Neyi İstiyoruz?

GİRİŞ: 10.01.2025 20:23      GÜNCELLEME: 10.01.2025 20:23
Rasthaber -  Ne yazı ki ülke olarak belirli (net) bir dış politikamız yok! var gibi gözüken politikalarımız hepsi konjektürel ve alt yapısı bize ait proje değil. Daha çok fırsatçı (günü birlik) bir politika izlemekteyiz fakat bunun bize dönüşleri ise hep pahalıya mal olmakta.  Fırsat değerlendirmesi mutlak yapılır fakt bu fırsat bizim önümüz konulan oltadaki bir yem olmasın! "Hani şeytan onlara işleyip durdukları (kötü işlerini, fena niyet­lerini) süsleyip, «Bugün insanlardan size üstün gelecek yoktur ve ben de sizi destekleyici bir yardımcıyım!» demişti de iki ordu birbirlerini görüp kar­şılaşınca, (bu defa) topuğu üzerine gerisin geri dönerek şöyle demişti: «Doğrusu benim sizinle ilgim yoktur; sizin göremeyeceğiniz şeyleri görüyo­rum. Hem doğrusu ben Allah’tan korkarım, Allah'ın vereceği ceza şiddet­lidir.»”(Enfal-48)

 

Ülkemizin konum ve bölgemizde ki kurulan oyunlara ülke olarak dikkatli olmamızı mutlak gerektirmektedir. Taassup ve bireysellikten daha çok, bizim bölge çıkarı üzerin politika yapmamız gerektirir, çünkü bölgenin huzur bizim huzurumuz demektir.  Bunu için bölge ülkelerinin mutlak birlik içinde olmaları gerekir çünkü düşmanımız aynıdır. (Siyonist yapı GB&ABD & veledi zinaları)

 

Bizim NATO’da olmamız güvenliğimiz sağlamak için değildir. Kendine entelektüel diyen bir çok akılı Nato bizi koruyormuş diye lanse etmekte. Ne zaman bizi kime karşı kormuş? PKK & YPG ve bir çok terörist grupları destekleyenler onlar ve ülkemizdeki karanlık & derin cinayetler, ülkemizde gerçekleşen tüm askeri darbeler ve  başarılmayan 15 temmuz darbesinde onların imzaları var. Bizi NATO'ya sokan ABD, kendi Ortadoğu politikası uygulamak;  zamanında komünist Rusya karşı ön cephesini güçlendirmek için ve arkasından İran’da gerçekleşen İslam devriminin önünü kesmek için bizi görevlendirdi. Kısaca Amerika'nın Ortadoğu da ki çıkarlarını koruyan; gözü & kulağı & ayağı olan US karakolu olmak için Natodayız. Bunu da açık ve net olarak takip ettiğimiz dış politikalarda görmekteyiz. En basit örneği Suriye'de PKK & YPG terörist güçlerini maddi ve manevi desteklemelerine rağmen hiç bir şekilde NATO’nun engel olmaması ve bizim devlet olarak engel olmamamız ve en acı örneği Filistin'deki zulüme seyrici kalmamızıdır. (NATO= ABD&GB; bir ankedotu var; Zulme muhatap olmuş bir kadın, kadıya şikayet gider fakat görür ki kendine zulüm yapan kadının kendisidir.)

 

Ülke çıkarımızı için izlediğimiz tüm politikaların hiçbirinin sonun getiremiyoruz, çünkü bu politikaları gerçekleştirirken ABD’nin bize çizdiği yol haritası doğrultusunda yapıyoruz, bazen ABD’ye karşı olarak geçici pazarlık politikası izlesek te sonunda ABD’ni dediğini ve istediğini yapıyoruz.

 

Bu içe dönük ABD & Avrupa'ya bağımlılığı olan kapalı döngüden Nasıl çıkabiliriz?

 

Öncelikle bir açıklık getrimek isterim yanlış anlaşılmamak için, Bizler zaten avrupanın önemli bir parçasını oluşturuyoruz aynı zamanda Asyadayız, onlar bunun bilinç ve şuurundalar fakat Onların zihniyeti (istekleri ve yaptıkları) apaçık belidir. Bizim, Onların sistemini (Laik&demokrat) benimsememize rağmen onlar, bizi kendilerinde görmüyorlar. Onlar için biz herzaman yabancıyız, ezilmesi & küçük düşürülmesi ve kalkınmaması gereken bir develetiz & yapıyız. Haçlı zihniyeti onların ana politikalarının temelini oluşturmaktadır. Dolaysıyla onlar bizi kendileriyle eşit seviyede katiyen görmezler çünkü onların bize her zaman bakış tepeden ve hükmedilmesi gereken topluluk olarak Haçlı zihniyetiyle bakmaktadır. (Ne yazık ki bizlerin beynine  “düşünce & akıl kapasitemize” hükmetmişlerdir)

Bu ön açıklamadan sonra, Ülke olarak bu döngüden çıkmamız çok zor. Çünkü sistemimiz tam anlamıyla sosyal, finansal, siyasi, ekonomik olarak batıyla entegre olmuş ve kendimizi batın ekonomik & sosyal ahlaki değerleriye iyimizi & kötümüzü tanımlamaktayız ve bunun etkisi bizim elimizi kolumuzu bağlamakta. Toplum olarak (sosyal yapımız & eğitim sistemimiz) batı kültürü ve zihniyeti ile yıkanmış/formatlanmış dolaysıyla yeni nesilerin kimlik ve kişilik olarak kendilerini bulmadıkları görüyoruz.  Buda ülkemizin (toplumumuzun) kullanıma müsait olmasının sağlamakta. Toplum olarak maddiyatçı (açgözlü & ahlaksız) tüketim toplumu haline gelmemiz, inanç değerlerimizin tam anlamıyla siyasal & politik oyunlarla oyuncak olması, takip ettiğimiz taassupa dayalı gerçekçi olmayan söylemlere kanarak hemen dolmuşa bindiriliyoruz. Mesela; “Osmancılık” (bu terim, batının ilanetmesiyle bizilerin uygulamasıdır) yukarda saydığım sebeplerden ötürü gerçekleşmesi mümkün olmayan bir yapıdayız. Bunu gerçekleştirmek için herşeyden önce hür olmak gerekir ki bunun için ekonomik, sosyal, politik ve finansal olarak dışa karşı bağımsız olmak demek, ne yazık ki bugünkü halimiz tam bunun tersidir. sadece ABD yönetiminin bir laf ile ekonomimiz alt üst olurken nasıl böyle bir hayal yönlenebiliriz? Ancak bu söylem, ABD ve Batının isteği doğrultusunda pis işlere yapmak için kullanılan kandırmaca bir araç olmaktan öte gitmeyen bir söylemdir.

 

Bu halimiz bizlerin net, akılcı, ülkemizin çıkarlar doğrultusunda kararlar almamızı engelemekte tam aksine ikili oynayan, güven vermeyen iç & dış politika izlememizi sağlamakta. Güçlü bir develetin tek bir çizgisi olur ve ondan ödün vermez. Mesela ABD’nin dış politikası katiyen asırlarca değişmemiştir ama bizi gibi ülkeler her abd seçimlerinde farklı havalara girerler. Çünkü onlardan medet umdukları ve kendi güçlerine güvenmedikleri içidir.

 

O zaman bu kapalı döngüden nesil çıkarız?

 

-     Herşeyden önce toplumun Ahlaki değerlerinin (sosyal, ekonomik, inançsal) hertürlü batı kültürü köleliğinden kurtarmak. Kendi Ahlaki değerlerimize yobazlaşmadan önem verilmesini sağlamak.

 

-     Toplum içindeki farklı inanç & etnik değerlerine saygı duymak. İnsanları bir birlerine karşı öteleştirmemek ve birlik “vahdet” politikası geliştirmek.

 

-     Bölgemizdeki ülkeler ile “sosyal, ekonomik, politik ve askeri birleliktelik” oluşmasını sağlamak. bunu daha önce bu yönetim uygulamış bölgesel faydalarını görmüştük. Ama ne yazık ki yukarda saydığım sebeplerden dolayı “BOP eşbaşkanı” laftalarıya bizi dolmuşa binidirip bugünkü halimize soktular. (Enflasyon, hayat pahalılığı, artan fakirlik, toplumsal ayrışım “ırkçılık & mezhepçilik”, komşularımızla düşmanlık.)

 

-     Dost ve Düşman tanımını yaparken taassup ve batının diktesinden (etkisinden) kurtulup, inançlarımız doğrultusunda yapmak. Bizleri mezhepsel, sosyal, etniksel ayrışım tuzağına düşüren hertürlü yapılanmadan ve propagandadan kaçınmak.

 

-     Bu yönde milletimizin inançları & çıkarları doğrultusunda asırlık dış politika belirlemek.

 

-     Direniş (şeytani güçlere karşı)  cephesinde yerimizi almak yada düşman olmamak, çünkü onlar Batıl; GB & ABD & Siyonist yapılar ki onlar hakikata; ilahi inança, Tüm peygamberlerini ilan ettiği inança  savaşan şeytani güçlere karşı savaşmaktadır. Zafer direniş cephesini olacaktır.

 

-      Direniş cephesi sadece Filistin, Lübnan, Yemen, “Suriye” ve Iran değildi. Bunu böyle lanse edenlerin hedefi, etnik ve mezhepsel ayrıcalığı ön plana çıkartarak ümmeti & vahdeti, ırkçılık ve mezhepcilkle parçalamaktır.

 

Direniş cephesinin Hedefi İlahi inanca sahip çıkmak ve çıkanları yüceltmek, korumaktır. Hizbullah, filistin davası için canlarıyla mallarıya mücadele etmiştir. Ne yazık ki siyonist zihniyete bilerek veya bilmeyerek hizmet eden müslümanlar “şiya” diyerek aşağılamış, küçük göstermeye çalışmışlardır.

Hizbullah kim için mücadele ediyordu? Sunni olan Filistinli kardeşleri için. Yemen’e şiya diyorlardı ama yemendeki müslümanlar kim için mücadele ediyor? Sunni olan filistinli kardeşleri için, Iran şiya diyorlardı Iran kim için mücadele ediyordu? Sunni olan filistinli kardeşleri için   ediyordu. Kime karşı ? Ümmetin ve insanlığın düşmanlarına karşı mallarıyla canlarıyla şehitler vererek mücadele ediyorlar.

 

Direniş cephesi ne bir Mezhebe nede bir Etnik bir yapıya hizmet vermektedir.. Onların düşmanı Filistinde cinayet & vahşet yapan Şeytan (siyonist) ABD & Israildir. Direniş cehepsinide samimi, Allah inanan & itaat eden hangi inançtan & ırktan olursa olsun mücadele verenler insanlar mevcuttur. Şehit Hasan Nasrallah için kendine hristiyan diyen insanlar kalplerinin acısıyla yas tutmuşlardır. Bizdeki müslümanlar ise aksine bayram etmiştir. Nasıl bir ironi?

 

Konumuza gelirsek Şayet bizler yukarda ki bu şartlar gerçekleştirebiliyorsak özgürüz demektir. Birey olarak zihniyetlerde toplum olarak alışkanlıklarda, ülke olarak politikalarımızda köklü bir değişim yapmamız gerektirir ki buda bizim hür olmamız anlamına gelmektedir.

 

Yoksa, popüler laflarla, ABD & Batının bize izin verdiği veya yaptırdığı işlerle ikili oynamak (onlara ben sizdenim içeriye ise kahrolsun Abd demek)le ancak kendimizi kandırırız, çökeriz, parçalanırız (zaten toplum olarak bölünmüşüz), sonumuz hiç hayırlı olmaz; Terorist yapı Israil’le kahrolsun diyerek vitrin arkasında onlara destek çıkmak ve israile karşı mücadele veren devletlere veya yapılara düşman olmak, bizi ancak hem içerde hem de dışarda güçsüz kılar ve parçalanmamızı hızlandırır.

 

Suriye politikamız da yine GB & ABD’nin oyununa geldik ve “kandırıldık” başımıza büyük bir bela aldık. Suriyede yanlış ata üzerine (Abdinin kurguladığı at; OSO & HST & DAIS) oynadık bölgenin içinde bulunduğu farklı inanc değerlerini ve ordaki türkmen    kardeşlerimizi hiçe saydık ve kendi düşmanlarımızın önündeki en büyük engeli kaldırarak düşmanımızın kapımıza kadar gelmesini sağladık. Diyelim ki suriye  politikasında kendi irademizle hareket etmiş olalım ama bu politikamız  düşmanımızın yapamadığı karlı kazancı bizim onlara sunmamız oldu. Şayet bu duruma karşı çıkmaya devam edersek bu, ABD&Israil çatışmamız demekdir. O zaman biz, suriyedeki esadın yaptığı israili engel olma politikasını üstlenmemiz anlamına gelecek yani direniş cephesinde olmuş gibi hareket edeceğiz. O zaman neden kendi kendimize zarar verip dostlarımız & çıkar ortaklarımızı karşımıza alıyoruz? Ama Yanlışın neresinden dönersek kardır bilelim.

 

Kürtler onlarda ne yazık ki GB & ABD’nin dolmuşuna binerek hareket etmekteler. Türkiye yönetimi ve Kürtleri kandıran/yanlışa yönlendiren şahıslar biliniz ki ABD&GB ve batı sizleri kandırıyor ve sizlerin birbirinizi yok etmeniz için Nasredinne hocanın kendi eşlerine yaptığı gibi size şunu demekte “mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır.

 

Ey bölge insanları, uyanın, kendi ilahi inançınıza sahip çıkın, düşmanınızı tanıyın ve birlik olun yoksa sizlerin (bizlerin) kanlarıyla şeytani güçler bölgeye  sahibi olup hüküm sürdürecek sizler (bizler) kendi bölgemizde sağılan bir inek ve köle olacağız.

Bilin ki; Bölgemizin sorunu ne bir ırk üstünlüğü nede inanç üstünlüğüdür. Bizler Tevhid inancına sahip milletleriz. Bölgemizin sorunu; bizlerin inançını yok etmeye çalışan Haçlı “siyonist” zihneyettir. Hedefleri; amaçlarına ulaşmak için bizi bizlere savaştırıp bölgenin tüm zenginliklerine & çıkarlarına hakim olmaktır. Kurdukları planda bölge insanları ise bire köle ve 2.ci sınıf bir varlıktır.

 

Mustafa Kemal TASPINAR

7 OCAK 2025

YORUMLAR

EBU HUSEYIN 8 saat önce
. Bilin ki; Bölgemizin sorunu ne bir ırk üstünlüğü nede inanç üstünlüğüdür. Bizler Tevhid inancına sahip milletleriz. Bölgemizin sorunu; bizlerin inançını yok etmeye çalışan Haçlı “siyonist” zihneyettir. Hedefleri; amaçlarına ulaşmak için bizi bizlere savaştırıp bölgenin tüm zenginliklerine & çıkarlarına hakim olmaktır. Kurdukları planda bölge insanları ise bire köle ve 2.ci sınıf bir varlıktır. 100% DOGRU BIR TESBIT. SIYONIST YAPI MEZHPCILIK VE IRKCILIK UZERI ULKEMIZDE YATIRIM YAPMAKTADIR. NE YAZIK KI BU OYUNUN SONU BIZE VE BOLGEMIZE PAHALIYA MAL OLACAK. ÇUNKU HER IKI DURUMDA BIZI ATESIN IÇINE CEKIYORLAR EN AZINDA SIYONIST (DEJAL) YAPIYA KARSI YERIMIZI ALALIM.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM