Dünya, birçok insan türüne ev sahipliği yapmıştır ve
dünyamız hala daimdir. Bizlerin bildiği
son insan türü Nuh (as) ile olandır fakat dünyamız bu “sıfırlama” ile yok
olamamıştır. Dünya’nın Sıfırlanması asil itibariyle yenilenme kendini
güncellemesidir. Bilgisayar diliyle “Virüslerle” sistemi işlevsiz hal alan
dünyamızın kendini formatlamasıdır. İnsan türü de kendisinin önceki
türünden daha yenilenmiş olarak var olmasıdır. Bunu paralel olarak inanç
konusunda da aynı şeyi görmekteyiz. Var olan tek ilahi inancın saptırılması ve
güncelleşmesi ilahi inancın daim olmasındandır yani tek olan İlah’ın
varlığıdır. İlahi inanç daim kaldıkça insanlık da daim kalacaktır. Dolaysıyla insanın kendini tanıması varlığı
için elzemdir. İnsanlığa karşı kurulan her türlü sistemlerin temelinde
yatan ana etken budur.
“Evolution” İnsanın
kendi türündeki evrimidir hayvandan türeyip evrim geçirdiği masalı
değildir. Bunu en basit olarak bizlerin kendi neslimizden önceki ve
sonraki nesilleri kıyaslayarak daha rahat görebiliriz. Hayvanlarda kendi içinde
evrim geçirmektedir onlarda bulundukları ortama kendilerini uyumlu kılmaktadır.
Fakat insanoğlu sahip olduğu hür iradesi, onun bulunduğu ortamı kendine
uydurabilme kabiliyetine sahip kılmaktadır. Dolaysıyla insandaki gelişim
hayvanlardakinden farklı olmaktadır. Çünkü insanoğlu kendi evrimini kendisi
gerçekleştirmektedir. İnsanoğlu sahip olduğu hür iradesi, düşünme ve akıl
hazinesini geliştirmesi onun daha farklı sonsuz gelişimlere götürmektedir fakat
kontrolden çıkmış gayri insani gelişmeler
insanın kendi sonu getirebilmektedir. İnsanın en büyük düşmanı yine kendisidir.
Allah (cc), neden en büyük düşmanınız şeytan diyor? Bun yazımın ileri Kısımında
açıklayacağım.
Bir insanın ölümü kendi dünyasının kıyameti
olmaktadır. Çünkü kendisine ayrılmış zaman diliminin sonuna gelmiştir. Zamanın
iki başlık altında toplayabiliriz;
1-) Var olmak (doğuş)
2-) Tekrardan var
olmak. (ölüm)
Bizler buna infini
“sonsuzluk” diyoruz. Var olmak “doğum”, tekrardan var olmak “ölüm” daha anlaşılır
söylersek her bir ölüm yeni bir varoluşun başlangıcıdır. Her pozitifin negatif
gölgesi vardır. Her bir negatifin de pozitif aslı vardır. Gündüzün
gölgesi gecedir ve hiçbir gecede gündüzüz olamaz.
Buradan konumuza dönersek,
insana bedbahtlık- kriz - kargaşa pompalayanların hedefi ne olabilir?
Eğer birey olarak
kendimizi maddi perspectif soyutlayabilirsek gerçekleri görürüz gölgelerin
değil, dolaysıyla bu oyunu oynayanların hedefini
anlarız, onların oyuncakları olmayız. Ama ne yazık ki bize oyun kuranlar bizleri
bizden daha iyi tanımakta ve insanın gerçek yaşam gayesini insandan daha iyi
bilmekteler. Dolayısıyla bizlere kendi kurdukları inanç (matriks) çerçevesinde
bir yaşam gayesi vvermekteler ve insanlara da her ortamda hükmetmekte ve yönlendirmekteler.
Bizler, kendimize yaşam
gayemiz nedir sorusunu sorduğumuzda vereceğimiz cevap onların bizlere telkin ettiği
yaşam gayesi olmakta çünkü onların hedefleri insanın aklı ve düşüncesi sahip
olmak ve bu doğrultuda sistem kurmak ve bizlerde onların hedeflerine ulaşması
için çaba göstermemizi saglamak.
Bizleri kandırmak için genel
olarak kullandıkları:
Şeytanın insana secde etmemesinin
en önemli sebebi insanın yapısı olan, Allah’ın kuranda bahsettiği insan
özeliklerinden ötürü kendini üstün görmesidir ki onlarda insan hâlet-i
rûhiyesinin zaaf noktalarıdır:
Dünyaya sevgisi, mal-mülk sahip
olma hırsı, zenginlik, hükmetme hırsı, tamahkâr oluşu, kıskançlık, bencilik,
çoluk çocuk övgüsü, Kısaca maddi olup gerçek manada sahip olmadığımız ve kendi vehimlerimizle
iç dünyamızda oluşturduğumuz balon içinde her şey bizlere karşı kullanmaktalar.
(çünkü o balonluda biz oluşturan onlardır)
Bu sistemi kuranların mal
mülk veya dünyanın zenginliğine sahip olmak gibi bir amaçları yoktur. Çünkü onların kurduğu sistem insanların
akılarına ve düşüncelerine sahip olmaktan geçer. Mesela siz bir kişiyi hipnotize
ederek ona istediğinizi yaptırmanız gibi. Buradaki ince ayrım onun hipnotize
edip bizleri yönlendirmesiyle bizde kendimizle övünürüz. “ Ve her kim Rahmanı tanımazlıktan
gelirse başka yöne yönelirse biz bir şeytanı ona musallat ederiz artık bu onun
yakın dostu olur.” ( Zuhruf -36) Şeytan ve dostlarının kurduğu tüm
sistemler ana hedefi insan aklı ve düşüncesine sahip olmak içindir.
İnsanoğlu çevresinde
gördüğü maddi her şey, sosyal ilişkiler ve hayatındaki en küçük detaya aklı ve
düşüncelerini verdiği bir yasımadır. İnsandaki bu bir güce hakkim olan üçüncü
bir taraf insan hayatına hâkim olması demektir.
Bugünkü teknoloji onlara
hizmet emektedir yani hikmetsiz bir
ilimin var ettiği teknolojidir. Bugün sanat onlar hizmet etmektedir ahlaktan yoksun sadece insanın hayvani duygularına
hitap eden bir sanat, bugün ki eğitim onlara hizmet etmektedir gerçek bilgiden yoksun bir bilim. Yunus
Emre’nin sözü yine aklıma geliyor “İlim
ilmi bilmektir ilim kendini bilmektir sen kendin bilmiyorsan bu ne bir
eğitimdir.” Hz. Ali (as) derki “eğer
kâinatı (evreni) bilmek istiyorsan kendini tanı” der.
Zifir karanlığın
sonu aydınlık başlangıcıdır. Kötü kendini iyinin yansımasından var eder. Kötü,
iyinin ayandaki ters okunuşudur fakat insanoğlu kendindeki hür iradeyi kiraya
vermesi kullanmasına engel olmakta, bu ters okumaya düzeltmemektedir.
İlahi
Kitabımızı kuranı kerim ltf. Okuyalım (Türkçe mealini) çünkü Allah insanoğluna
her şey tane tane açıklamış, fakat bize kuranı bir masal kitabı, ölülere Fatiha
okumak için bir kitap yapınca kuranı kerimi bizden uzaklaştırmışlar. Ölülerini
kuran ihtiyacı yok çünkü onlar kendi boyutunda tüm çıplaklığı ile hakikati görmekteler
ve hesap kitapları önlerine açılmıştır hiç bir açıklamaya veya kılavuz gerek
yok. Kurandaki hakikatleri öğrenmemize ve yaşamamıza bizlerin yaşadığımız bu
boyuta ihtiyacımız var öldükten sora değil.
Bizler kendi varlık
sebebimiz ve gayemizi iç dünyamızda netleştirmedikten sora (düşüncelerimizi
kurulmuş balondan çıkartmadıktan sonar) önüne gelen biz kullanır manipüle eder
ve istediği şekle sokar. Dünyanın zenginliğine sahip olmak yâda dünyaya hükmetmek
bir anlam ifade etmez. Bizler hem maddi hem manevi kendi dünyamızı “iyi &
kötü” kendi elimizle oluşturmaktayız. “Kendini bilen hakikati öğrenir, hakikati
öğrenen dünya sahip olur”
Bir anekdot (hadis)ile yazımı
noktalayacağım; Nuh as kendine inananlarla toplu olarak sohbet ederken gelecek
olan felaketin yeni bir başlangıcın (Zifiri karanlığın aydınlığa çıkması) olacağını
ve gelecekteki insanlarının halinden bahsederken “onlar kendilerine büyük evler, şatolar, saraylar yapacaklar fakat ömürleri
ise 100 yılı geçmeyecek” deyince oradan bir sahabesi 100 yıl için mi büyük
evler şatolar, saraylar yapacaklar!! Diyerek ironi yapmıştır. Çünkü Nuh peygamberin
zamanın da yaşam süresi ortalama 700 sen gibi ve daha fazla, Nuh peygamber 1300
sen yaşamıştır. https://islamansiklopedisi.org.tr/nuh#:~:text= ( Tabi bize de bu çok gelmekte hadi oradan der
gibi)
Kuran tanımıyla hayat;
"Siz geçici dünya
malını istiyorsunuz. Oysa Allah ahireti kazanmanızı ister." (Enfâl:
67)"O hanginizin daha güzel amel işleyeceğinizi imtihan etmek için ölümü
ve hayatı yaratandır." (Mülk: 2).
“Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onun
mükâfatını görür." (Zilzâl: 7) "Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa
onun cezasını görür." (Zilzâl: 8) "Fakat siz dünya hayatını (ahirete)
tercih ediyorsunuz. Hâlbuki ahiret hayatı daha hayırlı ve daha
süreklidir." (A'lâ: 16-17).”İyi bilin ki dünya hayatı bir oyun, bir
eğlence, bir süstür." (Hadîd: 2),
"Aranızda bir övünme
ve daha çok mal ve evlât sahibi olmak isteğinden ibarettir.""Bu,
yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitki
gibidir.""Ki, sonra kurur sapsarı olduğu görülür, sonra çer çöp
olur." "İşte hayatı bu şekilde olan kimse için ahirette şiddetli
azap, müminler için ise, Allah'ın mağfireti ve rızâsı vardır." (Hadîd:
20),
"Doğrusu onlar çabuk
geçeni (dünyayı) seviyorlar da, önlerindeki o çetin günü (ahireti)
bırakıyorlar."(İnsan: 27),”Dünya hayatı sakın sizi
aldatmasın!”(Fatir-5),"Size verilen her şey dünya hayatının bir geçimliği
ve ziynetidir. Allah katında olanlar ise daha hayırlı ve daha devamlıdır. Hâlâ
akıllanmayacak mısınız?" (Kasas: 60),
”Ancak sadaka vermeyi,
iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi emredenlerin sözünde hayır
vardır." (Nisâ: 114),"Allah'a tevbe edenler, ibadet edenler,
hamdedenler, oruç tutanlar, rüku ve secde edenler, iyiliği teşvik edip
kötülükten vazgeçirmeye çalışanlar ve Allah'ın hududunu koruyanlar... İşte bu
müminleri müjdele!" (Tevbe: 112),"Size yeryüzünü boyun eğdiren O'dur.
Öyleyse yeryüzünde dolaşın. O'nun verdiği rızıktan da yiyin.
Nihayet dönüş
O'nadır." (Mülk: 15),"Yeryüzüne dağılın ve Allah'ın fazlından
nasibinizi arayın." (Cum'a: 10),"Yeryüzünde sizin için geçimlikler
yarattık." (Hicr: 20),"Resul'üm! De ki: Allah'ın, kulları için
yarattığı süsü ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmış? De ki: Bunlar dünya
hayatında inananlarındır, kıyamet gününde ise yalnız inananlara tahsis
edilmiştir. İşte biz bilen kimseler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz."
(Â'râf: 32),"Ahiret de dünya da Allah'ındır." (Necm: 25),"Kadın
olsun erkek olsun, her kim mümin olarak sâlih amel işlerse, biz onu (dünyada)
çok güzel bir hayat ile yaşatırız. (Ahirette ise) mükâfâtlarını yaptıklarının
en güzeli ile ödeyeceğiz." (Nahl: 97),"İman edip amel-i sâlih
işleyenlerin kötülüklerini elbette örteriz ve onlara yaptıklarının daha güzeli
ile karşılık veririz." (Ankebût: 7),"İnsanın gönlünü çeken kadınlar,
Oğullar,Yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşler, Salma ve güzel atlar,
Sağmal hayvanlar ve ekinler sevgisi insanlara hoş gösterildi. Bunlar dünya
hayatının geçici birer menfaatidir. Oysa gidilecek yerin güzel olanı Allah
katındadır." (Âl-i imrân: 14), ”De ki: Size bunlardan daha iyisini haber
vereyim mi?”,"Takvâ sahipleri için Rabb'leri katında, altlarından ırmaklar
akan ve orada ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde)
Allah'ın hoşnutluğu vardır.
Allah kullarını hakkıyla
görücüdür." (Âl-i imrân: 15),"Yarışanlar bunun için yarışsınlar,
imrenenler buna imrensinler." (Mutaffifîn: 26),"Size verilen herhangi
bir şey, dünya hayatının kısa süreli bir geçimidir. Allah'ın yanında bulunanlar
ise, daha hayırlı ve daha devamlıdır. Bu mükâfat iman edenler ve Rabb'lerine
tevekkül edip güvenenler içindir." (Şûrâ: 36),"İnkâr edip kâfir
olanlara dünya hayatı süslü gösterildi. Bu yüzden onlar inananlarla alay
ederler. Oysa ki Allah'tan korkup karşı gelmekten sakınanlar, kıyamet gününde
onların üstünde olacaklardır.
Allah dilediğine hesapsız
rızık verir." (Bakara: 212),"Şunu iyi bilin ki, üzerinizde muhafızlık
eden değerli kâtip melekler vardır. Onlar, yapmakta olduklarınızı bilir ve
yazarlar." (İnfitar: 10-12),"Ey iman edenler! Ne mallarınız ne
evlâtlarınız sizi zikrullahtan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana
uğrayanlardır." (Münâfikûn: 9)
Mustafa Kemal TASPINAR
12. HAZIRAN 2023