Rasthaber - Allah’ın adıyla,
Otuz yıla yakın bir süredir zalim Ermenistan tarafından işgal altında bulunan Karabağ, tüm dünya ülkelerinin bildiği gibi bir müslüman ülke olan Azerbaycan’a aittir.
Ama ne yazık ki bu “işgal” dünya kamuyunda yeterince yer bulamadı; hep milli kaldı. Yani sadece Türk dünyasında kısır bir şekilde yer buldu. Bir Filistin meselesi gibi evrenselleşemedi oysa Karabağ da bir müslüman toprağıdır. Ve işgal altındadır.
Filistin davası, İslam dünyasının ve tüm dünya genelinde hür düşünen insanlar ve devletler tarafından kabul görürken, Karabağ müslüman dünyasında bile yeterince yer bulamadı, kabul görmedi, acaba nerelerde yanlış yapıldı?
Karabağ’ın sahipleri (! ) işi Türklük ve Turancılık boyutu ile ele almasının etkisi ne kadardır?
Vatan sevgisi imandandır. İnsanların kalbinde iman yoksa sadece ırkçılık kavmiyyetçilik duygusu, gerçek manada vatanı müdafa etmeye yetmez.
Ayrıca bu günde Karabağ için asıl savaşanlar, Allah-u Ekber ve Ya Hüseyin nidaları ile çarpışan, yüreği Ku’ran ve Ehlibeyt aşkı ile dolu olan ümmet bilincine sahip yiğitlerdir.
Vatanı Allah rızası için mudafa edip, Allah’ın rengine bürünürseniz her halukarda kazanırsınız; ölseniz de öldürseniz de kazanmış olursunuz. Zira ölümü göze almadan, şehadete inanmadan başarıya ulaşılmaz.
Karabağ olaylarında şimdiye kadar hep milliyetçilik, Turancılık rengi gördük o yüzdendir ki, Karabağ’ı sözüm ona sahiplenenler Ermeniye düşman oldukları gibi İran islam Cumhuriyetine de düşmanlık ettiler. Oysa ki Karabağ savaşında en çok yardımı İran islam cumhuriyeti vermiştir.
İran islam cumhuriyeti, şimdiye kadar dünyanın muhtelif yerlerinde mazlumlara vediği desteği, bazen açıktan Filistin, Yemen, Suriye vs gibi bazen de Bosna, Afganistan, Keşmir, Karabağ vs gibi gizli yapmıştır.
Ama Suriye olaylarında İran’ı mezhepçilikle suçlayanlara karşın açık destek verdikleri sunni Filistin’in yanında, sunni Bosna’ya da yardımlarını “biz mezhepçi olsak sunni Filistine veya sunni Bosnaya destek verirmiydik”? diye açıklama yapmak zorunda kaldılar. Zira İran islam Cumhuriyeti Bosna’ya en çok askeri ve teçhizat bakımından yardım eden ülkedir.
Araştırmacı Kyle Orton çalışmalarında Bosna’nın ilk cumhurbaşkanı ile İran arasındaki iyi bağları olduğunu söyler. 92-96 döneminde Bosna’nın cumhurbaşkanı olarak görev yapan Aliya İzzetbegoviç 80’li yıllardan görevi bırakana kadar İran devletinden her türlü desteği gördüğünü yazmıştır.
Zira Aliya İzzetbegoviç de şöyle diyordu; “İran’ın Ayetullahları, istihbaratın ve özellikle de paramiliter Devrim Muhafızları (Pasdaran) gruplarının eliyle Bosna ordusu içindeki bazı birliklerin aldığı eğitimde önemli söz sahibi oldu. İran aynı zamanda lojistik desteğin yanı sıra bölgeye silah ve mühimmat da gönderdi, İran olmasaydı Bosna haritadan silinmişti.”
Oysa İran’ın Bosna’ya yardımı hiç bir basında yer almamıştır. Gizli destek verdiği savaşlardan biri de en azından basına yansımayan ya da tersi yönde yansıtılan savaşlardan biri de Karabağ savaşıdır.
Kaç gündür Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırması sonucu Azerbaycan’ın yiğit erleri karşı taarruza geçmiş ve işgal topraklarının bir kısmını geri almıştır. Ve inşaallah işgal altındaki tüm toprakları da Hüseyni yiğitler kurtaracaktır.
Buna herkesden çok müminler ve Karabağ’ı müslüman toprağı olarak görenler, yani en çok, sözde değil özde destek verenler sevinmişir.
Fakat ne yazık ki yine insanlığın yeminli düşmanları, satılık kalemler ve milliyetçilik, Turancılık rengine bürünen bir takım cahiller guruhu, Ermenistan’ı kenara bırakmışlar sanki Azerbaycan ile İran savaşıyormuş gibi İran İslam cumhuriyetine insafsızca belden aşağı vurmaya çalışıyorlar.
Bunlara resmi ve birinci ağızdan cevap verilmesine rağmen, genelde insanlık özelde ise İran ve Şii düşmanları halen satıldıkları siyonizmin kalemşörlüğünü yapmaya devam ediyorlar..
Zira geçtiğimiz günlerde Kudus tv de 1. Karabağ savaşında Ermenistan’a karşı büyük başarılar elde eden Genaral seyyid Hüccet Kebiri ve İslam inkilabı Rehberi İmam Ali Hamenei’nin Erdebil temsilcisi Ayatullah seyyid Hasan Amili İran İslam cumhuriyeti aleyhinde yapılan yalan propagandalara cevap olsun diye bir takım açıklamalarda bulunup belgeler sundular.
Gerçekleri kamuoyu ile paylaştılar ve görüldü ki gerçekten Karabağ’ı satanlar başta Turancılık oyunları ile halkı kandıran zamanın devlet başkanı Ebülfez Elçibey ve onun gibi düşünen zavallılardı.
Gerçekte yardım edenlerse, sonuna kadar gitmeye hazır olan İran islam cumhuriyetinin ve Azerbaycan’ın Hüseyni yiğitleriymiş.
Yine İranlı Emekli Genaral Muhsin Rızai de basına yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Karabağ savaşının ilk dönemlerinde Devrim muhafızlarının başarısıyla Karabağ’ın bır karış toprağı bile kaybedilmemişti, ancak ABD nin oyunları ile Azerbaycan’a Türklük ve milliyetçilik duyguları ile girerek İran devrim muhafızlarını bölgeden çıkarıldıklarında Karabağ kaybedilmiş oldu”.
Bu açıklamalara ve belgelere rağmen satılmışlara son sözümüz bu olsun ki! Yeryüzünün en değerli varlığı olan insan, çok değerlidir, onun için insan eğer kendini satacaksa ucuza satmamalıdır. Zira gerçek manada “Halifetullah” olan insanın değeri en az bir cennet eder; insan satacaksa kendini cennet karşılığında satmalı, bir kaç akçe veya dolara değil.!
Karabağ işgalinin, evrenselleşmesine engel olan dünya ve özellikle islami kamuyounda yer bulmamasının sebebi, bizzat müslümanları turancılık duyguları ile ötekileştiren, dışlayan Turancılık ve kavmiyyetçilik yapanların ta kendileridir.
“Karabağ” da “Kudüs”de bizimdir ve her ikisi de işgal edilmiş İslam topraklarıdır.
Karabağ ve Kudüsün özgürlüğünü görme ümidi ile….
Mehmet Yüksek