‘Kahrolsun Diktatörlüğünüz! Yaşasın Diktatörlüğümüz!’

GİRİŞ: 01.02.2025 12:20      GÜNCELLEME: 01.02.2025 12:20
Rasthaber -  Bilimsel konuşmaların, derin analizlerin ve kelli felli adamların ciddiyetle ortaya koyduğu çıkarımların, sanatçıların, zaman makinesi içinde yolculuk yapan kâhinler misali anlattıklarının ve uyarılarının kıymeti ve doğruluğu zaman içinde ispatlansa da yaşansa da ah keşke dinleseydik denilse de keşkeler keşkek üretmiyor. İnsanoğlu denemeden ikna olmuyor da birader denenmiş olanı tekraren denemek insanoğluna yakışıyor mu? Devrilen zalim bir idarenin yerine daha zalim bir yönetimi ikame etmek nasıl bir aklın ürünüdür? Gidene “bye” gelene “hi” zihniyeti nasıl bir hastalıktan mustariptir?

HİCİV SANATI

92 yaşındaki genç Dureyd Lahham Suriyeli tiyatro ve sinema sanatçısıdır. Dimaşk (Şam)’ın en kadim yerleşkelerinden olan El-Emin mahallesinde doğmuş Müslüman-Şii bir ailenin evladıdır. 81 yaşındaki genç eşi Hala Bitar (Baytar) Şam’ın en maruf bir Sünni ailesinin kızı. Ğavvar El-Tavşi ismiyle ünlendi. Kızı Dina, Şam’da meslektaşımdı. Torunları da öğrencilerimdi. Senarist ve yönetmendir. Kahkahalar eşliğinde ağlatan, güldürürken düşündüren çağın yetiştirdiği ender sanatçılarındandır. Sanat sanaa kökenlidir. Sanayi kelimesinin de kaynağıdır. Eser ortaya koyan, üreten, devletin siyasetlerini, yöneticilerini, yalanlarını, baskılarını, şantajlarını, yalakalarını, medyasını özellikle anne, baba, kadın, işçi, memur ve emekçilerin baş rolde olduğu toplumsal meseleleri, başta Filistin olmak üzere bölgesel sorunları, emperyalist devletlerin zihniyetini, oyunlarını, Arap Birliği denilen ama Arap milletini paramparça eden ucube örgütü siyasi hiciv sanatıyla sundu.

Şam’da El-Hamra (Kızıl veya Kırmızı) sinemasında bazı müsamerelerini seyretme imkânım oldu. Sarhoşken kendisini cennetten arayan babasıyla Filistin sohbeti muhteşemdir. Müslüman toplumların ve Arap devletlerin ihanetlerini anlatır; “Baba sen neden şehit olmuştun” sorusuna “unuttun mu evladım? Vatan için. Söyle bakalım uğruna şehit olduğumuz meselelere ne oldu? Filistin’i özgürleştirebildiniz mi, aranızdaki sınırlar kalktı mı tek millet tek devlet tek yürek oldunuz mu?”, “Bunlarda bir şey mi baba. Mesela ben bugün Bağdat’ta kahvaltı yaptım. Sudan Hortum’da öğle yemeği yedim. Seninle Dubai’den konuşuyorum. Hudutlar artık sadece haritada var. Hürriyet’ te ellerinden öper. Hapishaneler sadece adi suçlular için var. Toplama kamplarını da hastaneler, okullar, parklar ve kütüphaneler yaptık. Adalet tıkırında… Tüm yabancı ülkelerden örnek adaletimizi, nizamımızı, kanunlarımızı incelemek üzere turistler geliyor. Filistin’i sordun: Bu sual yıllarca süren mücadeleden sonra sorulur mu sevgili babam? Sen merak etme şehit babam; Filistin’i kurtaramadık ama tüm Arap coğrafyasını Filistin’e benzettik…”

‘VATAN ANADIR’

Dureyd Lahham 2011’den sonra Suriye’den ayrılmadı. Neden diğerleri gibi daha rahat yaşayabileceğin başka bir ülkeye gitmedin sorusuna; “Vatan anadır. Anneniz hastalandığında, size muhtaç olduğunda, sizi öpmek koklamak istediğinde yanında olursunuz. Vatan da ana gibidir.

Vatanımız hasta, yaralı, saldırılar altında onun yanında olmak gerekir.” demişti. Sonra HTŞ ve Ahmet Şara Colani Şam’a musallat oldu. Adına devrim dediler. Hani deniliyor ya, “Ali’yi sevmek Alevilik ise biz de Aleviyiz” diye. Devrim de diktatör Esad’ı devirmekse eyvallah diktatörü devirdiler. Ancak devrim, devirdiğiniz diktatörün yerine yeni bir diktatör getirmek değildir. Peki gelenin diktatörlüğü nasıl tescil edilmiştir? Bu sorunun cevabı Dutrey Lahham’ın bir tiyatrosunda var: Koltuğa general edasıyla oturur. Askerleri arkasındadır.

TRAJİKOMİK TİYATRO

Milleti toplar ve ilan eder; “Diktatörü devirdik. Dönemindeki meclisi, vekilleri, partileri, örgütleri, sendikaları, kurumları ve ona ait ne varsa ilga ettik, rafa kaldırdık. Demokratik, hür, adil ve herkese hizmet edecek yeni devletimizi ilan ediyoruz. Diktatörün tüm eserlerini silinceye kadar devrimi yapan kuvvet olarak her şeyden biz sorumlu olacağız. Anayasayı biz yazacağız. Partileri biz belirleyeceğiz. Eğitimi, ekonomiyi, siyaseti, biz tanzim edeceğiz. Kimin dost kimin düşman olduğunu biz tayin edeceğiz. Bize benzemeyeni bize benzeteceğiz. Benzemekte direneni ıslah edeceğiz. Islah olmayanı Allah’a havale edeceğiz. Allah’ın kabul etmediğini biz de etmeyeceğiz.”

Toplanan milletin içinden bir cesur yürek sorar: “Özgür seçimler olacak mı?” sorusuna cevaben; “Tabi ki olacak. Önünüze sandıklar koyacağız. Kapalı zarfla içinde oy kullanacaksınız.”

Diktatör Esad’ı deviren Ahmed Şara ve örgütü, BM kararlarında, Türkiye’nin kararlarında ve alemin kararlarında da bir terör örgütünün başıdır. Ne hikmetse Şara’nın dostu olmak, birlikte çalışmak için Ankara’dan Moskova’ya, Katar’dan AB’ye YPG’den ABD’ye İsrail’den İngiltere’ye Irak’tan Ürdün’e herkes Şam’a merdiven dayamış. Bu trajikomik tiyatroyu anlayan varsa beri gelsin.

HÜKÜMETİN İÇİNDEKİ SUÇLULAR

Perşembe günü Ahmed Şara, Suriye Geçici Hükûmeti Lideri veya Genel Komutanlık Şefi sıfatını terk ederek kendisini Suriye Devlet Başkanı ilan etti. “Yağmalama, insan kaçırma, işkence, yargısız infaz ve cinsel şiddet” suçlarından sorumlu savaş suçlusu ilan edilen ve ABD tarafından aranan ve yaptırım listesinde olan Ebu Amşa, Süleyman Şah Tugayı Lideri Fehim İsa, Hamza Grubu Komutanı Seyf Bolat Ebubekir, “Ezidi kadın ve çocuk ticareti” de dahil olmak üzere insanlığa karşı işlenmiş suçlardan ve “Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrîn Halef’in katili” olarak aranan Ebu Hatem Şakra'nın (Ahmed el-Hayes) önceki gün Suriye'de Ahmet Şara’nın hükûmetinde yönetici olmaları ve Şara’nın Devlet Başkanı seçildiği “Zafer Konferansı”nda konuşma yapması şaşkınlık yarattı.

Bunun yanında BM ve bağımsız devletler, Esad’ın suçları kayıt altına alınırken sahadaki istisnasız tüm silahlı örgütlerin ellerinin kanda olduğu, tecavüz, yağma, yargısız infaz, işkence gibi suçları ihtiva eden dosyaların arşa ulaştığı gerçeğidir. Esad yönetiminin suçlarını dosya haline getiren ve uluslararası kuruluşlara rapor eden Suriye Gözlemevi, HTŞ ve bileşenlerinin suç işlemeye devam ettiklerini, özellikle Alevi vatandaşlara karşı sistematik bir siyasi, ekonomik baskı uyguladıkları, yargısız infazların devam ettiğini not etmiş. Şara’nın kendisini devlet başkanı tayin ettiği konferansta, Mısırlı siyasi hiciv ustası Adil İmam’ın meşhur sloganını anımsatıyor: “Kahrolsun diktatörlüğünüz! Yaşasın diktatörlüğümüz!”

AYDINLIK

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM