ABD açıkça silah sevkiyatını sürdürürken, bazı NATO ülkeleri
mali, bazıları enerji, bazıları medya alanında İsrail’i ayakta tutmak için
üstlendikleri görevleri yerine getirmektedir. İsrail uluslararası Siyonizm’in
temsilciliğinde Batı çadırının orta direğidir ve NATO bu direğin düşmesine asla
tahammül edemez. Çünkü NATO üyesi olup da Batı sulta sisteminin yıkılışına
kayıtsız kalmak mümkün değildir. NATO’yu sadece bir askeri birlik olarak görmek
doğru olmayıp Batının güvenliğini, Batı sulta sistemini, Batı mali sistemini ve
topyekün Batı uygarlığını ayakta tutma, medyayı yönlendirme görevini üstlenmiş
bulunuyor.
Ukrayna’da Rusya karşısında açık bir yenilgi alan NATO, Batı
Asya’daki üssü İsrail’i ayakta tutmak için mümkün olan her yola başvurmaya
kararlıdır. Bunun için Gazze savaşında komuta merkezinin yönetimini üstlenmiş
bulunuyor. Arada bir sivillere yönelik katliamların durdurulması vb açıklamaların
Joe Biden veya öteki Batılı ülkeler yetkili makamlarına nispet verilmesi ise
psikolojik savaşın bir parçasıdır.
Hamas ve İslami Cihad güçlerinin kahramanca direnişi
karşısında Gazze’de ağır kayıplar veren Siyonist rejimin savaşı NATO yardımı
olmadan sürdürecek takati kalmamıştır. Ancak savaşın bu aşamada ateşkesle
sonuçlanmasının İsrail denilen terör çeteleri rejiminin dağılması anlamına
geleceğini bilen ABD ve NATO’daki müttefikleri bunu önlemek için geçmişte
olduğu gibi komplo planlarıyla yenilgiyi başarıya çevirmek peşindeler ve bunun
için de bölgede yeterli sayıda işbirlikçi ve hain rejimler mevcuttur.
NATO üyesi olmadıkları halde iktidarlarını ABD’nin desteğine
borçlu gören rejimler/iktidarlar da Direniş Cephesinin, bu cümleden HAMAS’ın
zaferini engellemek için sözde çözüm diye sunulan komplo planlarına katkıda
bulunarak NATO’nun safında İsrail’in yanında yer almış bulunuyorlar. Bunun en
açık örneği BAE, Suudi Rejimi, Bahreyn Krallığı, Ürdün ve Mısır rejimleridir.
Bölgedeki en büyük Amerikan askeri üssüne ev sahipliği yapan Katar Şeyhliği ise
sıkıştığında İsrail’le HAMAS arasında aracılık yapması ve İsrail’in yıktığı
yerlerin onarılmasına mali ödenek ayırması için bir maşa olarak
kullanılmaktadır.
Yukarıda adını saydığımız ülke ve ülkecikler rejimleri
görünürde Filistin Direnişini destekler gözükmekte, tahakküm ettikleri halkları
ve kamuoyunu oyalamak, halkın gazını almak için her gün İsrail aleyhine sert
demeçler vermekte, hatta bazen Direniş Cephesi lehine miting ve gösterilere
izin vermekteyseler de gerçekte ise HAMAS’ın zafer kazanmasını kendi ikiyüzlü
çehrelerini ifşa edeceği, huzurlarını bozacağı ve çıkarlarını olumsuz
etkileyeceği için kesinlikle istemezler. Bunun en belirgin kanıtı ise on
binlerce masum insanın katliamına, yaralanmasına ve evlerinin barklarının yerle
bir edilerek öksüz bırakılmasına rağmen sanki hiçbir şey olmamışçasına İsrail
ile her türlü açık gizli ilişiklileri ve işbirliğini sürdürmeleridir.
Filistin direnişinin yardımına koşan Lübnan Hizbullahı,
Nasrullah Hareketi (Yemen’in Meşru Hükümeti) ve Irak Haşdi Şa’bi güçlerine
bağlı mücahit gruplarının İsrail ve hamisi NATO ülkeleri askeri üslerine ve
gemilerine yönelik saldırıları adı geçen rejimler yanında tahammül edilir gibi
değildir. Bunun için de kontrolleri altında tuttukları medya kuruluşları
aracılığıyla Direniş Cephesi’nden yapılan operasyonlar ya sansür edilmekte veya
değersiz gösterilerek küçümsenirken kendi içi boş, hiçbir yaptırım değeri olmayan
açıklamalarını abartarak halka yutturmakta ve kendilerini Filistin davasının
hamileri olarak göstermekteler.
Direniş Cephesi bileşenlerinin 7 Ekim Aksa Tufanı
operasyonundan bu yana başta Lübnan olmak üzere çeşitli bölgelerde onlarca
şehid vererek sürdürdükleri operasyonları beğenmeyenler, karalayanlar, daha
doğrusu bilerek veya bilmeyerek NATO çizgisinde İsrail’e hizmet edenler gerçekte
kendi acizliklerinin üzerini örtmeye çalışmakta ve çoğu kez de kıskançlıklarını
ortaya koymaktalar.
Yemen Yüksek Siyasi Konseyi Üyesi Muhammed Ali el-Husi’nin
bir gün önce söylediği gibi eğer daha iyisini yapabiliyorsanız hodri meydan,
sizi engelleyen mi var?!
AKP Genel Başkanvekili Milletvekili Efkan Ala, Meclis
kürsüsünde yaptığı konuşmada muhalefetin Gazze'yle ilgili tepkileri üzerine
"Silah gönderebilsek göndermez miyiz? Siz ambargo nedir biliyor
musunuz?" sözleri gerçekte Filistin davasını desteklemenin ne kadar ağır
bir bedeli olduğunu gösteriyor. Bu bedeli onlarca yıldır ödeyen Direniş
Cephesine Filistin davasında yardım etmeyenlerin en azından köstek olmayı
bırakmaları gerekirken üstüne üstlük bir de Direniş Cephesine saldırmaları ne
kadar iki yüzlü ve arsız olduklarının alametidir.
İsrail yaptığı bunca cinayet ve zulmün yükü altında
kesinlikle ezilecek ve er geç dağılacaktır. Bu terör rejimini açık ve gizlide
destekleyenler de bu yenilgiden nasipsiz kalmayacaktır. Çıkarlarını kaybetme
kaygısıyla korkarak zulüm karşısında susanların ve iki yüzlülerin gerçek
mahiyeti ise hiç kuşkusuz çok geçmeden ortaya çıkacaktır.
Ziya Türkyılmaz