Köprüden önceki son çıkış

GİRİŞ: 21.01.2022 06:34      GÜNCELLEME: 21.01.2022 06:34
Rasthaber -  ABD/NATO-Rusya arasında tüm diplomasi çabaları sonuçsuz kaldı.

Köprüden önceki son çıkış, Cuma günü Cenevre’de Lavrov ile Blinken arasında yapılacak son Rus-Amerikan görüşmesi olacak.

ABD Başkanı Biden, belli ki savaş istiyor. Zaten bunu açıkça söyledi: “Rusya Ukrayna’ya girecek” dedi.

Ne Ukrayna ile Gürcistan için NATO’ya alınmayacak güvencesi veriyor, ne de nükleer füzeleri ortalığa saçmama garantisi.

Rusya Devlet Başkanı Putin de sözünü söyledi. “Bize bu güvenceler verilmezse gereğini yaparız” dedi.

Ukrayna başta olmak üzere, Amerikan silahlarının yerleştirildiği Romanya, Polonya, Baltık ve İskandinav ülkeleri dümeni tamamen Amerika’ya devretmiş durumda.

Son 2 senedir, hatta pandemi döneminde bile durmayan Defender Europe isimli NATO “tatbikatları” bu hazırlıkları yapıyordu zaten.

(Kazakistan’da yaşanan olaylar, RAND Corporation’ın altıncısı Transdinyester’de gerçekleşecek olan planının beşinci bölümüdür. Önceki dört bölüm son iki yılda Ukrayna, Suriye, Beyaz Rusya ve Dağlık Karabağ’da yaşandı. Rusya’nın bir aşırı konuşlanmaya zorlanarak zayıflatılması söz konusudur. Mayıs 2019’da ABD askeri-sınai kompleksinin düşünce kuruluşu RAND Corporation, konuyla ilgili altı seçenek sıralamıştı:
 1. Ukrayna’nın silahlandırılması;
 2. Suriye’deki cihatçılara verilen desteğin arttırılması;
 3. Belarus’ta rejim değişikliğinin teşvik edilmesi;
 4. Güney Kafkasya’daki gerilimlerin istismar edilmesi;
 5. Orta Asya’daki Rus etkisinin azaltılması;
 6. Transdinyester’deki Rus varlığıyla rekabet edilmesi. Kaynak: Thierry Meyssan, “Washington, RAND’ın planını önce Kazakistan’da, ardından Transdinyester’de sürdürüyor” başlıklı yazısı)

Şimdi Ukrayna ve Gürcistan olmasa bile, çünkü onların teknik olarak NATO’ya alınması yıllar alacak bir şey, İsveç ve Finlandiya gibi tarafsızlıkla işlerini başarıyla yürütmüş Avrupa ülkeleri NATO’ya alınacak muhtemelen.

Eğer bir savaş çıkarsa Rusya, Ukrayna’yı bir kaç günde işgal eder ama bunu Amerika zaten biliyor.

ABD’nin yaptığı hesap, Rusya’yı Avrupa’nın kıyısında yeni bir “Afganistan” tuzağına çekmek.

ABD, Avrupa’yı Asya’dan tamamen koparıp yanına almak istiyor.

Bunun için ortalığı yeniden yangın yerine döndürmekten çekinmeyecek.

Tıpkı 90’larda Yugoslavya’da yaptığı gibi.

O zaman da yangını söndürmek için bir damla su taşımamış, aksine Almanya ile birlikte benzini boca etmişti.

Şimdi o Almanya ise Ukrayna meselesinde çekimser duruyor.

Ukrayna’ya silah satmıyor, askeri kargo ve birliklerin hava sahasını kullanmasına izin vermiyor. En son İngilizlere karşı bunu uyguladı.

Çünkü Almanya Rusya’dan ucuz doğalgaz alıyor. Kuzey Akım Bir üzerinden aldığı doğalgazın bir o kadarını da Kuzey Akım 2’den alacak. Buradan diğer Avrupa ülkeleri de yararlanacak.

Almanya, 2014 krizindeki Minsk anlaşmalarını savunuyor. (Rusya’nın da istediği zaten, Amerika yüzünden uygulanmayan anlaşmaların hayata geçmesi. Rus kökenli Doğu Ukrayna’nın öz yönetime kavuşması.)

Çünkü bir savaş durumu olursa, bundan en çok zarar görecek olan Avrupa ülkeleri olacak.

İkinci planda ise Karadeniz komşusu Türkiye elbette.

Tayyip Erdoğan’ın son anda arabuluculuk girişimi, Moskova’dan kibarca ret yanıtı aldı.

Kremlin, Ukrayna’ya açık desteği bilinen Türkiye’ye, “Sizin en iyi yapacağınız şey, Kiev yönetimini Minsk anlaşmalarına uymaya teşvik etmek olur” dedi.

Türkiye son dönemde NATO ve ABD’ye yanaşıyor.

Bunda yaşanan ekonomik krizin büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.

Yıllardır liberal küresel batı kapitalizminin bir pazarı olan ülkemiz artık dibe vurdu.

Para girişi yok, üretim yok, petrol doğalgaz yok.

2002’den 2008’e kadar bol miktarda gelen krediler AVM’lere gitti, lüks inşaatlara, betona gömüldü.

Değerli TL ile ithal cenneti olduk.

Tıpkı şeytana ruhunu satan Faust hikayesindeki gibi.

Şimdi öyle bir noktadayız ki, halk gelir açısından Hindistan, gider açısından Almanya koşullarında yaşıyor.

Pahalılık herkesin belini büktü ve ufukta iyi bir gelişme gözükmüyor.

Açlık ve kıtlık bu trajedide bizi bekleyen son perde.

İş bu ahval ve şerait içinde, Türkiye buğday, doğalgaz, nükleer enerji teknolojisi ve yaşamsal önemdeki S400 savunma sistemlerini aldığı Rusya ile düşmanca bir yöne doğru ilerliyor.

Yaşamsal önemdeki S400 dedim, niye derseniz, Türkiye haritasını açıp bakın.

Türkiye, bugün Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Gürcistan, Doğu Akdeniz, Rum Kesimi, Suriye ve Irak’taki Amerikan üsleriyle kuşatılmış durumda.

ABD’nin iki hedefi var. Birincisi Türkiye’yi bölmek ve bir Kürdistan kurmak. İkincisi de Yunanistan ve Rum kesimiyle Türkiye’nin denizlerini ve kıyılarını kontrol altına almak. Yani hem Anavatanı hem Mavi vatanı işgal peşindeler bu net.

İçerideki 9 milyon Suriyeli ve Afgan göçmen ile siyasetteki işbirlikçileri eliyle de adım adım bu emellerine yaklaşıyorlar.

Amerikalıların İngiliz ağababalarının “Barbar Türkleri Asya’ya gönderme” planı tıkır tıkır işliyor.

Türk toplumu Sezen Aksu, beka, tarikat, din iman düşmanlığı vs. sahte gündemleriyle oyalanıyor.

Eğer ki bir Rus – Batı savaşı çıkar da biz Batı’nın yanında yer alırsak, bu tarihimizde bize yıkımı getiren Kırım savaşının hızlandırılmış bir versiyonu olarak bize dönecektir.

Türkiye’nin nesnel çıkarları Avrasya’dadır. Avrupa’nınkiler de öyle aslında.

ABD, dolar ve donanma gücünü yitirerek artık süper güç olmaktan çıkıp, İngiltere gibi bir “ada devleti” olmaya doğru geriliyor.

KÜRESEL PLANDA NELER OLUYOR

Ukrayna krizi dünyada da pek çok farklı gelişmeyi tetikleyebilir.

E. Amiral Cem Gürdeniz twitterde önemli bir mesaj verdi.

Dedi ki, “ABD Çin’i çevrelemede Rusya’yı yanına alamadı. Rusya’nın Pasifik’te Çin’e desteğini azaltmak için batıda oyalanması gerekti. Ukrayna krizi bilerek kışkırtıldı. Hem NATO’ya yeni tehdit yaratıldı hem de Rusya Pasifik’te uzaklaştırıldı. Şimdi Tayvan’a dikkat.”

Evet, dünyadaki satranç tahtasında sadece Rusya ve ABD yok.

Çin de önemli bir aktör ve hamlelerini çok dikkatli seçiyor.

Eğer ABD, Rusya’yı Ukrayna’ya çekerse, Çin de yıllardır süre giden Tayvan meselesini çözmek için uygun bir fırsat bulabilir.

Mavi Vatan’ın yüz akı genç jeopolitik uzmanlarımızdan Dr. Deniz Güler de buna bağlı önemli bir gelişmeye işaret ediyor:

“ABD Donanması’nın uçak gemisi saldırı gruplarının öbeklendiği bölgeye bakılırsa, bu Amiral Cem Gürdeniz’in ifadesini teyit ediyor. Uzun zamandır Çin Denizlerinde birinci ve ikinci ada zinciri arasında saldırı gruplarının bu kadar toplandığını görmemiştim. Zira 2 ay evveline kadar Tayvan’ın Asyalı NATO olarak tabir edilen QUAD’a partnerliğe ne kadar sıcak baktığına dönük haberler de çıkıyordu. Bugün de Japonya, ABD ve Tayvan arasında donanma işbirlikleri günden güne artıyor.”

Rusya ve Çin ABD saldırganlığı karşısında giderek birbirine yaklaşan iki ortak gibi hareket ediyor.

Jeopolitik gelişmeler zaman zaman birine yarayıp, diğerine yaramasa da, bu işbirliğini hassasiyetle koruyorlar.

Mesela Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi, dolaylı yoldan Çin’e yarayabilir.

ABD’nin güçlerini Doğu Avrupa’ya odaklaması, Tayvan ve diğer bölgesel sorunlarda Çin’in elini güçlendirebilir ve hamle fırsatı verebilir.

Ancak bunu yaparken asla stratejik ortaklıklarını bozmuyorlar.

Şu anda NATO ve Amerikan önderliğindeki Batı cephesine karşı, çekirdekte Rusya, Çin ve İran’ın bulunduğu bir Avrasya cephesiyle mücadele ediyorlar.

Ama bu cephe giderek genişlemeye uygun.

Mesela Çin, İran ile yaptığı devasa anlaşma sonrasında Suriye ile Kuşak ve Yol Girişimi ortaklık anlaşması imzaladı. Orta Koridor’un kilit ülkesi Türkiye zaten üye.

Rusya ile 400 milyarlık Trans Sibirya doğalgaz hatlarını hızlandırdı.

Şanghay İşbirliği Örgütü’ne İran Eylül 2021’de tam üye oldu. Türkiye ise hala diyalog üyesi. Çin de Rusya gibi bizim açımızdan çok önemli çünkü Türkiye’nin bir numaralı ithalat yaptığı ülke.

Kazakistan’daki batı destekli selefi ve fetö darbe girişimi, yine KGAÖ (Kollektif Güvenlik Anlaşması Ögrütü) tarafından bastırıldı.

Yine Rusya ve Çin artık Batı Asya’da çok aktif.

Eğer Ukrayna’da savaş çıkarsa, Irak ve Suriye’deki ABD hedeflerine saldırılar artar.

Suudi Arabistan ile İran arasındaki barış görüşmeleri Irak, Rusya ve Çin desteğiyle devam ediyor.

BAE de ilginç biçimde Batı kampından kopma işaretleri veriyor.

ABD’den F-35 alımlarını iptal edip rotayı Rusya’ya çevirdiler.

Doğu Avrupa’da pek çok ülke ve güneyde İtalya Kuşak ve Yol Girişimi üyesi. (Kuşak ve Yol Avrupalı üyeleri: Arnavutluk, Belarus, Bosna Hersek, Hırvatistan, Çekya, Estonya, İtalya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Makedonya, Moldova, Karadağ, Polonya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna)

Lavrov – Blinken görüşmesinin yapılacağı Cuma gününe doğru ABD ve Avrupalı müttefikleri arasında temaslar hızlandı. Blinken bu görüşme öncesi apar topar Ukrayna’nın başkenti Kiev’e gitti.

İran Cumhurbaşkanı Reisi ise dün Moskova’daydı. Reisi, Putin ile yaptığı ve çok önemli diye nitelediği görüşme sonrası Rusya ile ilişkilerin stratejik bir boyuta taşınacağının işaretini verdi.

Öte yandan Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in de 4 Şubat’ta Pekin’de görüşeceği bildirildi.

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov'a göre, Kış Olimpiyatları’nın 4 Şubat’taki açılış törenine katılacak olan Putin, Şi ile birlikte Ukrayna, ABD ve NATO’yu masaya yatıracak.

İki büyük Asya gücü, bu kez daha operasyonel konuları görüşecek ve kuvvetle muhtemel önemli kararlar alacak.  

Şurası kuşku götürmüyor ki, ABD’nin azalan gücüne bakmadan kalkıştığı Asya’yı çevreleme harekatı giderek daha tehlikeli bir hal alıyor.

 

Dipnot: Twitter’da yeni adresim Hüseyin Vodinalı @HVodinali

veryansın

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM