"Mayın eşeği" metaforunu bilmeyenler için konuyu
izah edelim: Suriye ile Türkiye arasındaki 911 km'lik sınır boyunun 550 km'lik
bölümü mayınlarla kaplı. (Bırakın mayını, İslâm coğrafyalarında sınır olmamalı.
Bu durum her şeyden önce İslâm akidesine tezattır.) Sınır boylarında kaçak
ticaret yapanlar mayınlı bölgeden geçerken önlerine bir eşek alıp söz konusu
tehlikeli araziden geçmeye çalışırlarmış. Eğer mayın patlarsa olan eşeğe
olurmuş. Kaçakçılar can güvenlikleri için böyle bir yöntem uyguluyormuş. Suriye'ye
nüfuz etmek isteyen ABD ve Siyonist çete de aynı taktiği uygulayarak sahaya
zahmetsiz çökmek ve yerleşmek adına terör örgütlerini "mayın
eşekleri" olarak kullanmaktadır. ABD, aynı yöntem ve taktikle PYD/YPG'yi
de böylesi bir amaçla Suriye'nin kuzeydoğusuna yerleştirdi. Bunları bir
taraftan eğitti diğer taraftan 50 bin TIR dolusu silahla donattı. ÖSO ise,
Erdoğan'ın ifadesiyle Obama döneminde ABD ile birlikte kuruldu. Hatırlayınız,
MİT TIR'ları onlara silah taşımıştı. Şimdi ise ÖSO, El-Nusra ve IŞİD'in isim
değiştirmiş hâli olan HTŞ (Heyet Tahrir'ü Şam)'ı ve MSO (Milli Suriye
Ordusu)'nu ABD eğitip donattı ve sahaya sürdü.
Örgüt elemanlarına sormak lazım, ABD'nin verdiği silahlarla
kimin adına vekâlet savaşı yapıyorsunuz? Elbette ki, ABD tarafından
kullanıldıklarını ve Siyonist çeteye alan açıp hizmet ettiklerini
söylemeyecekler. Çünkü kullanıldıklarını bilmiyorlar, büyük ve uzun vadeli
sinsi tezgâhın bir parçası olduklarının farkında değiller. Bir süre önce bu
senaryonun aynısı Afganistan'da da uygulanmıştı. Bildiğiniz üzere İran ile iyi
ilişkiler içerisinde olan Burhanettin Rabbanî hükümetini devirmesi için büyük
şeytan ABD Taliban isimli örgütü eğitip donattı ve sahaya sürdü. Bu donanım
sayesinde Taliban tam bir muharrib güç hâline gelmişti.
Bu güçle 27 Eylül 1996 yılında Kabil'e girip Afganistan'ı
ele geçiren Taliban başlarına örülen çorabın farkında değildi. Meydanın
kendilerine kalacağını sanıyorlardı. Oysa Ekim 2001'tarihde ABD tarafından
sürpriz bir şekilde işgale uğrayıp bertaraf edildiler. Bu işgal, bu zillet ve
bu kaos ortamı tam 20 yıl sürdü. Eğer, "Düşmanımın düşmanı dostumdur"
diyen ve Afganistan savaşçılarına silah verip lojistik destek sağlayan İran
olmasaydı bu işgal daha kaç sene sürerdi Allah'u âlem?
Bir zamanlar İngilizler de Hicaz Yarımadası'daki kutsal
topraklarımızı Osmanlı'dan koparıp Suud aşiretine teslim etmek için aynı
yöntemi uygulamıştı. İngilizlerin Suud aşireti çapulcularına verdikleri
silahlarla Osmanlı kalleşçe sırtından hançerlenmişti. Bugün de ABD, terör
örgütlerini eğitip donatıyorsa ve onlara her türlü silah ve mühimmatı veriyorsa
onları aparat olarak, onları "mayın eşekleri" olarak kullandığından
dolayıdır...
Uzun yıllardan beri Filistin davasına sahip çıkan ve
İran'dan gelen silah sevkiyatına lojistik destek veren tek Arap ülkesi Suriye
15 Mart 2011 tarihinden bu yana terör örgütleri tarafından sırtından
hançerlenmektedir. Maalesef ki, terör örgütü elemanları bu şeytanî plândan
haberleri yok ve Siyonist çete adına bu işi yaptıklarının farkında değiller.
Hasan Nasrallah Siyonist çete tarafından şehid edildiğinde İdlib'te teröristler
sevinçlerinden tatlı dağıttılar...
27 Kasım 2024 tarihinde gerçekleşen ateşkese kadar, yani iki
ay boyunca Lübnan toprakları Siyonist çete tarafından yoğun bir şekilde
bombalandı. Maksat Hizbullah’ı sadece Kuzey Filistin ve Lübnan’da değil
Suriye'de de etkisiz hâle getirmekti. Bu nedenle Lübnan'a yönelik yoğun bombardımanlardan
dolayı Hizbullah Suriye'deki milis güçlerini çekip Lübnan’ın savunulması
yoğunlaşınca Halep ve civarında terör gruplarına İsrail tarafından alan açılmış
oldu. İsrail’in bu kıyağından dolayı olsa gerek HTŞ sözcüsü olduğu bilinen bir
şahıs, Suriye'ye tamamen hakim oldukları takdirde Şam'da İsrail büyükelçiliği
açacaklarının taahhüdünde bulundu. Zaten öteden beri 22 Arap ülkesi içerisinde
İsrail'in büyükelçilik binası olamayan tek ülke Suriye idi. Şunu bilmiş olalım
ki, hangi ülkede İsrail'in büyükelçilik binası varsa o ülke Siyonist çetenin
tahakkümü altındadır. Biz bunu en bariz şekilde Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır
ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde gördüğümüz gibi aynı şekilde Türkiye'de de
görüyoruz. 14 aydan beri süren katliama rağmen büyükelçilik binaları
kapatılmamışsa ve ticaret devam ediyorsa biz daha ne söyleyelim?
"Koltuklarınızdan olmak ve ekonominizin çökmesini istemiyorsanız sesinizi
çıkarmayın" diye Netanyahu canavarına harfiyen uydular...
Merhum Erbakan Hocamız yıllar öncesinden, "Suriye
gündeme geldiğinde bilin ki sıra Türkiye'ye gelecek" demişti. Nitekim kısa
süre önce Erdoğan, Siyonist çetenin emelinden bahsederken Türkiye'nin de tehdit
altında olduğunu vurgulamıştı. Maksat Suriye'yi federatif bir yapı ile dörde
bölüp kolay yutulur lokma hâline getirmek. Şunu unutmayalım, Türkiye için de
aynı amaç güdülmektedir.
Sayın okuyucumuz, gerek PKK/YPG olsun, gerek HTŞ olsun,
zahiren bu terör örgütleri ile Siyonist çetenin emelleri örtüştüğü sanılmakta;
oysa pazılın büyük parçasına baktığımızda terör örgütlerinin bütün uğraş ve
çabaları, bütün döktükleri kanlar "büyük İsrail" emeline hizmet için
olduğunu görmekteyiz. Bu nedenledir ki, işgalci İsrail Golan Tepeleri'ne
kurduğu mobil hastanelerde yaralı teröristleri tedavi etmektedir.
İyileştiklerinde, sahaya inip tekrar ismi Ahmet veya Mustafa olan Suriye Silahlı
Kuvvetleri mensuplarını öldürecekler. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu
askerlerinin PKK teröristleri tarafından öldürmesi gibi. Bu her iki öldürme
eyleminde zerre kadar fark yok. Ama Suriye'deki teröristler ve onları
alkışlayan aklı kıt insanlar ve malum medya bu empatiyi yapacak mümeyyizlikte
değil. Onlar nezdinde PKK ve YPG terörist ama HTŞ ve ÖSO değil, öyle mi?
22 Arap ülkesi içerisinde Filistin davasına sahip çıkan,
Filistinli direniş gruplarına İran'dan gelen silah sevkiyatında lojistik destek
veren tek ülke Suriye iken siz kalkmış böyle bir ülkede mezhep taassubu güderek
iç savaş çıkarıyorsunuz. Sünnî Filistin'i savunduğundan dolayı ABD ve kan içici
İsrail'in hışmını üzerine çekip nice bedeller ödeyen Nusayrî Alevi'si Beşşar
Esad'a teşekkür edeceğinize aksine onu alaşağı etmek için Suriye'yi kan gölüne
çevirdiniz. Bu yaptığınız mezhebinize hizmet değil, bu yaptığınız Siyonist
çeteye ve büyük şeytan ABD'ye hizmetten başka bir şey değil. Şimdi "mayın
eşekleri" gibi kullanıldığınızın farkında değilsiniz ama çok yakında
anlayacak ve başınıza örülen çorabı göreceksiniz.
15 Mart 2011 tarihinden bu yana süren bu lânet olası iç
savaştan dolayı milyonlarca insan doğup büyüdüğü topraklarını terk etmek
zorunda kaldı. Onlar kardeş kanı dökmek istemediler ve doğup büyüdükleri
topraklarını kahır içerisinde terk ettiler...
Şunu bilmiş olalım ki, şeytanî bir proje olarak Suriye
halkının göçe zorlanması işgal plânının ön hazırlığından başka bir şey değildi.
Nitekim ortam işgale hazır duruma gelince Siyonist çete tam harekete geçecekken
Suriye topraklarında çok farklı bir durum hasıl oldu. Yani Siyonist çete tam
Suriye'ye gireceği esnada İran ve Hizbullah'ın milis güçleri devreye girdi. Bu
ani müdahale karşısında Siyonist çete Savunma Bakanı Yoav Galant, "Ortam
öylesine hazır hâle gelmişti ki, biz tam Suriye'ye girecekken İran ve Hizbullah
5 bin milis gücü ile Suriye'ye girdi ve bizim plânımız altüst oldu"
diyerek İran ve Hizbullah vesilesiyle yaşadıkları hayâl kırıklığını dile
getirmiş oldu. Kısacası eğer İran ve Hizbullah Suriye'ye müdahale etmeseydi
kesinlikle ifade ediyoruz ki bugün Suriye Siyonist çete tarafından işgal
edilmiş olacaktı. Bu hayal kırıklığını sadece İsrail değil terör örgütleri de
yaşamış oldu.
Şimdilerde ise İsrail'in yoğun bir şekilde Lübnan’ı
bombalaması ile kendilerine alan açıldı ve Halep'i işgal ettiler. Teröristlerin
amacı mevcut rejimi yıkıp yerine din adına bir devlet kurmak. Hemen şunu da
ifade etmiş olalım ki, böylesi bir emellerine ulaşamayacaklar, velev ki
ulaşsalar bile bu asla İslâm devleti olmayacaktır. Çünkü İslâm'da hedefe
ulaşmak için başta terör olmak üzere her yol mubah değildir. Özellikle terör
yöntemini kullanarak mücadele vermek fıkhen caiz değil. Kısacası zulüm üzerine
kurulan bir devlet, İslâm devleti olamaz. Olsa olsa, Suriye'nin haricindeki
Arap ülkeleri gibi ABD ve Siyonist çetenin piyonu bir devlet olur. Nitekim
kendileri de bu piyonluğa amade olarak kan içici İsrail ile diplomatik
ilişkiler geliştireceklerini söylüyorlar...
Defalarca dile getirdiğimiz üzere, müstevliler/yabancı işgal
güçleri bir İslâm beldesine taarruz edip işgale yeltenecek olursa savunma
sathıdaki muharrib güçlerimiz yeterli mukavemeti gösteremediği takdirde her
Müslümana silaha sarılmak farzdır. Yine aynı şekilde bir İslâm beldesinde
yönetim evrilip gayri İslâmî bir yapıya bürünürse, bu yapının değişip tekrar
İslâm'a rücu etmesi için mücadele etmek Müslümanlara farz olmaktadır. Ancak tek
şartla: Asla terör ve silaha sarılmamak koşuluyla. Suriye'de yapılanlar ise
terör ve silahlı eylem.
Bizim bu hareketi tasvip etmeyişimiz bazı kesimleri rahatsız
etmektedir. Oysa her şeyden önce böyle bir tercihi İslâm tasvip etmemektedir.
İsmi Ahmet - Mehmet olan askere veya polise nasıl kurşun sıkarsınız? Veya size
katılmıyorlar diye sivil insanları nasıl hedef alırsınız? Suriye'de yapılanlar
bundan ibaret. Olayın başından beri terör örgütlerine silah veren ve onları
eğitip donatan ABD değil mi? Büyük şeytan ABD bunu aleni olarak yapıyor. Az
önce ifade ettiğimiz gibi teröristlerin yaralılarını ise Siyonist çete tedavi
etmektedir. Bu durum bile teröristlerin "mayın eşekleri" olduğunu
ortaya koymaktadır. Siyonist çeteye ve büyük şeytan ABD'ye hizmet ettiklerinin
farkında değiller. Bakınız, işgalci İsrail 14 aydan beri Gazze'de insanlık dışı
katliamlar yapıyor. Hastaneleri, okulları, mabedleri ve sığınma alanlarını
vurdu, en son çadırlara sığınan insanları katletti. Siyonist çete adeta
insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşetle soykırım işliyor. 20 bini bebek ve
çocuk olmak üzere 50 binin üzerinde insanı hayattan kopardı. Madem elinize
silah aldınız, neden namlularınızı bu zalimlere karşı doğrultmuyorsunuz? 22
Arap ülkesi içerisinde Siyonist çete ile uzlaşmayan, ülkesinde büyükelçilik
binası bulundurmayan, ayrıca Filistinli savaşçı gruplara İran'dan gelen silahların
sevkiyatına lojistik destek veren bu ülkeyi neden hedef aldınız? Namlularınızı
bu ülkeye neden doğrulttunuz?
Sayın okuyucumuz, bu terör örgütleri öylesine sapkın bir
düşünceye sahip ki, Filistinli grupların İran ile iyi ilişkiler
geliştirdiklerinden, Şehid Kasım Süleymanî ile dost olduklarından ve İran'ın
silah yardımını kabul ettiklerinden dolayı Şehid İsmail Haniyye ve Şehid Yahya
Sinvar'ı mürtet ilân ettiler. (Hangi Sünnî ülke silah yardımında bulundu da
onlar kabul etmedi?) Bu bakış açılarından dolayı Gazze'ye ilgi duymuyorlar.
Oysa aklen, mantıken ve dinî bir vecibe olarak Gazze'ye sahip çıkmaları gerekir.
Suriye'yi bu minvâl üzere değerlendirseler, bırakın orasını kan gölüne
çevirmeyi, tam tersi olarak oraya sahip çıkmaları gerekir. Çünkü Suriye
yıllardan beri "Direniş Cephesi"ne aleni bir şekilde destek
vermektedir. Suriye'nin bugüne kadar belirli aralıklarla Siyonist çetenin ve
ABD'nin saldırılarına maruz kalması da bu yüzdendir. Suriye bölgedeki diğer
Arap ülkeleri gibi Siyonist çeteye büyükelçilik açsaydı, diplomatik ve ticarî
ilişkilere girseydi, "Yüzyılın Anlaşması" ve "Abraham
Sözleşmesi"ne imza atsaydı, ayrıca ABD'ye kapılarını açıp tahkim
yasalarını kabul etseydi bugüne kadar maruz kaldığı sıkıntıları yaşamazdı.
Bizzat Beşşar Esad'a, İran'dan gelen silah sevkiyatını durdurmasına ve
Filistinli savaşçı grupların ofislerinin kapatılmasına karşılık Golan
Tepeleri'nin iadesi teklif edildi. Esad bu ve benzeri teklifleri elinin tersi
ile itti. Bu yüzden Esad bugün bu onurlu tavrının bedelini ödemektedir. Din
adına ortalığı kana bulayan teröristler olayı bu zaviyeden neden
değerlendirmiyorlar? Eğer Arap ülkelerindeki kötü yönetimler alaşağı edilecekse
işe en kötüsünden başlanması gerekmiyor mu? Neden en "ehven-i şer"
olanı tercih ettiler? Üstelik bu işe silahla, terörle başladılar. Oysa kötü
yönetimleri değiştirmek adına asla silah ve teröre tevessül edilemez. Bir başka
ifadeyle, sivil itaatsizlik dahil olmak üzere değişim ve dönüşüm için verilecek
mücadele terör ve silah yöntemini zorunlu kılmamaktadır. Siz hangi akla, hangi
kolektif iradeye boyun eğdiniz? Bunu din zaviyesinden anlamak ve bir kalıba
oturtmak mümkün değil. Yanlış baştan yapıldı. Karşınızda müstevliler yok.
Siyonist çetenin ve ABD'nin bölgedeki en öncelikli hedefi Suriye'nin Filistin'e
sağladığı lojistik desteğin önünü kesmek. İç savaşı bunun için çıkardılar. Bunu
bütün dünya biliyor ama cihatçı geçinen teröristler bilmiyor. Bu yüzden
Siyonist İsrail ve ABD için kullanışlı birer aparat olarak "mayın
eşekleri" durumundalar.