Sisi Erdoğan’ı neden bekleme odasında tutuyor?

GİRİŞ: 03.04.2023 08:53      GÜNCELLEME: 03.04.2023 08:53
Rasthaber -  

Sisi’den Erdoğan’a seçimlerden önce randevu çıkmadı. Mısır liderinin ağırdan almasının en önemli nedeni artık Müslüman Kardeşler değil Türkiye’nin Libya’daki varlığı.

Kavga etme yeteneği kadar hasımlarıyla kucaklaşma kıvraklığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal karakterini tanımlıyor. 12 yıldır önce vekâlet savaşı, ardından dört askeri harekâtla hedef aldığı Suriye Devlet Başkanı Beşşar el Esad’la yeniden kucaklaşmaya ne denli hazırsa 2013’teki popüler darbeden itibaren “katil” ve “darbeci” dediği Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi ile de hızlıca kardeş olabilir. Bunu engelleyecek herhangi bir psikolojik bariyere sahip değil. Yeni sayfaların 14 Mayıs seçimine yetişmesini de önemsiyor.

Komşularla normalleşme vaadi hem iktidar hem muhalefetin satın almaya çalıştığı bir hedef. “Siyasette ebedi dostluk ve düşmanlık yoktur” diyerek hataları normalleştiren Erdoğan, kendi elleriyle bozduğunu tamir eden lider olarak sandığı lehine çevirmek istiyor. Ne var ki Esad’dan sonra Sisi de seçim öncesine randevusu vermekten imtina etti.

Esad’ın Moskova’da teknik düzeyde planlanan buluşmayı imkânsız kılan çıkışlarından iki gün sonra 18 Mart’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mısır’la ikinci bahar için Kahire’deydi. 2021’de başlayan normalleşme süreci iki istikşafi görüşmeyle sınırlı kalmıştı. Geçen yıl 3 Ekim’de Trablus hükümetiyle imzalanan hidrokarbon anlaşması ile 25 Ekim’de imzalanan iki askeri işbirliği mutabakatı görüşmelerin dondurulmasına neden olmuştu. 20 Kasım 2022’de Doha’daki FIFA Dünya Kupası vesilesiyle Sisi-Erdoğan karşılaşması yeniden umut vermiş ama süreç ilerlememişti.

Çavuşoğlu’nun ilk Kahire ziyareti deprem diplomasisi sayesinde gelişti. Mısırlı mevkidaşı Samih Şükri ile görüşmelerden sonra Çavuşoğlu, ortak askeri tatbikatlar, enerji, ulaşım ve diplomasi dâhil ilişkilerin her alanda ilerlemesi konusunda olumlu bir tablo çizdi. Çavuşoğlu iki cumhurbaşkanının seçimlerden sonra bir araya geleceğini belirtip “Dokuz yıllık açığı kapatmak için hızlı çalışmamız gerekiyor” dedi.

Erdoğan 20 Kasım buluşmasına dair “45 dakika kadar biz Sisi ile dar kapsamlı bir görüşme yaptık. Şimdi alt düzeyde bakanlarımız gidiş gelişleri başlatsınlar, ondan sonra biz görüşmelerimizi genişletelim” dediği halde süreç neden uzuyor? 

Araplar arası El Ula Mutabakatı gibi buzları eriten çevresel koşullar önemli ama yeterli değil. Sisi belli ki Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler’e karşı aldığı önlemleri olumlu bulsa da başka alanlarda mütekamil bir U dönüşü bekliyor. 

El Ahram’dan Eşref el Aşri’ye göre Ankara’dan, Mısırlı Müslüman Kardeşler’le işbirliğinin olmayacağı garantisi alındı. 

Türkiye, Mısırlı muhaliflere ait Mekamilin, El Şark ve El Vatan kanallarına kısıtlamalar getirmişti. Değişim beklentisinin saplanıp kaldığı yer Libya. Sisi yönetimi, Mısır’ın ulusal güvenliğine tehdit olarak gördüğü Libya’daki durumdan önemli ölçüde Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Kahire, Libya’daki Türk askeri varlığı, Suriyeli milis güçler, kalıcı üsler edinme planları ve stratejik anlaşmalardan rahatsız. Mısır, Türkiye ile Libya arasında 2019’da yapılan anlaşmalara misilleme olarak Yunanistan’la kısmi deniz yetki alanları anlaşması imzalamıştı. Mısır, Türkiye’nin Ekim 2022’de Trablus hükümetiyle yeni askeri ve hidrokarbon anlaşmaları yapmasına tepki olarak istikşafi görüşmeleri dondurmakla kalmayıp Libya ile tek taraflı deniz sınırını deklare etmişti. Sisi yönetimi, Libya’da seçimlerle bir meclis ve hükümet kuruluncaya kadar Ankara’nın meşruiyeti tartışmalı Trablus hükümeti ile askeri-stratejik anlaşmalar yapmasını iyi niyetten sapma olarak görüyor. 

Libya’daki endişelerden bir diğeri, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’nin desteğiyle siyasi arenada başat oyuncu hâline gelmesi ve bu durumun Mısır’daki Müslüman Kardeşleri besleyen kanallar açmasıydı. Fakat Türk hükümetinin yumurtaları Trablus’ta tek bir sepete koymaktan vazgeçip Libya Ulusal Ordusu komutanı Halife Hafter ve Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile temasa geçmesi Müslüman Kardeşler’in Libya siyasetindeki yerini küçülttü. Mısır’ın endişesi de gerilemiş oldu. Şimdi geçmişte Müslüman Kardeşler’le bağları olan Fethi Başağa’nın kurduğu alternatif hükümet de Kahire’nin desteğine sahip.

Çavuşoğlu’nun dönüşte yaptığı değerlendirmeler uzlaşmazlık konularının yerli yerinde durduğunu gösteriyor. 

Çavuşoğlu hidrokarbon anlaşmasıyla ilgili “Mısır’ın mevcut hükümetin süresinin dolduğu ve artık meşru olmadığı için anlaşma imzalayamayacağı argümanıyla itiraz ettiği” bilgisini paylaşırken Kahire’nin başından beri rahatsız olduğu konunun Türkiye’nin Libya’daki varlığı olduğunu vurguladı. Türkiye’nin Libya, Mısır’ın Yunanistan’la imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmalarının da birbirinin aleyhine olmadığını savundu. Mısır ve İsrail’le ilişkilerin düzeltilmesinin ardından Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ilişkilerin kesilmesi yönünde bir talebi olamayacağını ama Türkiye’nin haklarını yedirmeyeceklerini belirtti.

İlişkilerin normalleşmesiyle Doğu Akdeniz’deki denklemin Ankara’nın istediği şekilde kurulacağı beklentisi çok iyimser. Türkiye’nin Doğu Akdeniz Enerji Forumu’na bir şekilde katılmasını arzulasa da Mısır her halükârda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile geliştirdiği ortaklığı korumak istiyor. “Mısır Yunanistan’la değil de Türkiye ile deniz yetki alanlarını belirleseydi daha fazla alan elde ederdi” şeklindeki argüman karşılık bulmuş değil. Eşref el Aşri, Mısır’la enerji ortaklığından söz etse de Türk tarafının Yunanistan ve Kıbrıs’la sorunlarını çözünceye kadar bunun olmayacağını söylüyor.

Mısır yönetiminin “Türklerin Arapların iç işlerine karışması” olarak gördüğü Suriye ve Irak’taki askeri harekâtlarla ilgili de itirazları var. Son zamanlarda Arap Birliği’nin müdahaleciliği reddeden çağrıları Kahire’nin hassasiyetlerini yansıtıyordu. Türkiye’nin Ömer el Beşir döneminde Sudan’da deniz üssü kurma çabası ve Rönesans Barajı yüzünden Mısır’la savaşın eşiğine gelen Etiyopya ile askeri ilişkiler geliştirmesi Kahire’yi deliye çevirmişti.
Tarafların Libya ve Doğu Akdeniz konusunda diyaloga devam etme gereği duymaları henüz ortak bir zeminden uzak olduklarını gösteriyor. El Arab gazetesi de benzer bir gözlemi paylaşıyor. Mısırlı kaynaklar güven sorunun giderilmediği ve Erdoğan’ın bölge politikasının değiştiğini somut adımlarla göstermesi gerektiğine dair tespitlerde bulunuyor.

Beri tarafta ekonomik ilişkiler diplomatik kopukluğu pek dinlemiyor. “Ortak Ekonomi ve Ticaret Komisyonu” ile “Ortak Ticaret Odası” kurulması, Ro-Ro seferlerinin başlatılması, ekonomi forumları düzenlenmesi, Mısır gazını spot piyasadan almak yerine uzun vadeli anlaşma imzalanması gibi adımlarla ilişkilere ivme kazandırmayı hedefleseler de hâlihazırda ikili ticaret kendi rotasında gidiyor. Türk şirketlerin Mısır’daki yatırımları 2,5 milyar doları buldu. 2022’de bu yatırım miktarı yüzde 30,3 artışla 179,9 milyon dolar olarak gerçekleşti. Mısır’ın Türkiye’ye ihracatı 2022’de bir önceki yıla kıyasla yüzde 32,3 artarak 4 milyar dolara çıktı. Türkiye’nin Mısır’a ihracatı da son iki yılda 3,7 milyar dolar seviyesini korudu.


Al-Monitor

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM