KANLI BAHAR BAŞLIYOR
2011'de tüm bunlara İsrail, ABD, Türkiye, AB ve Körfez Arap
devletlerinin saldırıları eklendi. Demokrasi, insan hakları, siyasi reform
istiyorlardı. Esad şaşkındı. Onu alkışlayanlar, pohpohlayanlar şimdi üzerine
çullanmaya hazır sırtlan olmuştu. Muhalefetin haklı talepleri vardı. O
taleplere Esad tam cevap verecekken ve muhalefetle sürekli görüşürken birden bu
ilişkiler kesildi. İçerde ve dışarda birileri Suriye’de bir Suri-Suri çözüm
istemiyordu.
Dünya rejimini tanzim eden uluslararası tekelci holdingler
enerjiye, suya, gıdaya ve ilaca mutlak hegemonya istiyorlardı. İsrail bir an
önce önüne koyduğu Nil’den Fırat’a hedefine ulaşıp mutlu ve zengin bir büyük
İsrail inşa etmek istiyordu. Geçmiş ve gelecek tarih onların keyfine göre
yazılmalıydı. İnsan onların arzularına göre şekillenmeliydi. Tanrıları böyle
istiyordu.
Suriye’yi çevreleyen tüm ülkeler Suriye’ye savaş ilan eden
örgütlerin yuvası olmuştu. Katar eski Başbakanı sadece Katar, Suriye Devleti ve
ordusunun çökertilmesi için 137 milyar dolar harcadık demişti. 2012-2017 Suriye
sahası kanlı savaşlar yaşadı. Silahlı muhalefet etnik ve mezhepçi söylem ve
eylemlerinde vahşetin her türlüsünü yaptı.
Suriye toplumunda devletin eseri olan korkutarak, işkence
ederek, Muhaberat ile ürküterek, medya ile susturarak sindirilmiş olan topluma
cesaret dopingi gerekiyordu. Polislerin, devlet memurlarının, askerlerin,
Alevilerin binalardan canlı atıldığı, koyun gibi kesildiği, işkence edildiği
görüntüler medyayı dolduruyordu.
Buna mukabil asker ve polisin öldürdüğü veya yakaladıktan
sonra işkence ettiği muhaliflerin videoları tedavüle sokuluyordu. Toplum freni
patlak kamyon olmuştu.
RAHATLIĞA DÜŞTÜ
İnsanlar devlete ve Esad’a uzak olsalar dahi kurtarıcı
olarak gördükleri milletin ordusu ve Esad’ın etrafında kilitlendiler. Canhıraş
savaştılar. Suriye savaşına katılan örgütler ve devletler arttıkça önce
Hizbullah ardından İran ve en nihayet Rusya, Suriye savaşına müdahil oldu.
2017’de Esad önemli bir askerlik üstünlük elde etti.
Ancak ordu, toplum, ekonomi çok yıpranmıştı. Silahlı
muhalefet ve başta AK Parti hükümeti, Katar ile onları destekleyen devletler
geçici bir geri adım attı. 2022’de Esad yeni bir siyasi zafer kazandı. Arap
Ligine tekrar kabul edildi. Arap ülkeleri diplomatik ilişkileri yeniden
başlattı. Esad başkentlere zafer edasıyla gidiyordu. Ülkesini koruyacak Rusya,
İran ve Hizbullah da vardı. Rahatlığa düştü.
On binlerce evladını Suriye, ordu ve devlet dağılmasın diye
feda eden milletin hiçbir ihtiyacı iyileşmedi. En büyük düşman olarak telakki
ettiği Erdoğan bile kendisiyle el sıkışmaya hazırdı. Bunun anlamını
kavrayamadı. Zaaflık olarak gördü. Oyun olarak telakki etti.
Ancak ne bu oyuna dahil oluyordu ne de bu oyunu bozabilecek
kudretteydi. Sadece küs çocuk gibi davrandı. Sahip olduklarıyla yetindi.
Kurtlar sofrasında olduğunu unuttu.
Esad ve muhalefetin savaş tüccarları milyarlar kazanırken
Suriye milleti gurbete, açlığa, zül ve acılara, coğrafyamızın en huzurlu, en
güvenli ve en varlıklı ülkesini terk eden milyonlar yabancı ülkelerin ve
toplumların nazarında tu kaka oldu.
ÇIKARILACAK DERSLER
Esad’ın Esad’ı yıktığı bu ibret dolu tablodan öğreneceğimiz
dersler: Başkalarının silahına güvenerek ülkeni koruyamazsın. Başkalarının
parası ve yatırımlarına güvenerek ülkeni doyuramazsın. Bağımsızlık, egemenlik
ve hürriyeti elde etmek için üretmelisin. Üretmesen tüketirsin. Tüketirsen
muhtaç olursun. Muhtaç olunca liderlik vasfını kaybedersin. Savaşta milletine
liderlik, orduna komutanlık etmezsen sığınacak limanın kalmaz.
Not: Bir sonraki yazımız ‘Esad’ı Hamas ve Netanyahu
yıktı’ ve ‘Esad sonrası Suriye’de HTŞ’nin asli görevleri nedir?’ konusunda
olacaktır. Tabi ki eğer o vakte kadar Netanyahu Suriye’nin büyük bir bölümünü
halen işgal etmediyse.
aydınlık