İstiğfar ve Tevbe

GİRİŞ: 23.03.2022 11:02      GÜNCELLEME: 23.03.2022 11:02
Rasthaber -  Bismillahirrahmanirrahim

Allah-u teala tarafından teşri edilen ilahi hükümlerin önemine baktığımda - oruç tutmak, Kur’an okumak, me’sur duaları okumak, Allah’ın inayeti ile O’na tevessül etmek- buların hepsinin önemli olduğunu görüyorum ama bizler için çok önemli olan bir amel var; “istiğfar etmek”, mağfiret dilemek, bilmeden yaptığımız veya cehaletimizden işlediğimiz günahları veyahut Allah etmesin bilerek işlediğimiz günahları Allah’ın affetmesini dilemektir.

“İstiğfar” konusunu akli ve Kur’ani olarak ele almak istemiyorum, sadece çok önemli mubarek Kadir geceleri münasebetiyle istiğfar konusunu hatırlatmak istedim.

İstiğfara olan ihtiyaç

Azizlerim; bacı ve kardeşlerim, Allah’tan af dilemenin/ istiğfarın ilk adımı, Allah’a dönmektir. Tevbe etmek yani Allah’a dönmek; insan nerde olursa olsun, hangi makamda olursa olsun, kemalin hangi derecesine ulaşırsa ulaşsın- hatta Emirelmüminin (a.s) seviyesinde olunsa da- yine istiğfara ihtiyacı vardır. Allah-u teala peygamberine Kur’an-ı Kerim’de defalarca buyuruyor; “istiğfar et!”. Peygamber masum olmasına, hiç bir günah işlememesine, hiç bir ilahi emre karşı gelmemesine reğmen Allah yine kendisine istiğfar etmesini emr ediyor.

Peygamberlerin, evliyaların istiğfarlarının hakikati nedir?, bunun kendisi başlı başına bir konudur ama  şu kadarı aşıkardır ki, onların istiğfarı bizim günahlarımızdan dolayı yaptığımız istiğfar gibi değildir. Bizlerin işledikleri günahları onlar asla işlemezler; onların makamları çok yücedir, Allah’a yakın oluşları ve rububiyyet makamına yakınlıkları en yüksek seviyededir. “Gurb” ( Allah ‘a yakınlık makamı) makamında bizler için mubah olan-hatta bazen müstehab olan- ameller o yüce insanlar için Allah’a yaklaşmaya engel olarak görülebilir. Onların istiğfarı,  o gurb makamının şanına layık olacak şekildedir. Hem de ciddi bir şekilde , sadece dille zahir istiğfar değildir. Emirelmüminin, kendisinden nakl edilen duayı Kumeyl´e de istiğfar ile başlıyor; Allah’ı, önce isimine, sonra kudretine, sonra azametine ve celal ve cemal sıfatlarına ant/yemine verdikten sonra istiğfara başlıyor: “ İlahi ismet perdesini yırtan günahlarımı bağışla!”.... Ebu Hamzay-i Sumali duası ve bu büyük zatlardan nakl edilen diğer dualar da aynı şekildedir. Hepimizin istiğfara ihtiyacı var.

Ey mümin kardeşlerim! Ey kalpleri saf ve pak olanlar! Sakın mağrur olup demeyin “biz günah işlemedik ki, niye suçlu olalım, niye mukassir olalım”, Allah’ın verdiği nimetlerin karşısında yaptığımız iyi amellerin ne kadar değeri vardır? Bu yaptığımız iyi ameller, Allah’ın nimetlerinin karşısında  şükr hakkını yerine getirmiş olmak için yeterli midir? Yaptığımız iyi amelleri, Allah’ın nimetleri karşısında zikr etmeye değer mi? Bizler bunların şükrünü yerine getirmeye gücümüz yetmez. İnsan, Allah’ın an be an gönderdiği fazlından ve lütfundan mustağnı olduğunu söyleyebilir mi? Bizler her an O’na muhtacız, Allah’ın inayeti heran bizlere ulaşıyor. “Hayırın bizlere devamlı ulaşıyor”.. biz ise şükrünü yerine getirmekten aciziz. İşte bu, insanın kendisini mukassir ve suçlu görmesini ve neticede istiğfar etmesini gerektirir.

Kadir gecesi istiğfar ve mağfiret talep etmek için büyük bir fırsattır, Allah’tan af dileyin. Bizlere dergahina yönelme fırsatı vermiş, istiğfar etme fırsatı tanımıştır; istiğfar ve tevbe ederek O’na yönelelim. Aksi takdirde Allah’ın günahkarlara söylediği : “özür dilemeleri için de onlara izin verilmeyecek” ( Murselat/ 36 ) sözü, kıyamet günü -Allah etmesin -bizim için de söylense özür dilemek için iznimiz dahi olmayacak; günhakarlara ağızlarını açmaya izin verilmeyecek, orası özür ve af dileme yeri değidir. Burda fırsat var, burda izin var. Burdaki her özür ve af dileme insanı yüceltir, günahları yıkar, sizleri temizleyip nurlandırır. Bu dünyada fırsat varken istiğfar edin, Allah’tan af dileyin, Allah’ın muhabbetini kazanın. “Beni anın ki, ben de sizi anayım...” ( Bakara /152 ) Sizler kalbinizi Allah’a yöneltip Allah’ı kalbinizde hazır edip Allah’ı andığınız zaman Allah-u teala o anda lütuf, şefkat ve rahmetini size yöneltir ve inayet, bağışlama ve cömertlik eli size doğru uzanır. Allah’ı hatırlayın devamlı O’nu anın, aksi takdirde öyle bir gün gelecek ki Allah’ın günahkarlara hitabı şöyle olacak: “İşte bugünkü kavuşmanızı unuttuğunuz gibi, biz de sizi unuttuk”  (Casiye/ 34) Yani dünyada Allah’ı anmayan unutan insanı Allah da kıyamet günü unutacak ve unutulmaya terk edecek. Kıyamet günü böyle bir sahnedir.

Allah-u teal bugün kendisine yönelmeye , O’nu anmaya, dergahında  raz-u niyaz etmeye ve yalvarıp yakarmaya izin vermişse öyleyse muhtaç ellerinizi ona uzatın, O’na olan muhabbetinizi izhar edin, kalbinizdeki muhabbet ve aşkı gözyaşı olarak gözlerinizden akıtın. Bu fırsatı ganimet olarak bilin aksi takdirde, bir gün vardır ki Allah günahkarlara şöyle buyuracak : “Boşuna figan etmeyin bugün. Bizim tarafımızdan yardım görmeyeceksiniz.” (Müminun/ 65) O gün ağlayıp sızlanmanın hiçbir faydası olmayacaktır. Elimizdeki bu fırsat, Allah tarafından O’na yönelmemiz ve dönmemiz için bize bahş edilmiş hayati bir nimet ve fırsattır. Yılın en değerli günleri bu Ramazan ayında karar kılınmıştır, Ramazan ayının gecelerinin içinde de Kadir gecesi verilmiştir.

Kadir gecesi rivayetlerinde beyan ettiği gibi üç geceden biridir. Merhum Muhaddisi Gummi nakl ediyor: İmam’a (a.s), “bu üç geceden- veya iki geceden- hangisi Kadir gecesidir? diye soruduklarında İmam (a.s) buyuruyor: “Ne kadar kolaydır insan iki-üç geceyi Kadir gecesi olarak geçirsin.” Ne gerek var insan iki- üç gece arasında tereddüt etsin, üç geceyi de Kadir gecesi olarak anmak çok mu fazla? Niceleri vardır Ramazan ayının hepsini Kadir gecesi gibi geçirir; o geceye ait amelleri birinci geceden son geceye kadar yerine getirirler.

Allah için kalbini temizleyip arındırarak Allah dergahına yönelen bir millet, Allah’tan sadikane isterse ve sadikane ona sığınırsa asla bedabaht ve yüzü kara olmayacaktır. Zillete düçar olmayacaktır, fesatta boğulmayacaktır, düşmanın esiri ve dahili ihtilaf ve fitnelere giriftar olmayacaktır. Milletlerin başına gelen bu kadar bedbahlık onların kendi yüzündendir.” Başınıza gelen her müsibet ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir.....” ( Şura / 30 ) İşlemiş olduğumuz günahlar, ihmaller, gafletlerin sayesinde kendimizi bedbaht etmişiz.

Allah’ın dergahına yönelen kimse, kendisini günahtan koruyacak, ismete yaklaştıracak ve kendisini korunma altına alacak ilk adımı atmış sayılır. Allah’a sığınalım, O’dan isteyelim ki yanlız O’nun rızası için çalışalım, yalnız onun için adım atalım. Kalplerimizi Allah’a emenet edelim. Kalplerimizin sefalığını Allah’ı yad ederek nurlandıralım; kalpler sefalı olursa, kalpler dünyaya bağlanmazsa, dünya ve maddiyatın esiri olmazsa, o zaman bu toplum nurani bir toplum olur, böyle bir toplum iyi çalışır; hem kendilerini iyi yetiştirirler, hem de dünyalarını abad ederler.

Bu günlerin kadirini bilin! Gerçekten Kadir gecesinin kadirini bilin! Kur’an buyuruyor: “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır”. Bir gecenin bin aydan daha hayırlı olması büyük bir değerdir. Melekler nazil oluyorlar. Ruhun nazil olduğu bir gecedir. Allah’ın “Selam” diye nitelediği bir gecedir. Selam, hem Allah’ın kullarına ilahi selam ve tehiyyati manasınadır, hem de insanların kalpler, ruhlar ve toplumları için selamet, sulh-u sefa ve huzur manasınadır. Maneviyat açısından çok yüce bir gecedir.

Kadir gecelerinin kadirini bilkin; ülke sorunları içini, kendi sorunlarınız için, müslümanların sorun ve zorlukları ve İslam ülkelerinin problemleri için dua edin.

İslam ülkelerinin  sorun ve müşkülatlarının halolması için  Allah’a yalvarın. Bütün insanlar için dua edin; insanların hidayet olması için, kendiniz için, ölmüşlerimiz için dua edin.

Bu saatlerin ve dakikaların kadirini bilin, ben de siz değerli bacı ve kardeşlerimden Kadir gecelerinde bana da dua etmenizi istiyorum.

Vesselamu aleykum ve Rahmetullahi ve berekatuh

YORUMLAR

REKLAM