektedir. İsrail’in ABD politikalarına yöne vermesiyle ortaya çıkan
sürecin, sert güç unsurlarını kullanarak pekiştirmek istemesi İran’ı yeni bir
daraltma alanına entegre etmeye eşittir denilebilir.
ABD’nin, İran semalarında oluşturduğu güç gösterisine
yönelik hamleler, İsrail’in Gazze’deki ateşkesi bozup tekrar sivilleri hedef
alarak soykırıma geri dönmesi ve Yemen’in ABD önderliğinde vurulması, İran’ı
baskılamaya yönelik adımların birer parçası olarak okunmaktadır. İran’ın
Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen’deki nüfuzunu tekrar bir araya getirmeye dair
çalışmaları bölgesel gelişmelerin yeniden yapılanmasını doğurmaktadır.
İran, kurduğu ağ sayesinde İsrail’i yıllardır caydırmaya
ilişkin hamleleriyle baskılamıştır. İsrail’e en yakın konumda bulunan Hizbullah
hareketi, İsrail’e zaman zaman ciddi zarar vermiştir. Aksa Tufanı ile savaşta
yeni bir cephe açan Hizbullah 2025’e gelinceye kadar birçok komutanını feda
etme durumunda kaldı. Özellikle İsrail’in çağrı cihazları saldırısıyla işleyişi
darbe alan Hizbullah yapılanması, günümüze uygun olarak yeniden şekillenme
mecburiyetindedir. İsrail ile ateşkes sürecinde olan Hizbullah’ın Suriye
üzerinden tekrar şekillenebilmesi için, yeni yönetimle temasların artması
gerekmektedir. Son günlerde Lübnan-Suriye sınırında çıkan çatışmaların,
kargaşalı bir zaman dilimine denk gelmesinin tevafuk olmadığı söylenebilir.
İran’ın Esad’ın yanında Filistin direnişi için durduğu tezinin yerini bugünkü
reel politik yansımalar yeniden şekillendirecektir. İran’dan gelen mesajlara
bakıldığında yeni Suriye yönetimiyle ilişkilerin olabileceği noktasına vurgu
yapılmaktadır. İran, Irak ve Suriye alanlarındaki temaslarını
yoğunlaştırabilirse, İsrail’i yeniden bölge dışına itecek unsurları oluşturabilir.
Diğer seçeneğin; yani İsrail’in çevresindeki güçlerin etkisiz hale getirilmesi
ise İsrail’in orta vadede topraklarını büyüteceği anlamını taşıyabilir.
İran’ın bölgedeki etkinliğini yeniden kazanması için başta
Türkiye olmak üzere, Suriye ve Irak ile arasındaki pürüzleri halletmesi
gerekmektedir. Türkiye ile İran arasındaki karşılıklı demeçlerin bölgesel
etkilerin iki ülke için de olumsuz yönde olacağı ortadadır. İsrail’in yıllardır
üzerinde çalıştığı “Ahtapot Doktrini” ABD’nin de endişesi haline gelmiştir. İran
ile nükleer pazarlık öncesi bölgenin yeniden ateş çemberine döndürülmesi, yeni
stratejik bir sabrı oluşturabilir. İran’a olası bir saldırısı İsrail’in en
büyük arzusu durumundayken, Trump’ın Çin’e yönelmek istemesi yeni balansı
oluşturmaktadır. İran, bölgenin yeniden şekillenmesine yönelik gerek askeri
gerek diplomatik adımlarını kararlılıkla atacağı görünmektedir.