“Reyyan İbn-i Şebib (a.s) İmam Rıza’nın (a.s) huzuruna
vardığında, İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bugün Muharrem’in ilk günüdür.
Eğer ağlamak istiyorsan Hüseyin’e (a.s) ağla.”
İmam Rıza’nın (a.s) tavsiyelerinin diğer bir bölümünde şöyle
geçmektedir: “Ey İbn-i Şebib! Ne zaman Hüseyin b. Ali’yi (a.s) hatırlasan şöyle
de: “Ben de onlarla beraber olsaydım da ben de o büyük lütfe nail olsaydım, ben
de muradıma erseydim”
Ne zaman İmam Hüseyin’i (a.s) hatırlasan bu “Keşke”yi söyle.
Bu yani ne demek? Bunun bir mesajı ve anlamı var. Yani
“Keşke ben de din yolunda cihad etme ve din yolunda şehit olma düşüncesinde
olsam demektir. Bu “Keşke” “Keşke”ler şehadet arzusudur, cihad arzusudur,
mücadele arzusudur. Öyleyse bu canlı ve zinde bir mesajdır. Bu batıl ve boş bir
hayal ve arzu değildir, bu bir emirdir ve şöyle buyurmaktadır: “Ne zaman
Şehitler Serveri İmam Hüseyin’i (a.s) hatırlasan de ki; “Keşke ben de onlarla
beraber olsaydım da ben de o büyük lütfe nail olsaydım, ben de muradıma erseydim”
Öte yandan yine aynı mesaj vardır. Bize sadece şehitleri
selamlayıp, keşke yanınızda olsaydık, sizin yolunuzdan yürüseydik demekle
kalmadılar. Onlara da “Keşke bizimle olsaydınız, burada ne olduğunu
anlasaydınız” deyin buyurmuşlardır.
Yasin Suresi’nin şehidi (Habip Neccar) de bunu söylüyor.
Yasin Suresi’nin şehidini (Habip Neccar) incelediğinizde bu
şehidin hayatta olan bizlere Yasin Suresi’nde geçen mesajı şudur: “Keşke
kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını
bilseydi!”