Merceiyet ve Velayet-i Fakih'e Hakaretin Sebepleri

GİRİŞ: 29.04.2023 09:07      GÜNCELLEME: 29.04.2023 09:07
Rasthaber -  Berlin İmam Rıza İslam Merkezi Alimi Hüccet’ül-İslam Şeyh Sabahattin Türkyılmaz bu hafta Cuma hutbesinde Merceiyet ve Velayet-i Fakih'e hakaretin sebepleri konusunu ele aldı.

Hüccet’ül-İslam Şeyh Sabahattin Türkyılmaz’ın konuşması şu şekilde;

Bismillahirrahmanirrahim

Şia Mektebini diğer ideolojilerden ayıran iki değer vardır; birincisi Ehl-i Beyt‘in (as) dinin kaynağı olması, bir diğeri İçtihad.

1- Ehl-i Beyt’in (as) dinin kaynağı Olması:

Şii mektebinin ilahi maarifi öğrenme kaynağı diğer İslami inanışlarda olduğu gibi Kur’an ve Sünnet'tir. Bu iki kusursuz kaynağın yanı sıra Şiiliğin iftihar ettiği ve başkalarının mahrum olduğu en önemli özellik masum imamlara bağlılık ve onların yolunu izlemesidir.

Günümüze kadar ulaşan dini maarifin güvenilir ve doğru olması masum imamlar sayesindedir. İmamların dışındaki kaynaklardan ulaşan bilgiler mutlak doğru ve güvenilir olarak görülemez.

2- İçtihat nedir ve özelliği nedir?

Şiilerin iftihar ettiği ve Şiiliği özellikli kılan etken İçtihattır. Masum imamın gaybet döneminde fıkhı hükümleri zamanın şart ve gereksinimine göre fıkhı hükümleri Update/Güncelleme yapmaya içtihad denir.

Günümüz tabiriyle içtihat, elhevadisul vakia veya zamanla ortaya çıkan yeni durumlar, ihtiyaçlara yeni çözüm yolları bulmak veya fetvalar üretmektir.

İçtihad, her zamanda yeni içerikler üretmektir, güncelleme yapmaktır, her güncelleme bir yenilik sayılır. Eski yazılım, yorum ve sürümlere günceldir denilmez.

Hiçbir eski içerik ve reçete daha gelişmiş, daha ileri, daha sorun çözücü değildir. Bu kural içtihat için de geçerlidir; eski içtihatlar yeni içtihatlardan üstün olamaz. İçtihad bir tekamül gelişim süreci geçirmektedir; tekrar masum imama doğrudan ulaşana kadar bu durum devam edecektir. Dolayısıyla eski müctehidler günümüz müctehidlerinden daha a’lem/ daha bilgili olamazlar.

 Bir müctehidin a’lemiyeti uzun süre devam edebilir, ama kesinlikle içtihad sürecini kemale doğru taşıyan, ilerlemesini sağlayan müctehidler daha bilgili/ a’lem olacaklardır.

 Geçmişteki hiçbir müçtehid günümüz muçtehidlerinden daha a'lem değildir. Aksi takdirde bu içtihadın ilerleme yerine gerilediğini gösterir. Hiçbir müçtehid bu görüşü savunamaz, savunduğu takdirde kendi içtihadına, müçtehidliğine gölge düşürür.

İşte bundan dolayı dini hükümlerin sağlamlığı, güncelliği, canlılığı ve fıkhın dinamik kalması Şia’nın ikinci büyük iftiharı olan içtihatı yaşatmasıyla mümkün olmuştur.

İçtihad mutlak doğru ve hakkaniyeti beyan etmese de Müslümanlar için hücciyeti vardır, kanıttır.

3- Velayet-i fakih ve Merceiyete muhalefet sebepleri:

a) Cehalet: Velayet-i fakih ve merceiyete hakaret ve iftiranın ilk sebebi cehaletten kaynaklanır.  Bunlar Velayet-i fakihin, içtihadın ve merceiyetin Müslümanların hayatındaki belirleyici önemini idrak edemiyorlar. Dolayısıyla halkın bilgisizliğinden yararlanıp onların omuzuna basarak yükselen ve onların duygularını sömüren ya cahil hocalardır veya kendilerini alimlerden daha bilgili gören cahil aydınlardır.

b) Kavmiyetçilik/ Irkçılık; Velayet-i Fakih ve içtihadın önünde engel ikinci faktör Irkçılık/kavmiyetçilik/kavmi asabiyettir. Halbuki içtihad küreseldir; yani bütün coğrafya ve kavimleri kapsayıcı özelliğe sahiptir. İçtihad zamanın şartlarına göre fıkhi hükümleri güncellediği için kültürler üstü bir özelliğe sahiptir. Milli kültürler, zamansal ve coğrafik menfaatler içtihad eleğinden geçemiyorsa bir değeri yoktur. Velayet-i Fakih ve Merceiyetin Küresel konumundan dolayı kendi kavminin bu yeteneğe sahip olmamasından dolayı düşmanlık eder. Kavmi, milli, ulusal çıkarları mektebin ilkelerinden, hedeflerinden önde tutar.

c) Heva ve hevese tabi olmak; Velayet-i Fakih ve Merceiyete muhalefet ve hakaretin bir diğer sebebi Heva-hevese esir olmaktır. İnsan kendisini eğitmez, ihtiraslarına gem vurmazsa bu ihtiras ve hubbudünya öyle bir dereceye ulaşır ki müçtehide iftira ve hakaret eder hale gelir, adına da dine hizmet etmek koyar. Bu tipler kendilerini merkeze yerleştirdikleri için kendilerini mektep, din, şeriat olarak lanse eder, dolayısıyla kendisine veya konumuna bir zarar gelince din zarar görmüş algısı oluşturur.

Velayet-i Fakih veya Merceiyet istediği gibi olmaz, kendini kaale almaz veya onlar aracılığıyla istediğine ulaşamazsa ister istemez aradaki mesafe gittikçe açılır, ardından hakaret ve iftira süreci başlar.

 Hubbuddünya; mal, mülk, kadın, şehvet, şan, makam, hubbunnefs; şöhret, riya, ucb, kibir gibi putlar insanın içtihat ve Merceiyeti kabullenmesini engeller.

d) Düşmanlık: Velayet-i fakih ve Merceiyete yapılan bir diğer düşmanlık din ve mektep düşmanlarının bilerek ve isteyerek yaptıkları düşmanlıktır. Din düşmanları Velayet-i fakih ve Merceiyetin önem ve konumunu bildikleri için bu makamları itibarsızlaştırmak, etkisizleştirmek ve nihayet yok etmek isterler.

4- Müçtehidlere hakaret ve iftira konusu:

-Bu tarih boyunca hep yapılagelmiştir, yeni bir şey değildir. 

Bu dört sebepten dolayı 1200 senedir Merceiyet ve 40 yıldır da Velayet-i Fakih yıpratılmaya, insanların hayatından çıkarılmaya çalışılıyor.

- Kim ne yaparsa yapsın kendine yapar, 1200 senedir içtihadı, fekaheti ve Merceiyeti zamanın imamı Hz. Mehdi (af) kanatları altına almış korumaktadır. Onun koruduğu bu makamlara kimse zarar veremez. Bu dinin, bu mektebin sahibi var, koruyucusu var.

Hangi konum ve meslekte olursa olsun herkes kendi inancını, imanını korumaya çalışmalıdır, dinin insanlara ihtiyacı yoktur.

Umut edilir her birimiz kendi vazifemizin ne olduğunu tanımaya çalışır ve yerine getirmeye çaba gösteririz.

Vesselam

Sabahattin Türkyılmaz

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM