Mayın Eşekleri

GİRİŞ: 06.12.2024 20:22      GÜNCELLEME: 06.12.2024 20:22
Rasthaber -  Kerhen kullanmış olduğumuz bu başlığın şiddete teşne/terör yanlısı bazı kesimleri rahatsız edeceği kanaatindeyiz. İstem dışı olsa da bu metaforu kullanma ihtiyacı duyduk. Söz konusu kesimi ikna etmek zor, bunu biliyoruz ancak biz insanî vazifemizi yerine getirmek ödevindeyiz...

"Mayın eşeği" metaforunu bilmeyenler için konuyu izah edelim: Suriye ile Türkiye arasındaki 911 km'lik sınır boyunun 550 km'lik bölümü mayınlarla kaplı. (Bırakın mayını, İslâm coğrafyalarında sınır olmamalı. Bu durum her şeyden önce İslâm akidesine tezattır.) Sınır boylarında kaçak ticaret yapanlar mayınlı bölgeden geçerken önlerine bir eşek alıp söz konusu tehlikeli araziden geçmeye çalışırlarmış. Eğer mayın patlarsa olan eşeğe olurmuş. Kaçakçılar can güvenlikleri için böyle bir yöntem uyguluyormuş. Suriye'ye nüfuz etmek isteyen ABD ve Siyonist çete de aynı taktiği uygulayarak sahaya zahmetsiz çökmek ve yerleşmek adına terör örgütlerini "mayın eşekleri" olarak kullanmaktadır. ABD, aynı yöntem ve taktikle PYD/YPG'yi de böylesi bir amaçla Suriye'nin kuzeydoğusuna yerleştirdi. Bunları bir taraftan eğitti diğer taraftan 50 bin TIR dolusu silahla donattı. ÖSO ise, Erdoğan'ın ifadesiyle Obama döneminde ABD ile birlikte kuruldu. Hatırlayınız, MİT TIR'ları onlara silah taşımıştı. Şimdi ise ÖSO, El-Nusra ve IŞİD'in isim değiştirmiş hâli olan HTŞ (Heyet Tahrir'ü Şam)'ı ve MSO (Milli Suriye Ordusu)'nu ABD eğitip donattı ve sahaya sürdü.

Örgüt elemanlarına sormak lazım, ABD'nin verdiği silahlarla kimin adına vekâlet savaşı yapıyorsunuz? Elbette ki, ABD tarafından kullanıldıklarını ve Siyonist çeteye alan açıp hizmet ettiklerini söylemeyecekler. Çünkü kullanıldıklarını bilmiyorlar, büyük ve uzun vadeli sinsi tezgâhın bir parçası olduklarının farkında değiller. Bir süre önce bu senaryonun aynısı Afganistan'da da uygulanmıştı. Bildiğiniz üzere İran ile iyi ilişkiler içerisinde olan Burhanettin Rabbanî hükümetini devirmesi için büyük şeytan ABD Taliban isimli örgütü eğitip donattı ve sahaya sürdü. Bu donanım sayesinde Taliban tam bir muharrib güç hâline gelmişti.

Bu güçle 27 Eylül 1996 yılında Kabil'e girip Afganistan'ı ele geçiren Taliban başlarına örülen çorabın farkında değildi. Meydanın kendilerine kalacağını sanıyorlardı. Oysa Ekim 2001'tarihde ABD tarafından sürpriz bir şekilde işgale uğrayıp bertaraf edildiler. Bu işgal, bu zillet ve bu kaos ortamı tam 20 yıl sürdü. Eğer, "Düşmanımın düşmanı dostumdur" diyen ve Afganistan savaşçılarına silah verip lojistik destek sağlayan İran olmasaydı bu işgal daha kaç sene sürerdi Allah'u âlem?

Bir zamanlar İngilizler de Hicaz Yarımadası'daki kutsal topraklarımızı Osmanlı'dan koparıp Suud aşiretine teslim etmek için aynı yöntemi uygulamıştı. İngilizlerin Suud aşireti çapulcularına verdikleri silahlarla Osmanlı kalleşçe sırtından hançerlenmişti. Bugün de ABD, terör örgütlerini eğitip donatıyorsa ve onlara her türlü silah ve mühimmatı veriyorsa onları aparat olarak, onları "mayın eşekleri" olarak kullandığından dolayıdır...

Uzun yıllardan beri Filistin davasına sahip çıkan ve İran'dan gelen silah sevkiyatına lojistik destek veren tek Arap ülkesi Suriye 15 Mart 2011 tarihinden bu yana terör örgütleri tarafından sırtından hançerlenmektedir. Maalesef ki, terör örgütü elemanları bu şeytanî plândan haberleri yok ve Siyonist çete adına bu işi yaptıklarının farkında değiller. Hasan Nasrallah Siyonist çete tarafından şehid edildiğinde İdlib'te teröristler sevinçlerinden tatlı dağıttılar...

27 Kasım 2024 tarihinde gerçekleşen ateşkese kadar, yani iki ay boyunca Lübnan toprakları Siyonist çete tarafından yoğun bir şekilde bombalandı. Maksat Hizbullah’ı sadece Kuzey Filistin ve Lübnan’da değil Suriye'de de etkisiz hâle getirmekti. Bu nedenle Lübnan'a yönelik yoğun bombardımanlardan dolayı Hizbullah Suriye'deki milis güçlerini çekip Lübnan’ın savunulması yoğunlaşınca Halep ve civarında terör gruplarına İsrail tarafından alan açılmış oldu. İsrail’in bu kıyağından dolayı olsa gerek HTŞ sözcüsü olduğu bilinen bir şahıs, Suriye'ye tamamen hakim oldukları takdirde Şam'da İsrail büyükelçiliği açacaklarının taahhüdünde bulundu. Zaten öteden beri 22 Arap ülkesi içerisinde İsrail'in büyükelçilik binası olamayan tek ülke Suriye idi. Şunu bilmiş olalım ki, hangi ülkede İsrail'in büyükelçilik binası varsa o ülke Siyonist çetenin tahakkümü altındadır. Biz bunu en bariz şekilde Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde gördüğümüz gibi aynı şekilde Türkiye'de de görüyoruz. 14 aydan beri süren katliama rağmen büyükelçilik binaları kapatılmamışsa ve ticaret devam ediyorsa biz daha ne söyleyelim? "Koltuklarınızdan olmak ve ekonominizin çökmesini istemiyorsanız sesinizi çıkarmayın" diye Netanyahu canavarına harfiyen uydular...

Merhum Erbakan Hocamız yıllar öncesinden, "Suriye gündeme geldiğinde bilin ki sıra Türkiye'ye gelecek" demişti. Nitekim kısa süre önce Erdoğan, Siyonist çetenin emelinden bahsederken Türkiye'nin de tehdit altında olduğunu vurgulamıştı. Maksat Suriye'yi federatif bir yapı ile dörde bölüp kolay yutulur lokma hâline getirmek. Şunu unutmayalım, Türkiye için de aynı amaç güdülmektedir.

Sayın okuyucumuz, gerek PKK/YPG olsun, gerek HTŞ olsun, zahiren bu terör örgütleri ile Siyonist çetenin emelleri örtüştüğü sanılmakta; oysa pazılın büyük parçasına baktığımızda terör örgütlerinin bütün uğraş ve çabaları, bütün döktükleri kanlar "büyük İsrail" emeline hizmet için olduğunu görmekteyiz. Bu nedenledir ki, işgalci İsrail Golan Tepeleri'ne kurduğu mobil hastanelerde yaralı teröristleri tedavi etmektedir. İyileştiklerinde, sahaya inip tekrar ismi Ahmet veya Mustafa olan Suriye Silahlı Kuvvetleri mensuplarını öldürecekler. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu askerlerinin PKK teröristleri tarafından öldürmesi gibi. Bu her iki öldürme eyleminde zerre kadar fark yok. Ama Suriye'deki teröristler ve onları alkışlayan aklı kıt insanlar ve malum medya bu empatiyi yapacak mümeyyizlikte değil. Onlar nezdinde PKK ve YPG terörist ama HTŞ ve ÖSO değil, öyle mi?

22 Arap ülkesi içerisinde Filistin davasına sahip çıkan, Filistinli direniş gruplarına İran'dan gelen silah sevkiyatında lojistik destek veren tek ülke Suriye iken siz kalkmış böyle bir ülkede mezhep taassubu güderek iç savaş çıkarıyorsunuz. Sünnî Filistin'i savunduğundan dolayı ABD ve kan içici İsrail'in hışmını üzerine çekip nice bedeller ödeyen Nusayrî Alevi'si Beşşar Esad'a teşekkür edeceğinize aksine onu alaşağı etmek için Suriye'yi kan gölüne çevirdiniz. Bu yaptığınız mezhebinize hizmet değil, bu yaptığınız Siyonist çeteye ve büyük şeytan ABD'ye hizmetten başka bir şey değil. Şimdi "mayın eşekleri" gibi kullanıldığınızın farkında değilsiniz ama çok yakında anlayacak ve başınıza örülen çorabı göreceksiniz.

15 Mart 2011 tarihinden bu yana süren bu lânet olası iç savaştan dolayı milyonlarca insan doğup büyüdüğü topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Onlar kardeş kanı dökmek istemediler ve doğup büyüdükleri topraklarını kahır içerisinde terk ettiler...

Şunu bilmiş olalım ki, şeytanî bir proje olarak Suriye halkının göçe zorlanması işgal plânının ön hazırlığından başka bir şey değildi. Nitekim ortam işgale hazır duruma gelince Siyonist çete tam harekete geçecekken Suriye topraklarında çok farklı bir durum hasıl oldu. Yani Siyonist çete tam Suriye'ye gireceği esnada İran ve Hizbullah'ın milis güçleri devreye girdi. Bu ani müdahale karşısında Siyonist çete Savunma Bakanı Yoav Galant, "Ortam öylesine hazır hâle gelmişti ki, biz tam Suriye'ye girecekken İran ve Hizbullah 5 bin milis gücü ile Suriye'ye girdi ve bizim plânımız altüst oldu" diyerek İran ve Hizbullah vesilesiyle yaşadıkları hayâl kırıklığını dile getirmiş oldu. Kısacası eğer İran ve Hizbullah Suriye'ye müdahale etmeseydi kesinlikle ifade ediyoruz ki bugün Suriye Siyonist çete tarafından işgal edilmiş olacaktı. Bu hayal kırıklığını sadece İsrail değil terör örgütleri de yaşamış oldu.

Şimdilerde ise İsrail'in yoğun bir şekilde Lübnan’ı bombalaması ile kendilerine alan açıldı ve Halep'i işgal ettiler. Teröristlerin amacı mevcut rejimi yıkıp yerine din adına bir devlet kurmak. Hemen şunu da ifade etmiş olalım ki, böylesi bir emellerine ulaşamayacaklar, velev ki ulaşsalar bile bu asla İslâm devleti olmayacaktır. Çünkü İslâm'da hedefe ulaşmak için başta terör olmak üzere her yol mubah değildir. Özellikle terör yöntemini kullanarak mücadele vermek fıkhen caiz değil. Kısacası zulüm üzerine kurulan bir devlet, İslâm devleti olamaz. Olsa olsa, Suriye'nin haricindeki Arap ülkeleri gibi ABD ve Siyonist çetenin piyonu bir devlet olur. Nitekim kendileri de bu piyonluğa amade olarak kan içici İsrail ile diplomatik ilişkiler geliştireceklerini söylüyorlar...

Defalarca dile getirdiğimiz üzere, müstevliler/yabancı işgal güçleri bir İslâm beldesine taarruz edip işgale yeltenecek olursa savunma sathıdaki muharrib güçlerimiz yeterli mukavemeti gösteremediği takdirde her Müslümana silaha sarılmak farzdır. Yine aynı şekilde bir İslâm beldesinde yönetim evrilip gayri İslâmî bir yapıya bürünürse, bu yapının değişip tekrar İslâm'a rücu etmesi için mücadele etmek Müslümanlara farz olmaktadır. Ancak tek şartla: Asla terör ve silaha sarılmamak koşuluyla. Suriye'de yapılanlar ise terör ve silahlı eylem.

Bizim bu hareketi tasvip etmeyişimiz bazı kesimleri rahatsız etmektedir. Oysa her şeyden önce böyle bir tercihi İslâm tasvip etmemektedir. İsmi Ahmet - Mehmet olan askere veya polise nasıl kurşun sıkarsınız? Veya size katılmıyorlar diye sivil insanları nasıl hedef alırsınız? Suriye'de yapılanlar bundan ibaret. Olayın başından beri terör örgütlerine silah veren ve onları eğitip donatan ABD değil mi? Büyük şeytan ABD bunu aleni olarak yapıyor. Az önce ifade ettiğimiz gibi teröristlerin yaralılarını ise Siyonist çete tedavi etmektedir. Bu durum bile teröristlerin "mayın eşekleri" olduğunu ortaya koymaktadır. Siyonist çeteye ve büyük şeytan ABD'ye hizmet ettiklerinin farkında değiller. Bakınız, işgalci İsrail 14 aydan beri Gazze'de insanlık dışı katliamlar yapıyor. Hastaneleri, okulları, mabedleri ve sığınma alanlarını vurdu, en son çadırlara sığınan insanları katletti. Siyonist çete adeta insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşetle soykırım işliyor. 20 bini bebek ve çocuk olmak üzere 50 binin üzerinde insanı hayattan kopardı. Madem elinize silah aldınız, neden namlularınızı bu zalimlere karşı doğrultmuyorsunuz? 22 Arap ülkesi içerisinde Siyonist çete ile uzlaşmayan, ülkesinde büyükelçilik binası bulundurmayan, ayrıca Filistinli savaşçı gruplara İran'dan gelen silahların sevkiyatına lojistik destek veren bu ülkeyi neden hedef aldınız? Namlularınızı bu ülkeye neden doğrulttunuz?

Sayın okuyucumuz, bu terör örgütleri öylesine sapkın bir düşünceye sahip ki, Filistinli grupların İran ile iyi ilişkiler geliştirdiklerinden, Şehid Kasım Süleymanî ile dost olduklarından ve İran'ın silah yardımını kabul ettiklerinden dolayı Şehid İsmail Haniyye ve Şehid Yahya Sinvar'ı mürtet ilân ettiler. (Hangi Sünnî ülke silah yardımında bulundu da onlar kabul etmedi?) Bu bakış açılarından dolayı Gazze'ye ilgi duymuyorlar. Oysa aklen, mantıken ve dinî bir vecibe olarak Gazze'ye sahip çıkmaları gerekir. Suriye'yi bu minvâl üzere değerlendirseler, bırakın orasını kan gölüne çevirmeyi, tam tersi olarak oraya sahip çıkmaları gerekir. Çünkü Suriye yıllardan beri "Direniş Cephesi"ne aleni bir şekilde destek vermektedir. Suriye'nin bugüne kadar belirli aralıklarla Siyonist çetenin ve ABD'nin saldırılarına maruz kalması da bu yüzdendir. Suriye bölgedeki diğer Arap ülkeleri gibi Siyonist çeteye büyükelçilik açsaydı, diplomatik ve ticarî ilişkilere girseydi, "Yüzyılın Anlaşması" ve "Abraham Sözleşmesi"ne imza atsaydı, ayrıca ABD'ye kapılarını açıp tahkim yasalarını kabul etseydi bugüne kadar maruz kaldığı sıkıntıları yaşamazdı. Bizzat Beşşar Esad'a, İran'dan gelen silah sevkiyatını durdurmasına ve Filistinli savaşçı grupların ofislerinin kapatılmasına karşılık Golan Tepeleri'nin iadesi teklif edildi. Esad bu ve benzeri teklifleri elinin tersi ile itti. Bu yüzden Esad bugün bu onurlu tavrının bedelini ödemektedir. Din adına ortalığı kana bulayan teröristler olayı bu zaviyeden neden değerlendirmiyorlar? Eğer Arap ülkelerindeki kötü yönetimler alaşağı edilecekse işe en kötüsünden başlanması gerekmiyor mu? Neden en "ehven-i şer" olanı tercih ettiler? Üstelik bu işe silahla, terörle başladılar. Oysa kötü yönetimleri değiştirmek adına asla silah ve teröre tevessül edilemez. Bir başka ifadeyle, sivil itaatsizlik dahil olmak üzere değişim ve dönüşüm için verilecek mücadele terör ve silah yöntemini zorunlu kılmamaktadır. Siz hangi akla, hangi kolektif iradeye boyun eğdiniz? Bunu din zaviyesinden anlamak ve bir kalıba oturtmak mümkün değil. Yanlış baştan yapıldı. Karşınızda müstevliler yok. Siyonist çetenin ve ABD'nin bölgedeki en öncelikli hedefi Suriye'nin Filistin'e sağladığı lojistik desteğin önünü kesmek. İç savaşı bunun için çıkardılar. Bunu bütün dünya biliyor ama cihatçı geçinen teröristler bilmiyor. Bu yüzden Siyonist İsrail ve ABD için kullanışlı birer aparat olarak "mayın eşekleri" durumundalar.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM